1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Sicilya diye yola çıktık, ara yollara saptık… Napoli, Pompei, Etna Yanardağı bonus oldu
Sicilya diye yola çıktık, ara yollara saptık… Napoli, Pompei, Etna Yanardağı bonus oldu

Sicilya diye yola çıktık, ara yollara saptık… Napoli, Pompei, Etna Yanardağı bonus oldu

Gezgin ruhum yıllardan beri Sicilya diye sayıkladı hep ama denk düşmedi. Her seferinde bir şeylere takıldık, en fazla da direkt ulaşım olmamasına. Ama sosyal medyadaki bir paylaşım yeni ufuklar açtı.

A+A-

Nezire GÜRKAN

Gezgin ruhum yıllardan beri Sicilya diye sayıkladı hep ama denk düşmedi. Her seferinde bir şeylere takıldık, en fazla da direkt ulaşım olmamasına. Ama sosyal medyadaki bir paylaşım yeni ufuklar açtı. Meğerse direkt uçuş olmasa da çok zor değilmiş Sicilya’ya ulaşım. Malta’dan da, Napoli’den de ulaşım mümkünmüş. Ve internetten epeyce bir araştırma ve incelemenin ardından biraz kaotik, fazlaca maceralı, uzun ama belki de hayatımızın en iyi ve en ucuz gezilerinden birini yaptık. Neden ucuz; çünkü ekim ayı gibi mevsim sonu sayılan bir dönemi seçtik, çok iyi araştırma yaptık ve sırt çantalı yola çıktık. Neden kaotik; çünkü 4 uçak, 4 otel, 10’a yakın tren ve sürekli otobüs kullandık el yordamıyla. 8 günde 7 kenti, ayrıca Pompei antik bölgesini ve Etna Yanardağı’nı ziyaret ettik.

Geziyi planlarken ilk adım tabii ki ulaşım imkânları. Larnaka ve Baf’tan düzenli seferler olan Napoli ve Malta’dan Sicilya adasına ulaşım olduğunu fark edince, her tür alternatifi inceledik. Önce Malta’dan yaklaşık bir saatlik gemi yolculuğuyla gitme imkânlarına baktık, ama gemi seferleri eylül sonuna kadar. O tarih itibarıyla fiyatlar yüksek olduğu için ekim ayına yönelince, bu sefer gemi ihtimali ortadan kalktı. Uçak seçeneklerine bakınca Larnaka’dan değil ama Baf hava limanından Rynair ile çok ucuz seçenekler bulduk. Seçenekler artınca coştuk, yolu uzattık. Neden Malta’dan gidip dönelim! Napoli’den gidelim, Malta’dan da dönelim dedik ve öyle yaptık. 6 kişi böyle bir maceralı yolculuğa çıktık ekim ayının 7’sinde. Ucuz uçak biletleriyle tabii ki, sırt çantalarıyla ve uçakta koltuk numarası seçmeden. Sırt çantaları yeter mi 8 güne; zor ama mümkün, üstelik daha önceki gezilerden tecrübeliyiz. Minimum eşya, eksildiği yerde çitile giy, lüzumsuz hiçbir şey taşıma…

 

NAPOLİ’de ruhum kaldı

İlk durak Napoli, Baf’tan yaklaşık 3 saat. Kente inerken ve hatta kentten ayrılırken uçak ünlü Vezüv Yanardağı’nı neredeyse sıyırarak geçiyor. Bir saat farkımız var. Kentin eski bölgelerinde bir butik otel tercih ettik. 2 gün, bir gece kalacağız burada. Geziyi ayarlarken İtalya’nın bu bölgesi ile ilgili o kadar kötü şeyler okuduk ki, umutsuz vaka gibi! Zorunluluktan, neredeyse otelden çıkmayız moduyla gittik ama tüm okuduklarımızın, duyduklarımızın aksine çok memnun kaldık. Keşke bir gece değil hafta kalsaydık dediğimiz oldu tüm ekip.

Yanlış mı İtalya’nın bu kenti için söylenenler; değil aslında. Ama mesele galiba bakış açısı. Söylendiği kadar pis bir kent, her taraf çöp dolu. Kente giren insanın ilk izlenimi ağzına kadar dolu çöp bidonları. İnsana ‘bizim memleket temizmiş’ dedirten cinsten. Ayrıca kuralsız bir kent; tipik İtalyan. Kırmızı ışıkta hızla araba sürmeler, korna çalmalar, yayaların yürüdüğü kaldırıma çıkan motosikletliler, kaotik ortam. Ama bu kaotik ortam içinde ruh var sanki. Hatta İtalya’nın Roma, Floransa gibi diğer kentlerinden farklı, doğal bir ortam. O eski taş binalar, taş döşemeli yollar, insan deryası, sokakta yeme içmeler, her köşe başında müzik ve eğlence zamanda yolculuk gibi. Binlerce turisti ağırlayan yollarda çamaşır iplerine asılı donlar, sokağa kadar inen çamaşırlar. Evinin balkonundan atletiyle arya söyleyip turistleri çılgına çeviren, ardından da iple sepet sarkıtarak para toplayan çılgın İtalyanlar. Gün 24 saat hareketli sokaklar. Filtresiz veya bize benzer bir yaşam olduğu için belki, Napoli’yi çok sevdim. Belki şanstan, belki değişmiştir bilmiyorum, ama Napoli ile ilgili en fazla söylenen ‘her köşe başı kap kaç yapanlarla dolu, çantanıza/cebinize sahip çıkın’ uyarısı da iyi ki boş çıktı. En azından biz böyle bir sorun yaşamadık veya güvenlik kaygısı duymadık. Belki çok kısa süre kaldığımızdan, belki şansımızdan, belki de kentin bu konudaki intibasını yıkma çalışmalarının sonuç vermesinden…

Sokaklardan edindiğim bir diğer izlenim de futbol fanatiği bir kent. Daha ilginci Arjantinli Maradona, efsane sanki buralarda. Her yerde resimleri var, hatta çoraplarda bile. Bir zamanlar Napoli’de futbol oynamış, şampiyonluğa taşımış, hatta ‘ben Napoliliyim’ demiş ve o gün bu gündür efsane.

Napoli elbette pizzası, makarnası, limoncello’su, kruvasanı, ev yapımı şarapları, peyniri, kahvesiyle, sokak eğlenceleriyle ünlü ama biz bunlarla yetinmeyelim, Sicilya’ya uçmadan bölgede bir keşif yapalım dedik. Ne olabilirdi bu kadar kısıtlı zamanda; seçenek çok aslında ama en ünlüsü Pompei. Vezüv Yanardağı’nın 2 bin yıl önce küle çevirdiği ünlü antik kent.

napoli-3.jpg

POMPEİ (Pompeii)

Yola çıkmadan TrenItaly’nin sistemini incelemenin, cep telefonuna yüklemenin avantajıyla hemen biletlere baktık. Trenle bir saat mesafede Pompei, gidiş dönüş kişi başı 6.5 Euro.

Tren yolculuğumuz Vezüv Yanardağı’nın gölgesinde geçti. Yol boyunca eşlik etti bize bu görkemli, binlerce yıl önce bölgeyi küle çeviren yanardağ. Hâlâ aktif, hatta uzmanlara göre 2 bin yılda bir patlama eğiliminde (tam zamanı!).

Pompei bir kent, tren istasyonu da kentin göbeğinde. Tren istasyonundan kısa bir yürüyüşle antik kente girdik. Buraya giriş de 20 Euro. (Yürüyüş kolaylığı için sırt çantalarımızı istasyonda emanete bıraktık. Her biri 4 Euro.)

Nedir, nasıl bir yerdir Pompei! Milattan sonra 79 yılında Vezüv Yanardağı’nın patlaması ve 2 gün lav püskürtmesiyle küller altında kalan ve ateş toplarıyla kavrulan bir kent. 200 bin kişinin anında öldüğü tahmin ediliyor. UNESCO Dünya Mirası listesinde ve dünyanın en önemli arkeolojik bölgesi olarak kabul ediliyor. Çünkü kül ve lav tabakası altında kaldığı için o dönem evleri, insanları, yaşam şekli, yolları, inançları, tiyatrolarıyla bugüne taşındı. Günlük yaşamla ilgili inanılmaz veriler sunmuş bilim insanlarına.  İnsanlar oldukları yerde, otururken veya uyurken, hareket etmeye veya kaçmaya fırsat bulmadan yanıp oldukları gibi donmuşlar. Cesetleri saran kül sertleşip taşlaşmış. Cesetleri saran bu kül tabakasının içi doldurulunca da taşlaşan insanlar bugüne kadar gelmiş. Sonradan bu insanların içlerine beton doldurarak korumuşlar. Teknoloji geliştikçe insanların kemikleri ve bölge incelenerek yaşam şekilleriyle ilgili kanıtlar elde edilmiş. Kemikler incelenerek ölenlerin çoğunlukla köleler oldukları belirlenmiş örneğin. Evlerdeki fresklerden, bahçelerden, tuvaletlerden, mezarlardan, tapınak yerlerinden toplumsal konum belirlenmiş. Onlarca yorum veya farklı görüş var Pompei ile ilgili; ama şu net: Bu bir doğal felaket ama binlerce yıl öncesiyle ilgili hiçbir yerde olmayan kanıtlar sunan emsalsiz bir antik kent.

18. yüzyılda kazı çalışmaları başlayan bu bölge, yıllarca öyle atıl kaldıktan sonra hem tarihçilerin ve bilim insanlarının, hem turizmin hizmetine sunulmuş. Bölgeden çıkan önemli arkeolojik kalıntılar ise müzelere taşınmış.  

Donmuş, taşlaşmış insanlar uzun süre oldukları yerde sergilenmiş. Araştırmacılar yanında turistlerin de çok ilgi gösterdiği bu bölge sürekli düzenlenmiş. O taşlaşmış insanlar şimdilerde camlı bölümlerde koruma altında, antik kent içindeki sokak aralarında değil.

Pompei’ye biz ancak 3 saat ayırabildik. Zaman olsa tam gün, hatta günlerce sokak sokak gezilebilecek bir deniz derya.

napoli-1.jpg

img-20231008-wa0009-1.jpg

napoli-2.jpg

  • HAFTAYA DEVAM EDECEK -

https://neziregurkan.com/

Bu haber toplam 2321 defa okunmuştur