Siber’den 5 not
CTP adayı Sibel Siber dün basının karşısına çıktı, seçime 96 saat kala önemli mesajlar verdi.
Siber konuşurken defterime 5 adet not düştüm.
Birincisi, tamamen Kıbrıs sorunundan söz ettiği basın toplantısında metin kullanmadı. Bir metne bakıp konuşmadı. Basına dağıtılan broşürler vardı, ancak bir an bile onlara bakmadı. Ne söylediyse spontan söyledi, doğaçlama yaptı. Sorulara cevap verirken de yanındakilerden yardım istemedi.
Bu özellikle dikkatimi çekti. Zira Sibel Siber’e aday olduğu günden bu yana “Kıbrıs sorununu bilmez, bu işten anlamaz” eleştirileri yöneltiliyordu. Oysa baştan sona Kıbrıs sorunu konulu basın toplantısında her cümleyi ‘ezbere’ kurdu.
Maraş konusu, Navtex, müzakere süreci dahil, sorulan sorulara da aynı şekilde cevap verdi.
Metin kullanmamış olması, “Kıbrıs sorununa hakim” olduğu izlenimi verdiği gibi, yanıtları da doyurucuydu.
Siber’in konuşmalarından düştüğüm ikinci not cümlelerinde kullandığı öznenin ‘ben’ değil ‘biz’ oluşuydu. Sibel Siber her ne kadar CTP kökenli değilse de, CTP’nin ve de solun geleneksel ‘kolektif çalışma’ anşlayışını benimsemiş, içselleştirmiş göründü.
Hele seçim kampanyasında bazı adaylar sürekli ‘ben’ demeye devam ederken, Siber’in ‘biz’den söz etmesini isabetli bir ‘nokta atışı’ olarak kayda geçirdim.
Defterime düştüğüm bir diğer not ise Siber’in sürekli ‘uzlaşı’, ‘empati’, ‘çözüm odaklı’ gibi modern ve de ‘barış dili’ içeren kelimeler kullanmasıydı.
Konuşmasında baştan sona Eroğlu’nun Kıbrıs sorunuyla ilgili yaklaşımlarına eleştiriler getiren ve kendisinin izleyeceği yol, strateji ve siyaseti açıkça dile getiren Siber, ‘eski model’ siyasetin yerine ‘uzlaşı kültürü’yle bezenmiş bir yaklaşımın gelmesi yönünde mesajlar verirken,m kullandığı terminolojinin de buna uygun olduğunu teslim etmek gerekiyor.
Mesela bu terminoloji içerisinde ‘dik duruş’ kavramını da son derece iyi tahlil etmiş Sibel hanım... Diyor ki “Dik durmak, halkın yararına bir sonuç üretecekse doğru bir tavırdır... Dik durmak, ego tatmin etmek olmamalıdır!..”
Tam da burada TOMA örneğini vererek, kendisinin nerede dik duracağını izah ediyor.
Siber’i dinlerken yazdığım öteki not ise tek kelimelik: Ekip...
Kelime tek, ama içerği çok önemli... ‘Ekip çalışması’, ‘insan kaynağı’, ‘beraber yönetme’ gibi kavramlar Siber’in bolca sarfettiği sözcükler arasında...
Aslında CTP gibi insan kaynakları bakımından zengin, gerek hükümette gerekse Saray’da deneyim kazanmış kadroları bulunan ve elini sallasa yurt içinden ve dışından her alanda uzman, deneyimli, kaliteli bir yığın ismi bir araya getirebilecek durumdaki bir partinin adayı olmak Siber’in baştan beri en büyük avantajı...
Zira halk biliyor ki Sibel Siber Saray’a çıkarsa, yanında Mehmet Ali Talat Talat var, Özdil Nami var, Kutlay Erk var, Armağan Candan var, Tufan Erhürman var... Akademisyenler, hukukçular, siyaset uzmanları, dipomatlar var...
Dün isim vermedi, ama seçimi kazanması halinde kuracağı ‘müzakere heyeti’ne dahil edebileceği isim bakımından en şanslı aday Siber ve bir soruya cevap verirken bunu söyledi zaten, “En rahat olduğumuz konu kadromuz” diyerek...
Son notum ise şu: Siber sunumu sırasında sadece Eroğlu’na yüklendi. Diğer adayların ne isminden söz etti, ne de onlarla ilgili bir imada bulundu. Sorulara cevap verirken de özellikle Akıncı’ya ilişkin negatif birşey söylememeye özen gösterdi.
Israr ve inatla sol adayları birbirine düşürmeye dönük provokasyonlara prim vermeyeceğini bir daha kanıtladı. Bu tavrıyla ‘tek kadın aday’ olarak, siyasetin çirkinleşmesinin önünde ciddi bir sübap olduğunu da göstermiş oldu.
Dünkü toplantıdan defterime bu 5 not düştü...