1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Sırp göçmenin 22 yıl sonra Kosova’daki evine dönüşü: Hiçbir zaman geri dönüş hayalini yitirmemiş...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Sırp göçmenin 22 yıl sonra Kosova’daki evine dönüşü: Hiçbir zaman geri dönüş hayalini yitirmemiş...”

A+A-

Geçmişle yüzleşmeye ilişkin dünyada neler yaşandığıyla ilgili derleyip yayınlamakta olduğumuz yazılardan bir yenisi bugün yine Balkanlar’dan, bir Sırp göçmenin 22 yıl aradan sonra Kosova’daki evine dönüşüyle ilgili...

Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı BİRN’de 2 Mart 2022’de Perparim İsufi imzasıyla yer alan bu konudaki yazıyı, okurlarımız için derleyip özetle Türkçeleştirdik... BİRN’deki yazı özetle şöyle:

***  Aradan yirmi seneden fazla zaman geçmiş olabilir ancak Mariya Novakoviç, Priştina’nın en ünlü mahallelerinden biri olan Ulpiana’da savaştan önce acıları ve sevinçleri paylaştığı tüm eski Arnavut komşularını tek tek hatırlıyor...

***  “Duydum ki komşumuz İsa dayı artık hayatta değilmiş... Çok üzgünüm... Eğer onun ölümünü haber almış olsaydım, cenazesine giderdim” diyor, eski komşusu için gözyaşları dökerken...

***  “Driton’u hatırlıyorum” diye konuşuyor... “Jeton’u hatırlıyorum... Her zaman birbirimizin evine giderdik, ister Noel, ister Bayram olsun... Her zaman baklava yemeyi iple çekerdim... Eski video kasetleri var bende, bu buluşmalarda çekilmiş, doğumgünleri için toplandığımızda çekilmiş... Biz her zaman neşeli olaylarda ve üzüntülerimizi de paylaşmak için bir araya gelirdik” diyor Mariya...

***  Birkaç gün önce eski evine dönen Mariya, eski Arnavut komşularından yalnızca bir tanesiyle bir araya gelebilmiş... “Tam olarak evime yerleşmeyi bekliyorum, işte o zaman komşularımla buluşmaya çalışacağım... Ulpina mahallesinin tüm sokaklarını dolaşmak istiyorum o zaman” diyor Mariya...

***  Bir göçmen olarak geçirdiği yıllarda Priştina’da ve Kosova’nın her tarafında diğer Sırplar’ın özellikle savaştan hemen sonra yaptıkları gibi, apartman dairesini satması için sürekli istekler gelmiş kendisine... “Pek çok teklif yapıldı apartmanı satmam için ancak bunu yapmak istemiyordum” diyor. “İsteseydim, 20 sene önce satardım burayı...”

***  “Bir gün mutlaka evime döneceğime ilişkin umudumu asla yitirmedim... Buraya dönmenin riskli olduğunu söylüyordu insanlar bana ancak ben kendimi burada güvende hissediyorum” diye anlatıyor.

***  Eski bir anaokulu çalışanı olan Mariya, bir iş bulmayı umuyor, özellikle kendini iyi hissettiği bir alanda, okul öncesi yaş çocuklarla birlikte çalışabileceği bir iş... 65 yaşındaki annesi Slaviça da kızıyla birlikte bu evde yaşamak için geri dönmüş... “Ben bu kentte doğdum, kendi evlatlarımı burada dünyaya getirdim, burada bir aile kurdum” diye anlatıyor...

***  Aynı mahallede yaşayan Nehmedin Şala, onlara “Hoşgeldiniz” diyor... “Kosova özgür bir ülkedir ve özgür bir Kosova’da insanlar birlikte yaşayabilir... Komşularımıza gelince, onlar kendi evlerinde güvende hissedebilirler” diye konuşuyor Şala... Bunları söylediği gün, Novakoviç kendi apartman dairesine geri dönebilmek için anahtarları aldığı gün idi...

***  1999 yılında Kosova’daki evlerinden kaçanların geri dönüşüne ilişkin ekonomik konuların yanısıra en büyük sorunlardan birisi de güvenlik sorunları... Arnavut kökenlilerin ağırlıkta olduğu Priştina gibi kentlere Sırplar’ın geri dönüşü o kadar da alışılmış bir şey değil...

***  Geçen sene bir sırp kadın Gyakove/Yakoviça’daki apartman dairesine geri dönmeye çalışan Dragiça Gasiç, çok farklı bir durumla karşılaşmış... Önce evi soyulmuş, sonra da tehditlerle karşılaşmış...

***  Ancak Priştine’de Novakoviç kendini güvende hissettiğini söylüyor ve çok daha fazla sayıda Sırp kökenlinin evlerine dönme zamanının geldiğini anlatıyor... “Şimdi artık Kosova’ya geri dönme koşulları vardır... Umarım bu koşullar vardır... Burada kendimi güvende hissediyorum” diyor Mariya Novakoviç... Priştine’yle ilgili güzel hatıralarını anımsayınca duygusallaşıyor ve şöyle diyor: “Kalbinizde taşıdığınız herhangi birşeyi herhangi birisi sizden geri alabilir mi? Hiç kimse bunları alamaz...”

https://balkaninsight.com/2022/03/02/serb-refugee-returns-to-kosovo-home-22-years-after-fleeing/

(BIRN’den derleyip özetle Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).

mariya-annesi-slavica-ile-birlikte.jpg
Mariya, annesi Slaviça ile birlikte...


“Bosna ve Ukrayna’daki savaşlar: Saraybosna’dan neler öğrenebiliriz?”

Nicolas Moll

***  Bugünkü fark açıktır: Batı, derhal ve hiç tartışmasız biçimde Rusya’yı saldırgan olarak tanımlamış ve kınamıştır, saldırıya uğrayan bağımsız ve egemen devleti de güçlü biçimde desteklemektedir. Yalnızca siyasi bakımdan değil, askeri destek de veriyor çünkü Ukrayna’nın direnişini desteklemek üzere ona silah vermeye karar vermiştir.

***  Bu da bizi mantıksal olarak Avrupa ve Batı’nın 1992 ile 1995 yılları arasına kıyasla neden bu kadar farklı bir tepki verdiği sorusuna götürüyor. Bunun esas açıklaması 1990’lı yıllarda pek çok Batılı hükümetin Bosna-Hersek’teki savaşı tümüyle bölgesel bir savaş olarak görmeleri ve kendi güvenliklerine tehdit olarak görmemeleriydi. Ancak süpergüç Rusya’nın başkanı Putin’in egemen Ukrayna’yı işgali, tüm Avrupa güvenlik düzenine yönelik doğrudan bir saldırı ve tehdit olarak görülüyor.

***  1990’lı yıllarda pek çok Batılı hükümet Miloseviç’in anlattığı masala inanıyordu, bu da Bosna-Hersek’in bir iç çatışma olduğu ve Sırbistan’ın buna karışmadığıydı... Putin 2014 ile 2022 arasında benzer bir strateji yürütümüştü savaşla ilgili olarak, Ukrayna’nın Donbas bölgesinde ve oralardaki ayrılıkçı “halk cumhuriyetleri”yle ilgili olarak ancak Ukrayna’nın açıkça işgaliyle bu stratejisini değiştirmiş bulunuyor.

***  Batılı hükümetlerin Bosna-Hersek savaşıyla ilgili “nötür” tavırları aynı zamanda Müslümanlar’a karşı önyargılarıyla da belirlenmekteydi. Öte yandan Batı, 1995 yılında Sırbistan’a karşı Hirvatistan’ı da desteklemedi ve 1999 yılında 1999’da NATO’nun Sırbistan’ı bombardımanı, ağırlıkla Müslüman bir nüfusu olan Kosova bölgesiyle ilgiliydi...

***  Putin’in Rusyası’yla ilgili olarak Batı’nın şimdiki kararlı duruşuna ilişkin gerekçelerden biri, Bosna savaşını değerlendirip ondan bazı “dersler” çıkarmış oldukları olamaz elbette... Batı’daki pek çoğu için Bosna-Hersek savaşı hala Avrupa tarihinde önemli bir yeri olmayan bir savaştır ve bu nedenle de Avrupa’nın kollektif belleğinde önemli bir olay değildir bu yüzden... Ve pek çoğu hala uluslararası topluluğun 1992 ile 1995 yılları arasında Bosna’ya yönelik tavrının temelde yanlış olmadığına inanmaktadır.

***  Bu, Batı’nın 1992-95 yıllarında yaşanmış olan savaştan hiçbir ders çıkarmadığı anlamına gelmez. NATO’nun 1999’da Sırbistan’ı bombalama nedenlerinden birisi, Batılı hükümetlerin Miloseviç’in stratejisi ve onun canice politikalarının bilincine varmaları idi. Saraybosna’dan 1993’te yapılan “Uyan Avrupa” çağrısı bir etki yaratmıştır – belki Bosna-Hersek konusunda değil ancak 1999’da Kosova konusunda bu etki görülmüştür...

***  Ancak eğer Batı’nın Putin’e yönelik şimdiki tavrı Bosna savaşından çıkan bir ders değilse, tam tersi de olabilir: Putin’in Ukrayna’ya yönelik savaşından Batı birşeyler öğrenir ve bu da Bosna-Hersek’e ilişkin politikalarını değiştirebilir...

***  Başlangıçta Ukrayna’daki savaşın Batı’nın Bosna’ya yönelik dikkatini dağıtacağını ve Boşnak Sırp lider Milorad Dodik ile onun Hırvat ruh ikizi Dragan Coviç’in bu fırsatı kullanarak ülkeyi daha da bölmek üzere kendi gündemlerini ileriye götüreceklerini düşünüyordum...

***  Ancak aslında sözkonusu savaş, Batı’da Putin’in Avrupa’nın başka yerlerinde, özellikle de Balkanlar’da dengeyi bozabilecek güçleri destekleme politikasına ilişkin bilinçlenmeyi de sağlamıştır. Bu da örneğin AB’nin Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josef Borell’in Putin’in Ukrayna’da durmayacağı, özellikle de Balkanlar’ın Batısı’ndaki gelişmeleri izlemenin de zorunlu olduğunu söylemesinde yansımaktadır.

***  Kısacası Ukrayna savaşını düşündüğümüzde, bugün en geçerli soru “Saraybosna’dan neler öğrenebiliriz?” olmayabilir ancak “Kiev’den neler öğrenebiliriz?” sorusunu sorabiliriz, Bosna-Hersek’teki barışla ilgili olarak...

***  Belki de Ukrayna’daki korkunç savaş, en azından AB’nin Balkanlar’ın Batısı’na daha fazla dikkatle bakması gibi pozitif bir etkiye sahip olacak ve Dodik ve Coviç’in ve onların ardında olanların Bosna-Hersek’te oynadıkları yıkıcı oyunların bilincine varabileceklerdir...

***  Ukrayna’daki savaşın AB için Bosna Hersek’le ilgili olarak olası yararlı “derslerinden” birisi de şöyle özetlenebilir: Açıkça ya da gizli biçimde milliyetçi küçük otokratları yatıştırmaya çalışılan bir oyun olmak hem tehlikeli, hem de tam ters etki yapabilecek niteliktedir.

***  Ne yazık ki, Putin’den de bağımsız olarak AB içerisinde Bosna-Hersek’te kendi ayrılıkçı oyunlarını oynayan güçler mevcuttur, Macaristan’ın Viktor Orban’ı ya da Hırvatistan hükümeti de bunlara dahildir. Ancak umarız ki şimdiki kriz AB içerisinde Bosna-yanlısı güçleri kuvvetlendirecek ve onlar da AB’yi nihayetinde Bosna-Hersek içerisindeki milliyetçilik karşıtı seslere kulak vermeleri için baskı yapabileceklerdir.

***  Böylece “Uyan Avrupa!” sloganı, en ivedi çağrıdır, Bosna-Hersek ve Balkanlar’ın batısına ilişkin olarak...

https://balkaninsight.com/2022/03/03/the-wars-in-bosnia-and-ukraine-can-we-learn-from-sarajevo/

(BİRN’de 3 Mart 2022’de Nicolas Mall imzasıyla yayımlanan yazıyı derleyip özetle Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).

Bu yazı toplam 1057 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar