1. YAZARLAR

  2. Dr Filiz Besim

  3. SİGRİDUR...
Dr Filiz Besim

Dr Filiz Besim

SİGRİDUR...

A+A-

İzlanda’da büyüleyici bir geziydi. Buzullar, buz gölleri, yanardağlar, suyun altından fışkıran sıcak sular,  uçsuz bucaksız araziler, lav yatakları, buzla ateşin romantik dansı...

Bambaşka bir coğrafya... Tam bir rüya... Başka bir gezi yazısında ille ki buluşacağız gezi tutkunlarıyla kalemin ucundaki İzlanda’yla...

Şimdilerde İzlanda patlayan bir turizm sektörünün sırrını keşfetti. Önce batan bankalarla gündem oldu, sonra Eyyafjallajokull yanardağı patladı ve yoğun kül bulutları gökyüzüne yayıldı. Milyonlarca yolcu günlerce yollarda kaldı. Gazeteciler bu garip isimli yanardağın adını telaffuz etmekte zorlansalar da yabancı haber medyası adaya indi ve adanın muhteşem doğa manzaralarını tüm dünyaya günlerce naklen yayın yaptı. İşte bu patlama aslında İzlanda’yı tüm dünyaya tanıtan olay oldu. İzlanda bu felaketi çok iyi değerlendirdi ve adayı tam bir turist çekim merkezi haline getirdi. Şu anda İzlanda 320 bin nüfusa sahip olsa da yılda bir milyona yakın turist alıyor. Reykjavik’liler ‘’Biz artık şehrimizi tanıyamıyoruz’’ deseler de, bence İzlandalılar doğayı ve kendilerini hiç bozmadan bu işi muhteşem yapıyorlar.

Bugün İzlanda’dan gerçek bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Hani bizim gibi adalı bu Viking torunlarını biraz daha iyi tanımak, başka coğrafyalardaki insanların yüreklerine gerçek bir yolculuk yapabilmek için...

İzlandalılar Hristiyanlığı çok  geç kabul etmişler. Genellikle de nüfusun çoğunluğu Protestan. Yani katı bir din gelenekleri yok.  Ama Hristiyanlıktan önceki Şaman ve Pagan geleneklerinden dolayı doğaya çok saygılılar.  Şelalelerin, göllerin, dağların ve denizlerin farklı güçleri  olduğuna inanırlar. Doğayı çevreyi kirletmezler. Kirletirlerse eğer, doğanın onlara küseceğine ve onları cezalandıracağına inanırlar. 

Bir süre önce bir İngiliz şirketi İzlanda’daki büyük şelalelerden olan Gulfoss şelalesine bir termik santral kurup elektrik üretmeye karar verir. Ancak şelale Thomas Thomasson adlı bir çiftçinin topraklarındadır ve ona aittir. Thomas İngiliz şirketinin teklifini şiddetle ret eder. Toprağını asla satmayacağını, çünkü o şelalenin onun çocukluk arkadaşı olduğunu anlatır. "Ben onunla çocukluğumdan beri konuşurum. O benim en iyi arkadaşım. Mutluluğumu, üzüntülerimi hep ona anlatırım. " der ve teklifi geri çevirir. 

Elbette ki İngiliz şirketi kararlıdır. Thomas'ı ikna edemeyeceklerini anlayınca İzlanda hükümetini ikna turlarına başlar ve hükümeti ikna ederler. Şelalenin olduğu bölge kamulaştırılır ve İngiliz şirketine termik santral için verir. Ancak bu kez de çiftçinin kızı Sigridur ayaklanır. Olayı protesto etmek için Reykjavik'e çıplak ayakla yürümeye başlar.

İzlanda minicik bir ülke herkes birbirini tanıyor. Sigridur yürüdükçe ona destek çığ gibi büyür ve Sigridur yalınayak Reykjavik'e vardığı zaman tepkilerden bunalan İzlanda hükümeti kararı geri alır. İngiliz şirket de ülkesine geri gider.

Bu hikayeyi neden mı anlattım? Tek kişi ben ne yapabilirim demeyin ya da biz azınlığız başaramayız diye düşünmeyelim. Bazen tek kişi, minicik bir kız bile hükümetin kararlarını geri aldırabiliyor. 

Ve doğaya saygı...

Şimdilerde Gulfoss şelalesi tüm ihtişamı ile ziyaretçileri ile kâh coşuyor, kâh hüzünlenerek dertleşiyor.

 

Bu yazı toplam 3094 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar