Sıfır sıfır, elde sıfır
İki Limasollu liderin ilk başlarda verdiği mesajlar ne kadar da hoştu.
Arasta’da/Uzunyol’da buluşmalar…
Bodiride zivaniya içmeler…
Çarşıda iki toplumdan insanlarla kahve sohbetleri…
Barışa yelken açmış, sımsıcak, yürek ısıtan mesajlar…
Mustafa Akıncı ve Nikos Anastasis, uzun süre sonra Kıbrıs’ta çözüm için ciddi bir umut yaratmışlardı.
Müzakereler ‘gayet iyi’ gidiyordu.
‘Aylar içinde çözüm mümkün’dü.
Sonra ‘yılsonuna kadar çözüm’e geriledik.
Sonra yine erteledik.
Sonra daha da erteledik.
Sonra hava soğumaya başladı.
Sonra gerildik.
Sonra masaya yumruklar vuruldu.
Sonra o masayı dağıttık.
Sonra karşılıklı suçlama batağına saplandık.
Diplomatik detaya girmeden, işin ‘edebi özeti’ bu…
Maalesef!..
* * *
İki ‘çözümcü’ lider yaklaşık üç yıldır onlarca defa görüştüler, müzakereciler yüzlerce sayfalık çalışma yaptılar, binlerce sayfa notlar alındı, yığınla diplomat sürece dahil oldu, toplantılar ve ziyaretler yapıldı, sayısını bilemeyeceğimiz demeçler verildi…
Sonuç?
Sıfır.
Hem de sıfıra sıfır.
Elde var sıfır.
Hem de kocaman bir sıfır!
O kadar pozitif başlayan bu süreçte elimizde ‘çözüm’ adına tarihe not düşecek tek bir olumlu gelişme yok.
‘Gelişme’ derken, masa başında sadece söze dayalı müzakere pozisyonlarından söz etmiyorum.
Onlar ‘gelişme’ değil çünkü…
Olsa olsa ‘açılım’ olabilirler.
Ama metne dökülmüş, karşılıklı kabullenilmiş hiçbir somut ilerleme yok.
Ne bir ‘doruk antlaşması’ var.
Ne bir ‘ortak beyan’ var.
Ne bir ‘güven artırıcı önlem’ var.
Hiçbiri yok.
* * *
Bunları yazarken liderlerden birinin sorumluluğunu diğerinden az ya da fazla görmüyorum. Zaten bu süreçte ‘fifty fifty’, yani ‘kardeş payı’ ile başarısızlığın faturasını iki tarafa da kestim hep…
‘Suçlu’ aramıyorum ki!..
‘Haklı’ kim, onun peşinde değilim ki!..
Sonuç, yani somut ilerleme ve barış istiyorum Ada’mda…
Yüreği çözüm için, kalıcı barış için atan birçok insan gibi…
Çözümsüzlüğün bedelini en ağır şekilde ödeyen on binlerce insan gibi…
Akıncı ve Anastasiadis hala ‘sosyal yemek’ konusunda bile uzlaşamıyorlar.
Demek ki ‘maçın skoru’ndan rahatsız değiller.
Demek ki ‘sıfır sıfır’lık sonuç onları rahatsız etmiyor.
Eğer rahatsız olsalardı bu kadar ‘lay lay lom’ gitmezlerdi herhalde…
Bölgeyi saran ateş çemberinin gittikçe Kıbrıs’ı da içine alma tehlikesi artarken böyle hareketsiz, kıpırdamadan durmazlardı, gaileleri olsaydı.
‘Ağır’ mı bu sözler?
Hiç mi ‘çaba’ harcamadılar?
Elbette harcadılar.
Çok emekler verildi.
O çabalara, o emeklere de yazık elbette…
Ama asıl bu ülkenin, bu toplumların geleceklerine yazık…
Elimizden kayıp gidiyor Ada’mız, süratle…
İki lider 3 yılda ‘sıfır’ çektiler çünkü!..
Bir ‘Guterres Belgesi’ var ortada, ona da kimse el vermiyor henüz…
‘Sıfır noktası’ndan çıkış ne peki?
Açın şu Derinya’yı, açın Aplıç’ı…
Arkası gelir mutlaka…