Sımsıkı kucaklamak
“Size bir teklifim var” dedi Tufan Erhürman…
“Yol arkadaşı olur muyuz?
Varsanız varım.”
“Biz, hep birlikte, bu ülkenin kaderini değiştirecek bir eşiğe yürüyoruz. Bu ülkenin nefes alması, gençlerin geleceği burada görmesi, bu halkın kendine de, yönetime de yeniden güven duyması için…”
Cumhuriyetçi Türk Partisi Kurultayı’nda, bugüne kadar dinlediğim en iyi konuşmasını yaptı Tufan Erhürman…
Hem siyasi olarak…
Hem de insani…
Bilgiyle, bilinçle, hisle, duyarlılıkla, cesaretle, samimiyetle…
Kimi anlarda gözlerimiz doldu, özellikle de oğlu Toprak üzerinden yaptığı duygusal çıkışla…
“Ne Toprağımdan, ne de bu ülkedeki herhangi bir çocuktan vazgeçerim” derken sesi titredi…İçimiz titredi hepimizin… Kimse, evladına, “git ama gelme” demesin, bu ülkede yeniden gelecek hayalleri kurulabilsin diye…
***
Bir saptaması çok haklıydı: Bu halk, bu ülke yorgun.
Hepimiz yorgunuz gerçekten de…
Kendimize güvenimizi, geleceğe umudumuzu, demokrasiye inancımızı yitirmenin eşiğine geldik…
Tufan Erhürman birkaç yakıcı sorunu çok net sıraladı.
Kontrolsüz nüfus akışı ve nüfus politikasızlığı…
Adaletsiz vatandaşlık dağıtımı...
Yurdumuzun değiştirilme, dönüştürülme, başkalaştırılma çabaları…
Kimliğimizi, kültürümüzü, değerlerimizi kaybetme ve yurtsuzlaşma endişeleri…
***
“Evet, yorgunuz, bizi yordular. Fena halde yordular. Ama yılgın değiliz. Umutsuz hiç değiliz…”
Yeni bir kırılma noktası yaşayacak ülkemiz…
Yeniden ayağa kalkmak için çok daha dayanışmayla ve rasyonel bir duruşla hareket edilecek umarım…
Demokrasi ve iradeye dair müdahale girişimi olursa, bunu dünyaya deşifre edecek bir gözlemci grubun oluşmasını son derece önemsiyorum.
***
“Cumhurbaşkanlığı, Kıbrıs Türk halkının evidir” benzetmesi de önemliydi.
Çünkü bu “ev” epeydir halka yabancılaştı.
Daha açık konuşalım…
Evin sahibi değişti son beş yıldır.
Hele de dünyaya iyice yabancılaştı…
“Çözümsüzlük Çözümdür” diyerek kapılar pekilendi.
***
Tufan Erhürman, yalnızca duygusal mesajlar vermedi konuşmasında…
Kıbrıs’ta çözümün hangi şartlarda mümkün olabileceğini de kararlılıkla anlattı, “iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı federal Kıbrıs”ın altını çizdi, kalın bir çizgiyle…
Ama şunu da söyledi…
“Siyasi eşitliği yalnızca kahve içerken konuşuruz, çünkü müzakere masasında bunu asla pazarlık konusu yapmayız.”
Nikos Hristodulidis’e seslendi: “Bilsin ki dönüşümlü başkanlık çerçevesinde bir Kıbrıslı Türk’ün başkan olduğu günleri de görecek...”
Avrupa Birliği’nden gelen kaynakların eşit paylaşımını gündeme getirdi…
Karma evliliklerden doğan çocukların insan haklarının ihlal edildiğini haykırdı…
Siyasi mesajlarını hem güneye iletti net, hem Türkiye’ye…
***
Son birkaç haftadır yaşadığımız gerilim malum…
Öfkemiz olduğunu anlattı Tufan hoca…
“Öfkemiz var ama aklımız da var” dedi.
Yine bir oyun oynanıyor çünkü…
Çirkin…
Karanlık…
Kötücül bir oyun…
“Onlar bölmeye çalışacaklar, biz birleştireceğiz.
Onlar parçalamaya çalışacaklar, biz bütünleştireceğiz.
Bu ülkede hiç kimse ama hiç kimse dışarıda kalmayacak…”
***
Sımsıkı bir kucaklaşmaydı, Tufan Erhürman’ın adaylık ilanı…
Hani hep yaptığı gibi…
Hepimizin özlediği, hepimizin hasret kaldığı bir kucaklaşma…
Kıbrıslı Türklerin temsil edileceği, dünyanın saygı duyacağı, çözüm iradesinin yeşereceği bir lidere yeniden sahip olmak için yolculuk başladı.
Varsak, varız.