“Sil baştan bir hayat kurmak zorundayız”
Ellerinde battaniyeleri, bavullara sığdırabildikleri eşyaları ile dün 300’e yakın depremzede daha, Mağusa Limanı’ndan adaya giriş yaptı. YENİDÜZEN, Türkiye’den göç eden depremzedelerle görüştü, yaşadıklarını dinledi.
▶ Ellerinde battaniyeleri, bavullara sığdırabildikleri eşyaları ile dün 300’e yakın depremzede daha, Mağusa Limanı’ndan adaya giriş yaptı. YENİDÜZEN, Türkiye’den göç eden depremzedelerle görüştü, yaşadıklarını dinledi.
Ayşe GÜLER
Gözleri yaşlı, kelimeleri düğüm düğüm… Binlerce kaybın yaşandığı, Türkiye’deki deprem felaketi sonrasında depremzedelerin kaçışı, Kıbrıs’ın kuzeyine sığınmaları sürüyor.
Kimileri enkaz altından sağ kurtulmayı başarırken, kimileri ise depremde kaybettiklerini geride bırakarak, sil baştan yeni bir hayat kurabilmek için Kıbrıs’a göç ediyor.
Ellerinde battaniyeleri, bavullara sığdırabildikleri eşyaları ile dün 300’e yakın depremzede, Mağusa Limanı’ndan adaya giriş yaptı.
YENİDÜZEN, Türkiye’den göç eden depremzedelerle görüştü, yaşadıklarını dinledi.
Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep’ten geldiklerini söyleyen depremzedeler, çok korktuklarını, hayatta kalabilmek için adada bulunan ailelerinin yanına geldiklerini anlattı.
Ne kadar süre burada kalacaklarını bilmediklerini dile getiren depremzedeler, her şeylerinin enkaz altında kaldığını söyledi, “Mecbur kaldık, orada olmak çok korkunçtu” dedi.
Kimi depremzedeler ise çocuklarını Türkiye’de farklı illere yerleştirerek, Kıbrıs’a çalışmak için geldiğini dile getirdi.
Kimileri ise yaşadıkları kayıpları geride bırakarak, doğup büyüdükleri yerden ayrıldıklarını belirtti, “Kayıplarımız var. Hiçbir şeyimiz kalmadı, evlerimiz yıkıldı. Ne elbise, yiyecek, içecek ne bir battaniyemiz var” şeklinde konuştu.
Şerif ERTUĞRUL: “Çok korktuk, çocuklarımı Batman’a gönderdim, yalnız geldim…”
“Gaziantep’ten geliyoruz. Çok büyük bir olay yaşadık. Ben deprem nedeniyle kayıp yaşamadım ama orada olmak çok zor. Arkadaşlarım burada, onların yanına geldim. Çocuklarımı memlekete gönderdim, Batman’a gittiler. Ben yalnız geldim. Ne kadar burada kalacağımı bilmiyorum. Çok korktuk, herkes aynı durumda. Tereddüt içerisindeyiz.”
Muhammed BAYRAK: “Bir bilinmezlik var, her şeyimiz enkaz altında kaldı”
“Antakya’dan geliyorum. Yıkımın en fazla yaşandığı şehirden geliyorum. Kardeşimi deprem nedeniyle kaybettim. Evimiz yıkıldı, enkazdan hafif yara alarak kurtulduk. Diğer kardeşimin yanına geldik, Mağusa’da olacağız. Eşim ve çocuklarım da benimle. Kıbrıs’ta daha önce çalışmıştım. Eski ustamın yanında çalışacağım. Bir bilinmezlik var, her şeyimiz enkaz altında kaldı. Sıfırdan bir hayat kurmaya çalışacağız.”
Azra Nur ATEŞ: “Üniversite sınavına hazırlanıyorduk. Sınava girecektik olmadı…”
“Bölgeden kaçış var. Kardeşimle birlikte Kıbrıs’a ilk kez geliyoruz. Mağusa’da dayımın yanında kalacağız. Ailemiz orada kaldı, biz gelmek zorunda kaldık. Üniversite sınavına hazırlanıyorduk. Sınava girecektik ancak deprem sonrasında çadırda çalışamıyorduk. Hiçbir şey belli değil…”
Sümeyra ATEŞ: “Her şey aksadı, hiçbir şeyin anlamı yok”
“ Hatay’dan geliyoruz. Ne söyleyebiliriz ki, çok korktuk… Üniversite sınavına hazırlanmak için geldik. Her şey aksadı, hiçbir şeyin anlamı yok. Okul, sağlık, her şey aksadı. Kimsenin bir şey düşünmeye hali yok…”
Gülbeyaz AKDERE: “Evimize giremiyoruz, çadırda kalıyorduk”
“Kahramanmaraş’tan geldim. Evimize giremiyoruz, çadırda kalıyorduk. Deprem anında kendimi pencereden attım. Ailemiz burada, Güzelyurt’ta kalacağız. Eşim burada çalışıyordu, korktuğumuz için biz de buraya geldik. Buraya gelmeden yeniden 6.4 şiddetinde deprem oldu.”
Berna ALIŞ: “Şubat tatili nedeniyle annemlerin yanına gitmiştim, depremi de yaşadım”
“Kardeşlerimle enkazda kaldık. Binamız, deprem nedeniyle yıkıldı. Adıyaman’dan geliyorum. Bizi, enkazdan akrabalarımız çıkardı, hiçbir şekilde yardım gelmedi. İnsanlar kendi çabalarıyla bir şeyler yaptı. Bundan dolayı çok kızgınım… Burada okuyordum, Şubat tatili nedeniyle annemlerin yanına gitmiştim, depremi de yaşadım. Babam, burada çalışıyor. Orada bir düzenimiz kalmadı, Kıbrıs’a gelmek zorunda kaldık.”
Mücahit ATEŞ: “Ne elbise, yiyecek, içecek ne bir battaniyemiz var”
“Kayıplarımız var. Ailemle Kıbrıs’a göç etmek zorunda kaldık. Yeğenim, kardeşlerim var. Lefkoşa’ya gideceğiz. Hiçbir şeyimiz kalmadı, evlerimiz yıkıldı. Ne elbise, yiyecek, içecek ne bir battaniyemiz var. Antakya’daydık. Torunlarımı, kızımı alıp geldik…”
Türkmen BAYRAM: “Mecbur kaldık. Orada olmak çok korkunçtu”
“Hatay’dan geldim. Kayınvalidem hayatını kaybettik. Biz, enkazdan çok zor çıktık. Çok zor günler yaşadık. Evimizin harabe gibi oldu. En azından çocuklarıma bir şey olmadı, iyiyiz. Eşim ve çocuklarımla Kıbrıs’a geldik. Mağusa’da görümcemin yanında kalacağız. Evimiz yok, hiçbir şeyimiz yok. Mecbur kaldık. Orada olmak çok kötüydü. Bu günleri umarım atlatırız.”
Münteha GÖK: “Sil baştan bir hayat kurmak zorundayız”
“Antakya’dan geldik. Görümcemde kalacağız, Mağusa’da olacağız. Sil baştan bir hayat kurmak zorundayız. 4 çocuğumla geldim. Evimiz gitti, kendi canımı zor kurtardık. Çok kötüydü. Ama ailemizden bazı kişiler orada kalmak zorunda kaldı, çoğu da hayatını kaybetti. Kalanlarla ilgili endişeliyiz. Bölgede deprem, sarsıntı halen yaşanıyor.”
FOTOĞRAFLAR: Burçin AYBARS