1. HABERLER

  2. KÜLTÜR & SANAT

  3. Sistem ve devletler tarafından yaşlılara dayatılan kadere inat özgürce yaşamalı insan
Sistem ve devletler tarafından yaşlılara dayatılan kadere inat özgürce yaşamalı insan

Sistem ve devletler tarafından yaşlılara dayatılan kadere inat özgürce yaşamalı insan

75.Berlin Film Festivali tüm ihtişamı ile sürerken sinema yazarları genel olarak iyi filmler bulmakta zorlanıyorlar veya tek tük filmden bahsedebiliyorlar.

A+A-

Murat OBENLER/BERLİN

75.Berlin Film Festivali tüm ihtişamı ile sürerken sinema yazarları genel olarak iyi filmler bulmakta zorlanıyorlar veya tek tük filmden bahsedebiliyorlar.

Her akşam kırmızı halılarda ünlülerin geçişi ile yıldızları ağırlamayı sürdüren festivale sinemaseverler yine büyük ilgi gösteriyor.  240’ın üzerinde filmin yarıştığı farklı bölümlerde (özellikle Ana Yarışma, Perspectives ve Panoramadan bahsediyorum) gösterimler için biletler günler öncesinden tükenirken sinema yazarları meslektaşların genel kanısı bu yılın yarışmalarında iyi filmleri izleyemedikleriydi.
 

The Blue Trail(Mavi Yol) Altın Ayı için bir adım önde

16 Şubat Pazar günü izlediğimiz Brezilyalı yönetmen Gabriel Mascaro imzalı The Blue Trail(Mavi Yol) filmi festivalin zevahiri kurtarmasına yaradı. Mascaro’nun senaryosunu da yazdığı 4 ülke ortak yapımı film 77 yaşındaki Tereza’nın devletlerin ve insanların dayattığı yaşlılık politikaları reddederek hayatı her yaşta yaşama felsefesi çerçevesinde Amazonlar’da hayallerinin peşine düşmesini anlatırken Amazonlar’ın yerli halkının ve farklı canlı popülasyonu da bu güzel hikayeyi tamamlıyor.

Müthiş oyunculukları ile Tereza rölünde Denise Weinberg, Rodrigo Santoro, Miriam Socarrás ve Adanilo dikkat çekerken Denise Weilberg’in en iyi kadın oyuncu kategorisinde şimdiden bir adım öne çıktığını söyleyebiliriz.
 

“Her yaşta ne güzeldir yaşamak” dedirten cesur bir film

Özellikle ana karakterin hem sistem hem de devletler tarafından dayatılan( Bu filmde de yaşlıları gençlerden soyutlamak ve sözde son yıllarının tadını çıkarmaları için şehir dışında ayrı yerde bir konut projesi var) beden ve yaş konusundaki bakış açılarını yerle bir etmesi ve buna paralel kendi bugünü ve geleceği için bedeni ve ruhunun götürdüğü yere gitme isteği, Amazonlar’ın yeşil karası ve mavi nehri üzerindeki  yolculuğu sırasında tanıştığı ve karşılaştığı insan ve canlı popülasyonunun onun bu özgür ve cesur davranışına katkı koymaları ile bütünsel bir özgürleşme hikayesine dönüşen film Ana Yarışmada izlediğim en dokunaklı, samimi ve hikayesi güçlü yapım oldu.
 

Mascaro: “Hep bir işe yaramayan, ölümü bekleyen, devlete yük olan olarak algılanan ve öyle muamele gören yaşlı kesimle ilgili meydan okuyucu bir bakışla filmi çektik”

Film ekibinin basın toplantısında filmin senarist yönetmeni Gabriel Mascaro hep bir işe yaramayan, ölümü bekleyen, devlete yük olan olarak algılanan ve öyle muamele gören yaşlı kesimle ilgili bir meydan okuyucu bakışla filmi çekmeye karar verdiğini ve yaşlılık üzerinden kurulan negatif senaryoların tersine yaşlı insanların geçirdikleri zamanı ve geleceklerini olduğunu, bu geleceği de nasıl kullanacakları kararının  da onlara bırakılması gerektiğini ifade etti.
 

“Hem insan bedeni üstünden yapılan politikalara, hem Amazon ile ilgili yapılmak istenen büyük oyunlara, hem tek tipleşmeyi savunanlara karşı sözü olan bir film çektik”

Filmin distopik yanı da olduğunu, fantastik elementlerle (müzik, canlı varlıklar, doğanın sesi) bir yanda insan bedeni bir yanda da hayvanların bedenlerini göstererek bu konudaki çelişkiyi de göstermeye çalıştıklarını kaydeden yönetmen Mascaro, “Mavi Yol iyi sürprizlerle dolu farklı bir geleceği sembolize ediyor. Bir hayal ülkesi de olan Brezilya’daki kozmopolit yapı filmde de yansıtılıyor. Amazonların sesi, görüntüsü ritmi ve yerli halkla birlikte verdikleri mücadeleler de filmde arka planda akıyor. Hem insanın bedeni üstünden yapılan politikalara, hem Amazon ile ilgili yapılmak istenen büyük oyunlara, hem tek tipleşmeyi savunan ve her türlü çeşitliliği kötü yansıtmaya çalışanlara karşı söyleyecek sözü olan bir film çektik. Brezilya’da Bolsonaro yönetimi döneminde fon bulmakta çok zorlandık. 4 ülke yapımı olarak bu filmi çekmemizi mümkün kılan yapımcılarıma çok teşekkür ediyorum.”
 

Weinberg: “Kendine devlet tarafından dayatılan kaderi reddediyor ve kendi göbek bağını bir nevi kendi keserek özgürlüğe doğru evinden ayrılıyor”
Tereza rölündeki Denise Weinberg ise yaşlanmanın iyi bir süreç olduğunu, yaş olarak ileriye gitmenin insan için olgunlaşma da demek olduğunu ve Tereza karakterinin aktif bir hayatı seçerek cesurca kendi özgür yoluna gittiğini söylüyor. Weinberg: “Kendine devlet tarafından dayatılan kaderi reddediyor ve kendi göbek bağını bir nevi kendi keserek özgürlüğe doğru evinden ayrılıyor. Bu film yaşlanmanın ötesinde de çok fazla şeyler anlatıyor tabi ki”
 

Diktatörlerin liderliğindeki insanlık dünyanın yok oluşunu hazırladığı gibi evreni de yok edebilir mi acaba?

Berlinale Özel bölümünde izlediğimiz Bong Joon-ho'nun senaryosu yazdığı, yönettiği ve ortak yapımcılığını üstlendiği Amerikan bilimkurgu filmi Mickey 17 ise başroldeki Robert Pattinson’un da itici gücüyle basın tarafından en çok ilgi gören basın toplantısına imza attı. Yazar Edward Ashton'ın 2022 yılı romanı Mickey7'ye dayanan hikaye Parazit filminden tanıyacağımız Güney Koreli Yönetmen Bong Joon-ho'nun elinden geçerek hem diktatör rejimlerin yönetimindeki dünyanın nasıl tüm evren için de bir tehlike olabileceğini, hem insan klonlama politikaları ile geleceği kurtarma planlarının çok da sürdürülebilir bir (etik,kaynaklar, tehlikeleri) seçenek olmadığını bir anlatıya dönüştü. Yapay zeka ile ilgili methiyelerin düzüldüğü ve bunun geleceğin teknolojisi olacağını şiddetle savunanlara da bu filmdeki gibi kötü yöneticilerin elinde bu “silah” ın çok kötü şeylere yol açabileceğini görüyoruz. 
 

Diktatör Marshall’larla dolu dünyada Mickey olmayı başarmak

Bir buz gezegenini kolonileştirme görevlerinde tehlikeli görevlere gönderilen “harcanabilir" çalışan Mickey Barnes (Robert Pattinson) her öldüğünde, anılarını büyük ölçüde koruyan bir kopyası yaratılarak görevine kaldığı yerden devam edebilmektedir.  Bu kolonileştirmenin başındaki diktatör H.Marshall ve yanındaki tartışmasız emirleri yerine getiren zalim ekibi günümüzde belli ülkelerdeki liderleri oldukça fazla anımsatırken Marshall planı benzeri ortaya atılan, Nazizm zamanındaki ırkçı uygulamalara büyük benzerlik gösteren, insanlık dışında evrende yaşayan diğer tüm varlıkları gerekirse yok da edebilen acımasız, cani bir karakter olarak filmde dikkat çekerken yönetmen Bong Joon-ho bu karakterin geçmişte belli ülkeleri demir yumrukla yönetmiş bazı liderlerden esinlenerek yarattığını kaydetti. Filmde Mickey 17 (Mickey Barnes) ile asker Nasha arasındaki aşk da yönetmenin sinemasında ilk kez karşımıza çıkarken tüm zorluklara ve klonlaştırmalara rağmen bu aşkın sonuna kadar sürmesi sevgi ve aşkın yaşam üzerindeki olumlu etkisi de yansıtılıyor. Bilim kurgu ile sevimli ve komik bir diktatör tipi yarattığını söyleyen yönetmen ancak gerçek hayattakilerin politikalarının bu kadar sevimli olmadıklarını da sözlerine ekledi.

foto-filmden-2.jpg

film-ekibi-2v.jpg

Bu haber toplam 741 defa okunmuştur
Etiketler :