Şikayetçi misiniz?
Savcı, babasına soruyor:
‘Şikayetçi misiniz?’
***
Soruya soruyla bir karşılık gelse diye geçiyor içinizden…
- Sizin kızınız hiç öldü mü?
- Evine yürümek isterken…
- Metrelerce ötede buldunuz mu, başı vücudundan ayrılmış cansız bedenini, dağılmış bir halde…
***
Bir baba…
Kızının ölümüne neden olan sürücüyle birlikte çıkıyor mahkemeye…
Ve savcı soruyor:
‘Şikayetiniz var mı?’
***
Biliyor musunuz, çok tepki telefonları alıyoruz, bu ‘trafik kazası’ ya da ‘cinayet’in duruşması ile ilgili yaptığımız her haberde, her yayında…
Çünkü ‘ölüm’ün ardından, gözler, bu kez hayatta kalan ve ‘yargılanan’ insana dönüyor.
O noktadan sonra ölen kızın ailesi ‘yasını’ yaşarken, ‘çarpan’ gencin ailesi de ‘mağdur’a dönüşüyor bir anda.
‘Ceza’nın hafiflemesi çabası başlıyor.
***
Sürücünün bir gözü protez, lens kullanması gerekiyor, kullanmıyor; aşırı sürat yaptığı, alkollü olduğu söyleniyor…
Bir kız ölüyor…
Bir savcı, babaya soruyor:
“Şikayetçi misiniz?”
***
Böylesi davaların ‘tutanakları’ okullarda ‘ders’ niyetine okutulmalıdır.
Ve herkes hayatının her anında taşıdığı ‘sorumluluğun’ farkında olabilmelidir…
Evet, şu anda yargılanan gencin ailesi için de çok ‘dramatik’ bir durum var…
Ama asla, Asya’nın ana babasının, kardeşinin, sevdiklerinin yerinde olamaz, olmak istemez kimse…
***
Şikayetçi misiniz?
Kim bilir kaç Asya’yı daha aynı son bekleyecek, ‘sorumluluğumuzun’ farkına varamazsak eğer…
Sahi, siz hiç kızınızın vücudundan ayrılmış başını topladınız mı bir tarlanın içinden!
***
Özür dilerim, tüm bu satırları yazmaktan mutlu değiliz, hiç birimiz…
Ama tanısak ya da tanımasak Asya’ya borcumuz var…
Ve biz, bu düzenden, şikâyetçiyiz…