1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. ŞİİRLİ LONDRA
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

ŞİİRLİ LONDRA

A+A-

Şiir kütüphanesi… Sözü bile büyüleyici… Londra- Southbank’taki şiir kütüphanesine ilk adım attığım gün nasıl kendimden geçtiğimi unutmuyorum. Aslında bütün kütüphanelerde hissedilen bir duygu vardır. Bir çeşit kütüphane enerjisi… Biraz ağır ve karmaşık bir duygudur benim için. Dünyaya uzay aracından bakan bir astronotun duygusuna benzer belki de. Onca yaratımın yoğunluğu dizi dizi raflardadır. Bir zaman tünelinde olmak gibidir… Virginia Woolf’un “Kendine Ait bir Oda” makalesinde onu o raflar arasında dolaşırken hayal eder; bir mekânın bir insana ne kadar denk düştüğünü düşünürsünüz. Büyüleyicidir bir kütüphanede olmak. Elini attığın yerde seni bekleyen bir heyecan gizli olabilir. Bir kitabevi, bir sahaf dolaşmaktan farklıdır. Kitabevi, sahaf bir ticarethanedir sonuçta; kütüphane is kamusal bir paylaşım alanı…

Şiir Kütüphanesi bütün bunların çok ötesinde. Şiirin tahtta oturduğu bir mekân sonuçta. Üç yıl önce Kıbrıslı Sanatçılar Platformu (UK)’nun organize ettiği bir etkinlik için gittiğimiz Londra’da Nafia (Akdeniz) ve Fatma (Akilhoca) ile şiir kütüphanesindeki çocuklar gibi şen halimizi unutmuyorum. Kulaklıkları takıp büyülenmiş halde Sylvia Plath’ın sesini dinlemiş; kitaplara, dergilere okşar gibi dokunmuştuk.

Geçenlerde bir grup Kıbrıslı şair; Senem Gökel, Maria Siakallı, Stephanos Stephanides, Alev Adil ve ben yine bu kütüphanedeydik. Üstelik şiir okumak için. Aslında Kıbrıs’taki ölü ve diri ozanların pek çoğu, Kıbrıs şuarası bizimleydi. Hazırladığımız slaytlarda okumalar boyunca fotoğrafları dönüp durdu.

Bütün sandalyelerin dolduğunu bazı dinleyicilerin yerde oturduğunu görmek sevinç vericiydi. Üstelik izleyicilerin belki onda biri Kıbrıslıydı. Organizasyonda en büyük emek SAOS’ta doktora yapan Senem’e aitti. Yağmurlu bir Londra akşamında gerçekleşen etkinliğin başarısından duyulacak gururun büyük bölümü onun payına düşüyor.

Londra ve şiir birbirine çok yakışıyor. Henüz 21 yaşındayken Londra’da geçirdiğim bir ayı unutamıyorum. Kütüphanelerdeki, müzelerdeki etkinliklere dalmış, kendimi yeni baştan yaratmıştım.

Siz bu yazıyı okurken ben uçakta ve Kıbrıs’a dönüyor olacağım. Sadece şiirin fısıltısı değil dün ODTÜ 7. Yurt oda arkadaşım Gönül ile yaban sümbüllerini (bluebells) görmek dolaştığımız ormanın renkleri  de benimle olacak.

Aycan, Derman ve Ürün’ün eşsiz misafirperverliği; köpekleri Golden’ın sevgisi ise bu şiirsel deneyimin önemli bir parçası.

Bu kadar keyifle anlattığım Londra oradaki diasporamız için meşakkatli bir yer bunu biliyorum. Kütüphane okumasının yanı sıra Maria ile Toplum Merkezi’nde gerçekleştirdiğimiz kitap tanıtımı ve şiir dinletisi Kıbrıslılarla kucaklaştığımız başarılı bir etkinlik oldu. Kıbrıs’ın iki dilinden iki şairin birlikte yaptığı bir dinleti kendi başına barış için bir umut oluşturabiliyor.

Burada Kıbrıslı Sanatçılar Platformundan Aycan Saraçoğlu ve Ertanç Hidayettin’in çabalarını, etkinlikte kısa ama etkileyici bir gitar dinletisi gerçekleştiren genç Kıbrıslı müzisyen Mehmet Raif’i özellikle anmak gerek.

Evinde tatlı eşiyle birlikte anılarını  ve kitaplarını bizimle paylaşan platforumun diğer üyesi Yaşar İsmailoğlu ve şiir kadınlarını bir kahvaltıda buluşturan Gülsüm Coşkun ise Londra günlerinin unutulmazları arasında.

Rüzgâr gibi geçen günleri şiir, sevgi, dostlukla çiçeklendi.

Kıbrıs’a dönerken bu çiçekler olacak kalbimde… Topladığım anıların sıcaklığı olacak.

Bu deneyimi güzelleştiren herkese sevgilerimle…

siir-kutuphanesi-okuma.jpg

Bu yazı toplam 3101 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar