1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Şimdi Sıra Akıncı’da Ve Kıbrıslı Türklerde…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Şimdi Sıra Akıncı’da Ve Kıbrıslı Türklerde…

A+A-


Akıncı ve Anastasiadis’in Kıbrıs soruna çözüm görüşmeleri umut verici şeklide sürmektedir. Liderler görüşmelerde bazı tıkanıklıklar, gerilimler ve hatta krizler mutlaka yaşamaktadır, ancak kamuoyuna endişe verecek bir bilgi sızmamış olması, liderlerin masayı terk etme tehdidinde bulunmamış olmaları umutlu bekleyişi beslemektedir.

Hele ki son zamanlarda, Anastasiadis’in attığı bazı adımlar, sıra dışı, ezber bozan ve hatta olağanüstü olumluluktadır. Davos’ta Akıncı ile birlikte BMGS ile görüşme yapmayı kabul etmesi hiç de küçümsenecek bir gelişme değildir.

Kıbrıs Rum siyasi kamuoyunun en hassas olduğu nokta, KKTC’nin ve onu temsil edenlerin seviyesini uluslararası ortamlarda ne kendilerinin eliyle ne de başkalarının eliyle yükseltmemek, dolaylı da olsa ‘tanınmış’ olmasına izin vermemektir. Davos’ta bozulan ezber budur, bu paranoyanın aşılmasıdır.

Böyle görüşmeler ne KKTC’yi ve onun temsilcilerini ‘uluslararası tanınmış’ yapar, ne de seviye yükseltir; sadece üçüncü taraflarla doğrudan iletişim ve Kıbrıslı Türklerin açısını yansıtmaya yardımcı olur. Ama Kıbrıs Rum siyaseti buna geçit vermemeye yeminli gibiydi…

Davos’taki görüşmede liderler ve BMGS Moon mutlaka önemli konuları görüştüler, yakınlaşmaları ve farklılıkları paylaştılar, belki de görüşme sürecinin bundan sonrası için ve referandum tarihini de hedefleyen bir eylem planı da konuştular. Başarıya katkı yapacak bir görüşme olmuştur mutlaka ama Anastasiadis’in bu görüşmeyi kabul etmesi kendi başına harika bir adımdı.

Çok uzun yıllardır, her Eylül’de New York’ta BM Genel Merkezi’nde yapılan BM’nin yıllık çalışma dönemi başlangıç toplantısında hiç gerçekleştirilemeyen böylesi bir görüşme, Hristofias’ın Talat’la bile yapmayı reddettiği böylesi bir görüşme, kendi başına bir olumlu gelişmedir. Anastasiadis bir tabuyu kırdı…

Ancak, Anastasiadis bundan da büyük bir tabuyu daha yıktı… Türkçe’nin AB’nin resmi dillerinden biri olması için inisiyatif aldı. Bu aslında 2004’de Kıbrıs AB üyesi olurken yapılması gerekiyordu ancak hiç de dostane olmayan bir gerekçe ve yaklaşımla o zamanki Kıbrıs Rum Liderliği, ki buna Clerides ve Papadopulos da dahildir, bunu yapmadı, görüşmecileri olan Vasiliu da bu yönde kılını kıpırdatmadı.

Kıbrıslı Türklere yönelik bir günah, Anastasiadis tarafından çıkartılacağa benziyor. Kıbrıs Rum siyasi kamuoyu açısından bu konu, lideri çarmıha germe vesilesi olabilir. Hristofias bu konuda kılını kıpırdatma eğilimine bile girememişti. Yiğidi vur öldür ama hakkı ver derler…

Şimdi sıra Akıncı’da… Akıncı yeni seçildiği zaman, geçiş noktalarındaki ‘vize’ kağıdı uygulamasını iptal ederek tek taraflı bir adım atmıştı. Bu adımın iki taraflı olması zaten mümkün değildi… Ancak, Kıbrıslı Rumların çok yakındığı ve hatta Kuzey’e geçmeme nedeni olarak gösterdiği bir uygulamanın iptali önemli bir iyi niyet gösterisi ve gelişme idi... Şimdi Akıncı’nın yeni bir adım atmasına ihtiyaç var, hem de Kıbrıslı Rumların önemseyeceği ve hassas olduğu bir konuda bu adımın atılmasına ihtiyaç var... Bu da olsa olsa kapalı Maraş bölgesi ile ilgili olabilir…

Eğer görüşmeler iyi gidiyorsa, bu yıl içinde bir referandumdan ve çözüme ulaşmaktan söz ediliyorsa, bunun güçlü umut ve emareleri kamuoyuna pompalanıyorsa, çözümden sonra yasal sahiplerine mülkiyet ve kullanım hakkının verileceği Maraş kapalı bölgesinin yerleşime açılması için yapılması gereken teknik ön çalışmaların şimdiden başlatılması için Akıncı inisiyatif almalıdır.

Bu konuda güvenlik birimlerinin olumlu yaklaşımına ihtiyaç vardır mutlaka; görüşmelerin mutlu son için olumlu ve umutlu sürdüğünden ve bu yıl içinde Kıbrıs sorununun çözüleceğinden güvenlik birimlerinin de haberi vardır herhalde. Dolayısıyla, teknik ön çalışmaların yapılmasına olanak yaratmaya katılımcı olmalarına maddi zemin vardır ve Akıncı onları bu yönde ikna edebilecek veri tabanına sahiptir.

Türkçenin AB’nin resmi dillerinden biri olması sadece Kıbrıslı Türkler için bir kazanım değildir, Türkiye için de kazanımdır ve Akıncı’nın Kıbrıslı Rumlara Maraş üzerinden karşı bir jestte bulunmasına TSK’nın da destek vermesinde yarar vardır. Anastasiadis son attığı adımları kendi içi siyasetinin ‘derin’ muhalefetine rağmen atmıştır; Akıncı da ‘derin’ muhalefetlere pabuç bırakmamalı.

Ancak, Kıbrıslı Türkler de Akıncı’yı bu ‘derin’ler karşısında yalnız bırakmamalı. Çözüm ve barış güçlerinin siyasi partileri ve sivil toplum hareketleri bu konuyu Mağusa İnisiyatifinin çabalarına ihale edip seyre dalmamalı, aktif destek vererek, hem Akıncı’nın hem de İnisiyatifin sonuç almasını kolaylaştırmalıdır.

Kıbrıs’ın bu doğal kış mevsiminin dondurucu soğuklarında siyasi bahar mevsimi yaşaması Kıbrıslıların gelecekle ilgili umutlarını ısıtıyor, baharın yeni bir çiçeğini de Akıncı ve Kıbrıslı Türkler açsın…

 

Bu yazı toplam 2469 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar