"Shepar'ın açıklamasını reddediyoruz"
Kıbrıs Cumhuriyeti'nin BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Temsilcisi Elizabeth Spehar’ın, BM’nin enerji konusunda Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki ihtilafa müdahil olmayacağı açıklamasını reddettiğini açıkladı.
Kıbrıs Cumhuriyeti'nin BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Temsilcisi Elizabeth Spehar’ın, BM’nin enerji konusunda Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki ihtilafa müdahil olmayacağı açıklamasını reddettiğini açıkladı.
Fileleftheros’un haberine göre Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis “Biz BM’nin, uluslararası sistemin koruyucusu olarak, uluslararası hukuk ve uluslararası meşruiyet ihlallerinde net pozisyon alması gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Türkiye-Libya mutabakatı konusunda hareketlerin inisiyatifinin Yunan hükümetinde olduğunu söyleyen Hristodulidis Türkiye’nin faaliyetlerinin yalnızca Yunanistan’ı, Mısır’ı veya Kıbrıs Cumhuriyeti'ni ilgilendirmediğini savundu ve Dış Konular Konseyi’nde dışişleri bakanları düzeyinde gerçekleşen görüşmelerin ardından özlü bir tartışma olacağı kanaatini dile getirdi.
Hristodulidis’in, Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı’nın önceki akşam ortak televizyon yayınında gazetecilere verdiği röportaj okunduğunda hakim olanın, garantiler konusundaki ifadesi ve Kıbrıslıların sorumluluğu bulunduğu söyleminin olduğu görüşünü ortaya koymakla birlikte “Türkiye’den farklılaşmasının Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olup olmadığını” söylemekten kaçındığına işaret etti.
Habere göre Hristodulidis, “Önümüzdeki hafta bile Crans Montana tipi gayrı resmi konferansa hazırız. İşgal bölgelerindeki ‘seçimleri gerekçe göstererek konferansın yapılmasını istemeyen Türkiye’dir” ifadelerini kullandı.
Ferhan Haq: "Sekreterlik egemenlik, egemenlik hakları veya üye ülkelerin deniz bölgelerindeki yetkileri ile ilgili konularda pozisyon almaz"
Aynı gazete “Guterres’ten Türkiye-Libya Konusunda Eşit Mesafe” başlıklı haberinde BM Genel Sekreteri’nin, Türkiye’nin sözde Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinde olduğu gibi Türkiye-Libya mutabakatını da kınamak istemeyip, eşit mesafede durduğuna dikkat çekti.
Habere göre BM Genel Kurulu’nun, yeni bir kararla 1982 Okyanus ve Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin uygulanmasının önemini yeniden teyit ettiği bir sırada Genel Sekreter’in Sözcü Vekili Ferhan Haq “Sekreterlik egemenlik, egemenlik hakları veya üye ülkelerin deniz bölgelerindeki yetkileri ile ilgili konularda pozisyon almaz, yorum da yapmaz” dedi.
Yunanistan hükümetinin, Türkiye-Libya deniz yetki alanlarını sınırlandırma mutabakatının “yasadışı” bulunduğuna ve “kınandığına” dair mektubunun alındığını doğrulayan Haq, “Seçeneği inceliyoruz. Buna rağmen kapalı veya yarı kapalı denizler gibi belirli bölgeler, üçüncü tarafların çıkarlarına özellikle dikkat gerektirir. Bütün müdahil tarafların, BM kuruluş anayasası dahilindeki ilkelere göre uygun hassas konulara dair sürekli diyalog gereğini teslim edeceğine inanıyoruz” dedi.
Gazete Haq’ın Libya hükümetinin böyle bir anlaşmaya imza atmak için meşruiyete sahip olup olmadığı sorusuna cevap vermekten kaçındığını, “aldığımız bilgileri inceliyoruz, şu anda söyleyebileceğim budur. Meşruiyetine dair birbirinden çok farklı görüşler işitiliyor” ifadelerini kullandığını da yazdı.
Gazete, “BM Genel Kurulu’nda Kıbrıs Cumhuriyeti de Korundu… Deniz Hukukuna Dair Yeniden Teyit… Oylamada Olumsuz Oy Veren Tek Ülke Yine Türkiye Oldu” başlıklı haberinde, BM Genel Kurulu’nda 1982 Okyanus ve Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin (UNCLOS) kadim niteliğinin yeniden teyit edilmesi kararının benimsendiğini, her yıl olduğu gibi, olumsuz oy kullanan tek ülkenin bu yıl da Türkiye olduğunu yazdı.
Alithia, “Türkiye Tek Başına Ama Değişmiyor” başlıklı haberinde, AB Zirvesi’nin “Türkiye-Libya deniz yetki alanlarını sınırlandırma mutabakatının hukuki geçerliliği olmadığı” görüşünü ortaya koyduğunu yazdı.
Gazete “Türkiye’nin bu konuda uluslararasında tek başına kaldığını, AB dışında ABD ve Rusya’nın da Türkiye’nin, Yunanistan ve Güney Kıbrıs aleyhine son faaliyetlerine karşı olduğunu açıkladığını, AB zirvesinden de Türkiye’ye en net şekilde, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın “egemenlikleri aleyhine faaliyetlerine son verme” çağrısı yapıldığını” yazdı; “Buna rağmen, öngörülemez Türk Cumhurbaşkanı’nın hangi noktaya kadar gideceğini kimse kestiremiyor” ifadesine yer verdi.
Averof Neofitu: "Diyaloğun yeniden başlaması için yöntem bulunmalı"
Aynı gazeteye göre DİSİ Başkanı Averof Neofitu, Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunan hükümetlerinin “haklarına destek seslerinin, ne kadar gür çıkarsa çıksın” tek başına sorunları çözemeyeceğine dikkat çekti ve gerilim tehlikelidir ve uluslararası unsurun da katılımıyla, azaltma yöntemleri bulunmalıdır” dedi.
Türkiye’nin meydan okumaları, Türkiye-Libya mutabakatı ve AB Zirvesi’nden çıkması beklenen karar sorulduğunda Avrupa’nın Türkiye’ye yeniden net bir mesaj vermesini beklediğini söyleyen Neofitu, şunları ekledi:
“Ancak bunlar yeterli değil. Avrupa’nın bu net desteği hepimizin duygularını tatmin eder. Uluslararası unsurun ve AB’nin de aktif katılımı ile gerek Türk-Yunan meseleleri gerek Kıbrıs sorunundaki diyaloğun yeniden başlaması için yöntem bulunmalıdır. Gerginlikler devam ettiği sürece, gerek Kıbrıs’ın gerek Yunanistan’ın hakkını destekleyen sesler ne kadar gür çıkarsa çıksın, tek başına sorunları çözemez.”
Haravgi haberlerini “AB’den Sempati ve Destek Ciro Ettik”, “BM Kararında Türkiye Yalnız Kaldı… Deniz Hukuku Oylamasında Ret Oyu Veren Tek Devlet” ve “BM Türkiye-Libya Mutabakatı Konusunda ‘Elini Yıkıyor’… ‘Sekreterlik Egemenlik Haklarıyla İlgili meselelerde Pozisyon Almaz’” başlıklarıyla aktardı.