1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Silihtar’ın yalancıları!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Silihtar’ın yalancıları!

A+A-

Sahte devlet nedir?

Mesela “Yalandan devlet”tir!

“Yalancıktan devlet”...

“Mahsuscuktan devlet”...

“Psefto Gratos”...

-*-*-

Devlet yalan olur mu?

Olmamalı!

Yalandan veya yalancıktan devlet, komik bir şey!

Ama aynı zamanda üzücü!

Ve gerçekten “çok ayıp”!

-*-*-

Peki devletin çalışanının veya devletin başının “Silihtar” adlı sarayında yalancı olmalı mı?

Bu daha kötü!

Ama hepsinden kötüsü; “açık yalan söyleyen saray danışmanlar başının”, aynı zamanda “devletin haber ajansının da yönetim kurulunun başkanı olması”dır!

-*-*-

Efendim, “biz O’nu çoktan kovduyduk, aylar önce saraydan attıydık” denilen ama Özgür Gazete’den Pınar Barut kardeşimizin belgelediği şekliyle “hayır aylar önce atmamışsınız, kardeş Şubat 2023 maaşını kapmış” şeklindeki gerçeği ortaya çıkardığı danışman kişi, deprem sırasında, toplumun duygularını allak bullak eden inanılmaz büyük yalanlar yayınladı...

Otel enkazı altındaki çocuklarımızla ilgili affedilmez yalanlar ortaya attı...

Kim bilir belki kaynağı manyağın tekiydi veya kendi uyduruyordu...

-*-*-

Haliyle bu yalanları yazan ve yayan kişinin “Saray danışmanı” olması, sarayın başındaki kişiyi rahatsız edecekti...

-*-*-

“Biz çoktan attık be gardaş bu adamı, kovduk be gardaş biz bunu, yapın be gardaş bir açıklama” demiştir... Ama yapılan açıklama, “özrün kabahatten büyük olması” durumun ortaya çıkarmıştır.

-*-*-

Saray başının emriyle sarayın bir diğer danışmanı ya da basın – masın işlerindeki kıdemli abisi, öteki danışmanın infial yaratan yalanları ile alakalı, sanal medyadaki hesabından bir mesaj yayınladı...

-*-*-

Ben isim yazmıyorum...

Çünkü mesele, o isimler değildir...

Mesele o isimlerden sorumlu olan sarayın başındaki kişinin ne kadar zavallı ve ezik olduğu meselesidir...

Evet, sarayın baş basıncısı şöyle bir açıklama yaptı:

“... Ülkemizi ve Türkiye'yi yasa boğan deprem felaketinde sosyal medyada gerçek dışı paylaşımlarda bulunan ve büyük tepki alan K.H.  üzerinden Cumhurbaşkanlığı'na yönelik saldırılar yapılıyor. K.H.’nin Cumhurbaşkanlığı'ndaki görevine pekçok nedenden dolayı aylar önce son verildi. Sözleşmesi feshedildi. Büyük infial yaratan gerçek dışı haber ve paylaşımlarda bulunduğunda da görevde değildi...”

-*-*-

Bu açıklamada yer alan “aylar önce...” ifadesi “YALAN”dır...

Çünkü ilgili kişi Şubat 2023 başında maaşını çatır çatır almıştır...

Ayrıca, “pekçok” diye ifade edilen ancak doğrusu “pek çok” olması gereken ifade de çok ilginç...

Bir gazeteci, bir danışman başı, hatta devletin haber ajansının en başındaki kişi, Türkçe imla kurallarının en basitinde dahi hata yapıyor...

-*-*-

Neyse baş danışman endamındaki kişi, öteki danışman için, ayrıca, “... pek çok nedenden dolayı aylar önce işine son verildi!” ifadesini de kullanıyor!

Toplumu ilgilendirmiyor mu bu pek çok neden?

Nedir bu “pek çok” mesele?

Özel mi?

Devleti ilgilendirmiyor mu?

Kamudan gizlenmesi gereken hayati bir şey veya bir şeyler mi?

-*-*-

Gelelim sonuca!

İlgili danışman aylar önce görevden alınmadı...

Baş danışmanın açıklaması en iyi ihtimalle “çok hatalıdır”...

“Görevden el çektirildi, maaşını da Şubat’a kadar ödedik” denebilirdi...

Sonuçta “yazım hatasını” geçtim, açıklamada açık yalan vardır.

-*-*-

Peki, bu yalanı yazan kişi, sadece sarayın danışmanı mı?

Hayır!

Bu kişi, ülkenin tek resmi haber ajansının yönetim kurulu başkanıdır...

-*-*-

KKTC, gerçekten sarayın başındaki kardeşin iddia ettiği gibi, “eşit, egemen, demokratik, bağımsız, çağdaş” bir devlet olsaydı, yanındaki danışman başının istifa etmesi için sadece 10, bilemediniz 11 saniyesi olmalıydı!

Etmezse, görevden alınması kaçınılmazdı...

-*-*-

TAK Ajansı mı?

Yalan açıklama yapan bir yönetim kurulu başkanı ile toplantıya katılan, karar alan, uygulayan olursa, onları da ayıplarım...

TAK’ın en üst düzey yöneticisi, yalan açıklama yaptı...

“Serhat, abartıyorsun, basit bir hatadır bu” demeyin sakın!

Konu, sarayın doğruluğu ve dürüstlüğünün ve ondan da önemlisi TAK’ın güvenilirliğinin konusudur!

Konu, “Basit bir hata” değildir!

-*-*-

Şimdi sarayın başındaki şaşuri da sarayın danışman başı da, bu yazdıklarıma ne tür bir yanıt verir biliyor musunuz?

Onlar o yanıtı vermeden ben yazmış olayım; “... Rum – Yunan ikilisi bize saldırtıyor...”

Bilemediniz, “... Rumcular bizi çekemiyor”...

Yine bilemediniz, “Hain kalemler bizim gibi milliyetçilere saldırıyor...”

Olası bu yanıtlara şimdiden bir yanıt vermiş olayım; “... Brüyoooo!”...


İyi hesap yapılmazsa acılar sadece katlanır

Depremzedelerin KKTC’de çok sayıda yakını var...

Evsiz, işsiz, aç kalan bu insanların yakınlarının yanına gelmesi kadar doğal bir şey olamaz...

Başımızın üstünde yerleri var...

-*-*-

Ancak, iş sağlayamayacağımız, aş veremeyeceğimiz, başlarını sokacak bir dam bulamayacağımız, sağlık ve eğitim sunamayacağımız insanların hesabı iyi yapılmalı...

Hamaset ve şov uğruna bu acılı insanların yaşadığı büyük acıya yeni acılar katmamalı...


İznim yoktur!

Külliye inşaatı hastaneye çevrilmezse...

Külliye için ayrılan bir kaynak varsa ve bu kaynak depremzedelere aktarılmazsa...

Ersin Tatar ve diğerleri için ayrılan tüm örtülü ödenek, depremzedelere gönderilmezse...

Makam aracı kullanmak yasaklanmazsa...

Hala cenazelere veya her hangi bir özel etkinliğe üç koruma aracı ile gidilirse...

İzaz ikramlara ayrılan para, depremzedelere aktarılmazsa...

Her türlü abuk sabuk Türkiye gezisi iptal edilmez ve fotoğrafçısı, kameramanı, yağcısı, yalakası ile her gezi milyonlara patlamaya devam ederse...

İmar Yasası ile ilgili değişiklik önerisi geri çekilmezse...

Ve bir de din işlerinin başındaki imam evine dönmezse, çok üzgünüm ama maaşımdan kesilmesine veya vergilerimin, harçlarımın artırılmasına iznim yoktur!

-*-*-

Evet, önce imamları yani bizim yönetici kadroyu bir görelim, sonra cemaatten isteyelim...

Eğer imamların lüksünde – şatafatında bir değişiklik olmayacaksa yani açıkçası imamlarımız sürekli yellenecekse, cemaat olarak, bizim yapmamız gereken sadece mıçmak olmaz mı?

Siz yellenmeyi durdurun, bizden keseceğiniz varsa buyurun!


ekran-resmi-2023-02-15-12-53-26.png

Deprem sonrası Türkiye’de en çok konuşulanların ne olduğuna bir baktım... Türkiye’deki iktidarın seçimi erteleyebileceğinden ve bunun sivil darbe olacağından söz edenler var... Hijyen sorunu başladı... Ciddi salgın tehlikesi de konuşuluyor... Bölge illerde ev kiraları yükseldi... Deprem bölgesinde güvenlik sorunu da en çok konuşulanlar arasında... Ve ölü sayısı... Kimse, tam rakamı bilemeyecek... Ve bu yara, sarılabilecek bir yara olmayacak...

Bu yazı toplam 2788 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar