1. YAZARLAR

  2. Tamer Öncül

  3. SIKTI BU OYUNLAR…
Tamer Öncül

Tamer Öncül

SIKTI BU OYUNLAR…

A+A-

 

Kimileri için çok eğlencelidir “oyunlar”.

“Nerede bizim zamanımızın oyunları?” diye başlayıp; hüzünlü bir nostalji sergileyecek değilim; korkmayın…

Şimdilerde de, çocukların kendilerine göre eğlenceli oyunları var. Konumuz o da değil…

Bu günkü konumuz, artık usanç veren kimi “BÜYÜK OYUNLARI”:

“Masadan Kim Kaçtı?”; “Bir adım önde!”; “Angara’dan abim gelmiş, bende bir gabadayılık havası”; “Bir garış toprak…” vb.

Ne ONLAR oynamaktan sıkıldı; ne de ahali seyretmekten…

“Yeter be, o masanın etrafında oynadığınız, ayak oyunlarından bıktık usandık” diyenler o kadar az ki; sesleri duyulmuyor bile, şuursuz kalabalığın gürültüsünden…

Oysa Seksen örgüt sekse, yer yerinden oynayacak; liderlerin masallarını dinlediğimiz yetmedi mi? Meydanlar boş, boynu bükük bizi bekliyor; böyle oturmuş neyi bekliyoruz; anlamış değilim.

Yıllardır, bu oyunlarla uyutulanlara bir şeyler anlatmaya çalışmaktan da; bu kirli oyunların başımıza getirdiklerinden de bıktım usandım… Sürekli buna benzer yazılar yazmaktan da… Bir de şiirle deneyim dedim şansımı; ya tutarsa!...

 

KABUS

 

Şer’dir,  ya da hayır!..

Sürüsü çoktan yitirilmiş

sazdan eski çoban evinde

bağdaş kurmuş yaşlı bir kahır,

zeytin çekirdeğinden

uzun bir tespihi okşuyordu…

Omuzlarından sarkan

ağır paltosu kara,

derin bir sessizlikle

söktüğü şafağı gözlüyordu…

 

Şer’dir, ya da hayır!..

Çoktan sürgülenmiş

kapımın eşiğinde

küçük ekmek adamlar

yaşlı kahırla tespihi boğuyordu.

Paslı menteşelerinden düşmüş

sürgülü kapı 

şafakla kabaran denizin

iniltili müziğini çalıyordu…

 

Şer’dir, ya da hayır!..

Odamın karanlığı dağıldıkça

zeytin taneleri

sürüsünü yitirmiş

yaşlı çobanlara dönüşüyordu…

Çökmüş gövdelerinin

bir karış önünde oynaşan ruhları

kaval çalıp ortalığı kızıştırıyordu…

 

Şer’dir  ya da hayır!..

Kaval’ın çığlığıyla

kendinden geçen ruhlar

terk ettikleri bedenlerin

üstüne abanıp, edep yerlerine

buzdan kılıçlar sokuyorlardı…

İğfal edilmiş bedenler

kolsuz Afrodit yontuları gibi

taş kesmiş dilleriyle haykırıp

ruhları kovmaya çalışıyor;

ruhlar buzdan kılıçlarını

daha da derinlere sokup

çıkarıyor, şehvet çığlıklarıyla

küçük odamda beklenmedik

depremler yaratıyorlardı…

 

Şer’dir  ya da hayır!..

Kudurmuş ruhların

şerrinden nasıl kurtulacak

tutsak bedenler…

İşgal edilmiş o sazdan kulübe,

benim giz odam…

İçimden geçenleri okuyor

azgın ruhlar

tekmeleyip beynimi,

kara suratlarındaki öfkeyle

tüketiyorlar soluğumu…

 

Odam yıkılıp

ölü bedenlere karışmadan

uyanıp kurtulmalıyım

bu bitmez kabustan…

 

Bu kahır çekilmez!..

(DÜŞLER isimli kitabımdan)

 


 

K.T. Sanatçı ve Yazarlar Birliği

14. Olağan Genel Kurul’unu gerçekleştiriyor

 

 Sanatçı ve Yazarlar Birliği, aşağıdaki gündemle 14. Olağan Genel Kurulunu 28 Şubat Salı akşamı Saat 18.00’de, HasDer Lokalinde gerçekleştiriyor…

28 yıldır kültür/sanat alanında örgütlü bir kavga veren Birlik, Kıbrıs’ta olduğu kadar, yurt dışında da sanatsal faaliyetler sürdürmenin yanı sıra; Barış, Toplumsal Adalet ve Halkların Özgürlüğü için de birçok eyleme imza atmış durumda…

Sanatın, sanatçının hızla önemsizleştirilmeye çalışıldığı bu “Barbarlık Çağı”nda “İnadına Sanat, İnadına Özgürlük” belgisine sarılan Sanatçı ve Yazarlar Birliği, yeni dönemde de, bu yöndeki kavgasını üyelerinin daha katılımcı olacağı etkinliklerle sürdürme kararlılığında….

 

GÜNDEM:

  1. Açılış
  2. Divanın oluşturulması
  3. Faaliyet ve Mali Raporların görüşülüp aklanması
  4. Tüzük değişiklik önerilerinin görüşülüp onaylanması
  5. Organların seçimi
  6. Dilek ve temenniler
  7. Kapanış.        

 

Bu yazı toplam 3527 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar