Sistem yaratmak
Gelişmiş ülkelerdeki sportif faliyetler, ekonomi ve ona paralel yaratılan sistemlerle ilgilidir. Ekonomileri güçlü ülkeler doğru insan topluluğu, doğru projelendirme ve doğru yatırımlarla sporu bir adım öteye taşıyabiliyor.
Denetimden taviz vermezler. Çünkü küçük bir laçkalık, hedefi 5 ile 10 yıl arası saptırabilir. Adamlar bizdeki gibi keyfi davranamaz “aman nasıl emekli olup müşavirliği kaparım”, “aman yıllarca partim için mücadele verdim” mantığı ile asla hareket etmezler...
Partileri ister muhalefet, ister iktidar olsun arı gibi ekip çalışması yaparlar. Lafazanlık üst sınırları zorlamaz. Nutuk atılmaz. Yalnızca yaptıkları projeleri denetleyip ülke sporundaki bir sonraki adımı düşünürler.
Bizler farklı dünyanın insanları olarak (çok bilmişler), gelişmiş ülkelerdeki sistemleri ne kabul eder ne de yeni sistemler yaratırız. Çıkar ve kişiler her dönem ön planda tutulur. Kitlesellikten çok, kişisel olmayı tercih ederiz. Siyasi partiler “böyle gelmiş böyle gider” mantığı ile popülist projeler üretir. Yenilikçi adımlardan her zaman kaçınırlar. Partilerine zarar gelmedikçe, her yol mübahtır. Özellikle içeride odaklaşmış hakimiyetçi statükocular sırf mevki kapsın diye yeniliğe asla açık değiller. Siyasi partilerin spor politikalarına baktığınızda, her seçim döneminde bir sayfa ile sınırlı yuvarlak laflarla gençliğe atıf yapılır. ‘Cek’ ‘cak’lı kelimeler boldur. Esas konuşulması gerekenler ise her zaman havada kalır. Çünkü hiçbir siyasi partide programlı ve planlı spor çalışması yoktur. Yalnızca günün koşullarına göre spor politikası geliştirilir.
CTP’ye yeni dönemde özellikle spor konusunda büyük rol düşüyor. Öncelikle prensipleri ortaya konmalı. Prensipsizlik her zaman popülizmin ana kaynağıdır. Yeni yol haritası çizilmeli. Denetim ön planda tutulmalı. Denetimden yoksun ülkeler, batmaya mahkum devletlerdir. Sporun önünü açabilme adına başta 67/1999 spor yasasını değiştirmeli. “Nenemin” zamanındaki yasalarla artık Kıbrıs Türk sporu yönetilemez. Yönetilir diyen varsa bilinsin ki, çıkar söz konusudur. İvedilikle ciddi reformlara ihtiyaç duyulmaktadır. Katılımcı bir ruhla sporun sistemini yeniden yaratıp yönetmeli. Artık başka alternatifimiz kalmadı. Spor kimsenin ne OYUNCAĞI olmamalı, ne de BABASININ MALI.
***
Pazartesi akşamı SİM TV’de spor kökenli milletvekili adayların tartışma programını izledim. Sahalarımızın vahim durumunu tartışıyorlardı. Düşüne bilirmisiniz? Yıl 2013. İnsanoğlu uzayda nasıl futbol oynanır onu tartışırken, bizler hala daha sahaları nasıl düzelteceğizi konuşuyoruz. Güney Kıbrıs ve diğer ülkelerden örnekler verildi. Şu ülkede sahalar şu güzellikte, bu ülkede sahalar bu güzellikte diye.
Vekil adayları şunu çok iyi bilmeli;
1. Hiç bir ülkede maç yapılan sahada antrenman yapılmaz.
2. Hiç bir ülkede antrenman yapılan sahalar bir adet olmaz.
3. Hiç bir ülkede antrenman yapılan sahaya ertesi gün girilmez.
4. Hiç bir ülkede yeni sezona girilirken, bir önceki zemin kullanılmaz.
5. Hiç bir ülkede elektirik borcu yüzünden sahanın elektiriği kesilmez.
6. Hiç bir ülkede metre kareye düşen takım sayısı bizdeki gibi fazla olmaz.
7. Hiç bir ülkede alt yapısı oluşmayan futbola, bizdeki gibi “manyakca” para atılmaz.
8. Hiç bir ülkede futbolun gelir gider dengesi bizdeki gibi bozuk olmaz.
9. Hiç bir ülkede futbolun denetimsizliği bizim gibi olamaz.
Amaç futbol oynamak değil mi? O zaman her bölgeye birer sentetik çim yap ve sorunu çöz. Gönyeli, Mağusa, Lefkoşa, Değirmenlik’e yapılan sentetik çimler ortada. Dünya kadar insan (minik, genç, orta yaş, okullar hatta askeri birlikler) mükemmel ortamda maç yapabiliyor. Amaç futbol oynamak değil mi? Alın size saha. Hem antrenman, hem de maç yapabilme olanağı. Üstelik 24 saat. Tasarrufu da cabası. Boşu boşuna devletin cebinden de tonlarca su parası çıkmaz. Yok efendim arıtma kurulacakmış. Yok efendim sahaları arıtma ile sulayacakmışız. Böylelikle ülke futbolu kalkınacakmış gibi hayallerden ve popülist politikalardan artık kurtulalım. Bir toplum tatlı su içmek için gırak gırak ederken, hiç bir yetkili huvarda davranıp da sahalara arıtma kuramaz. Aksi halde adamı afaroz ederler. Nasıl ki, zamanında bir uçağa, iki hava alanı yapmış ve tümünü yüzümüze gözümüze bulaştırmıştık. Sahalara arıtma kurma da, iki adet havaalanı konusuna benzer. Memlekette içmek için su yok. Ama biz saha sulama için arıtma yapma hayalindeyiz. Anaşılan o ki, hala daha bazılarımız basamakları birer birer çıkmayı alışamadı.
NOT: KTSYD yeni binası hayırlı olsun. Müthiş bir eser ortaya çıktı. Emeği geçen herkesi canı gönülden kutlarım.