Siyasal mücadele dersleri
Sosyal olguları sırf bugünkü koşullara bakarak değerlendirmek çoğu zaman yanlış tespitlere götürür. Gelişmeleri tarihsel perspektiften de görmek, daha objektif sonuçların üretilmesine katkı sağlar.
Kıbrıs Türk siyasal tarihinin eti-budu bellidir. ‘Siyasal Partiler Yasası’nın 1976’da çıkarıldığı anımsanırsa, bu sürecin ne kadar kısa olduğu daha net görülebilir.
Kuşkusuz o yasa öncesinde de kısmen siyaset vardı, ancak kuralsızlık ve keyfiyetin hakim olduğu BEY idaresi herşeye hükmediyordu.
Biliyoruz ki 1970 yılında CTP ‘Dernekler Yasası’na dayanarak kurulmuştu. Bir grup aydın, legal siyaset yapabilmenin yolunu ‘dernek’ adı altında toplanmakta bulmuştu.
Bugün 43’üncü yaşını dolduran CTP’nin tarihi, Kıbrıs Türk siyasal tarihi içinde çok önemli bir yere sahiptir ve o tarih bir yığın derslerle doludur.
**
Bu derslerden biri CTP’nin Kurucu Genel Başkanı Ahmet Mithat Berberoğlu’nun 30 Nisan 1976 tarihli Yenidüzen’de çıkan “CTP Kurultay kararları” başlıklı yazısında vardır. Bugünkü sosyal ve siyasal yapıyı tarihsel perspektiften değerlendirebilmek açısından Berberoğlu’nun yazdıkları çok önemlidir.
Siyaset kurumunun ‘ileriyi görebilme’, ‘demokrasiyi kurumsallaştırma’ ve ‘şeffaf devleti yaratabilme’ gibi önemli görevleri olduğu bu yazıda net şekilde ortaya konulurken, diğer yandan da 1970’li yılların ortalarında nasıl bir Kıbrıs Türk Toplum idaresi olduğu ve buna karşı verilen mücadele de kaba hatlarıyla gözler önüne seriliyor.
CTP’nin kuruluş yıldönümünde Ahmet Mithat Berberoğlu ve arkadaşlarını bir kez daha saygıyla anarken, köşemin geri kalanını “CTP Kurultay kararları” başlıklı yazısından altını çizdiğim bölümlere bırakıyorum.
**
“(...) Aslında toplumumuzun aydın ve genç kesimlerinde 1970 yılından beri siyasal örğrütlenme yönünde çalışmalar yürütülüyordu ve tam iki yıl önce 28 Haziran 1974’te Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) 2. Olağan Kurultayı toplanmıştı. CTP 2. Kurultayı’na Kıbrıs’ın her yanından gelen 90 delege, toplumumuzda özgürlükçü demokrasiye ve çok partili demokratik düzene gidilmesi lüzumu üzerinde fikir birliğine varmışlardı. Kurultayda söz alan delegeler Kıbrıs Türk yönetiminin demokratik yönde yer alan olumlu aşamalara yardımcı olmamasından, hatta çoğu kez bu doğrultudaki çalışmalara karşı çıktığından yakınmışlar ve konu ile ilgili olarak bir seri önerilerde bulunmuşlardı. Sözkonusu öneriler demokratik bir düzen içinde tartışıldıktan sonra Kurultay kararları olarak kabul edilmişti.
Kurultay kararlarıyle toplumumuzda özgürlükçü demokrasi düzeninin yerleşmesi için siyasal partilerin kurulması ve yerleşip çalışması gerektiği, siyasal partilerin bulunmadığı toplumlarda demokrasiden söz edilemeyeceği gerekçesiyle bir ‘Siyasal Partiler Yasası’nın geçirilmesi isteniyordu. 1959 yılında İngiliz sömürge idaresi tarafından alel acele kabul edilmiş ve hiçbir bilimsel esasa dayanmayan seçim kanunlarının yürürlükten kaldırılması ve Türkiye’mizde olduğu gibi ‘nisbi temsiliyet’ esaslarına dayalı yeni bir seçim yasasının geçirilmesi lüzumu belirtiliyordu. Bütçe yasa tasarısının meclise sunulması öngörülüyordu. ‘Hukuk devleti ve kanun hakimiyeti’ esaslarının mahkemelerin bağımsızlığına ve bunun da yargıç teminatına bağlı olduğu gerekçesiyle yargıçların tayin ve terfilerinin bir ‘Yüksek Yargıçlar Kurulu’ tarafından düzenlenmesi öneriliyordu.
CTP 2. Kurultay tutanaklarının yayınlandığı 15 Mayıs 1974 tarihli ve 9 sayılı CTP bülteninde bu kararları okuyan belli çevreler dudak bükmüş ve belki de ‘CTP’liler hayal aleminde’ diye düşünmüşlerdi. Ama aynı kişiler bir yıl sonra yapılan halkoylamasında, CTP 2. Kurultayı’nın kararlarını içeren KTFD Anayasası’na olumlu oy vermişlerdir. Bugün bütçe yasa tasarısının meclise sunulması, bir Anayasa kuralıdır. Yüksek Yargıçlar Kurulu oluşmuştur.
Siyasal Partiler Yasası ve Seçim Yasası uyarınca saptandığı, seçime katılan siyasal partilerin bir siyasal partiler yasasına göre kurulmuş olduğu, bize hep iki yıl önce CTP 2. Kurultay kararlarını hatırlattı. Bir toplumun politik yaşamında iki yıl uzun bir süre değildir. Bir siyasal partinin kurultay kararlarının 2 yıl içinde gerçekleşmesi de pek dudak bükülerek hafife alınamaz...”
(Ahmet Mithat Berberoğlu/30.4.1976-Yenidüzen)