Siyaset sahnesindeki seyir…
Hayretlerle izliyoruz. DP UG’den istifalar açıklandı. İlginçtir bu açıklamadan evvel DP UG Parti Meclisi toplandı ve Sayın Eroğlu’nu destekleme kararı aldı. Ama bu da olduktan sonra istifalar ilan edildi.
Üstelik de zamanlaması ve açıklamanın içeriği de “muhteşem”. Açıklama tam da KKTC’nin Kuruluş Yıldönümünde adayı ziyaret edecek olan TC Devlet ve Hükümet yetkililerinin adaya vasıl olmalarına denk düşürüldü. Üstelikte şu nokta ile. “Pazartesi de gerekçeleri ve içeriği açıklanacak”. Yani derenin suyu gelmeden, sesinin gelmesi gibi. Neden? Çok açık, varmaya da Türkiye yetkilileri bunu duymaz.
Sıcağı sıcağına yaşasınlar. Şimdi, burada değerlendirme yapmak lazım.
Neden her şey 15 Kasım’a indekslendi? Sayın Eroğlu da adaylığı ile ilgili açıklamayı, 15 Kasım’dan sonra yapacağını açıklamıştı. Yani, kendi adaylığı da 15 Kasım sonrasında açıklanacak. Ama istifalarda 15 Kasım öncesi duyurusu yapılıp, içeriği de 15 Kasım sonrasına atıldı. Vay ki ne vay… Federasyona dayalı çözüm ha. İç siyaset de gizliden buna dönük tepki ile de şekillendirilmek istenmektedir. Federasyon ha…
UBP, zaten Sayın Eroğlu’nun adaylığını hemen açıklamasını istiyor. Çünkü UBP Genel Sekreteri Sayın Atun çok önceden ifade etmişti bunu neden istediklerini. Sayın Atun,”Eroğlu’nun adaylığına UBP olarak bizim ihtiyacımız var, UBP’yi toparlamak için” demişti. Yani o büyük büyük sözler, devlet, millet, dava mava hepsi hikaye. Ne için? UBP’yi toparlamak için Sayın Eroğlu’nun aday olması lazım dedi. UBP açısından da 11 Şubat Belgesine dayalı Federal Çözüm de zaten ulaşılmak istenen bir hedef değil…
Yani UBP açısından Sayın Eroğlu’nun aday olmayı düşünmesi değil, onu adaylığa teşvik etmek söz konusudur. Neden? Partiyi ancak böyle toparlarlarmış. Ayrıca sıcak olmadıkları 11 Şubat Ortak Belgesine dayalı süreç böyle soğutulur.
KÜMESTE TEK HOROZ OLUR MESAJI….
Ancak, burada yine de en ilginç DPUG de olanlardır... Sayın Eroğlu’nun adaylığına dönük desteğini açıklamayı, DP UG’nin zamana yaymak istediği ve bunu yaparken de inisiyatifin kendine de olmasına dönük titizliği olduğu da açıktı.
Ama Sayın Denktaş’ın inisiyatif geliştirmesine dahi, desteklemeyi düşündüğü odak fırsat vermedi. Çünkü bu güç yarışıdır ayni zamanda onlar için.
Nitekim, Partinin Genel Sekreteri Sayın Hasan Taçoy, yakın geçmişte, ansızın top gibi patladı. “Parti başka bir aday gösterse dahi, kendisinin Eroğlu’nu destekleyeceğini” açıkladı. Böylece Sayın Serdar Denktaş’ın inisiyatif geliştirme planları damdan düştü. Ona, bir kümeste bir horoz olur, fazla atılıp kapılma demek istediler. Bu açıklama büyük sıkıntılara yol açtı.
Bu açıklamanın üzerinden çok geçmeden, bu kez DPUG’ nin Hükümet’teki Bakanlarının değişimi gelişti. Sayın Hasan Taçoy, Bakan oldu. Diğer Bakan olan Sayın Hakan Dinçyürek ile Sayın Berova’nın daha önceden CTPBG_DPUG hükümetinden hoşnut olmadıkları ve UBP ile koalisyona sıcak baktıkları, üstelik Sayın Eroğlu ile de çok yakın ilişki içinde oldukları da bilinen bir gerçektir.
Ancak görevden alınan Sayın Ahmet Kaşif’in de UBP Kurultay sürecinde ve daha sonra DPUG oluşumunda da Sayın Eroğlu ile kadar birliği yaptığı da bilinen bir gerçektir.
Peki bu nasıl yorumlanmalıdır? Hem şimdi görev alanlar, hem şimdi bu değişim nedeni ile DPUG’den istifa edenlerin en az ikisi, yani Sayın Kaşif ile Sayın Ergün Serdaroğlu’nun, kamuoyu ile paylaşılan temelde Sayın Eroğlu ile açıktan ilişkileri var.
İşte burada hem hükümete girenler, hem buna tepki diye istifa edenler açısından baktığınızda tümü de Sayın Eroğlu merkezli dönen “yıldızlar”.
Peki bu neden böyle? İşte birinci nokta buradadır. DPUG Parti Meclisi bu gelişmeler üzerine, alelacele Sayın Eroğlu’nu destekleme kararı aldı. Ama istifaları engelleyemedi.
Böylece Sayın Serdar Denktaş’a ikinci kez, sen kümesteki horoz olamazsın mesajı verilmiş oldu. İkinci nokta ise yukarda bahsettiğim gibi istifaların açıklanma şekli ve içeriği.
İşte mesele buradadır. Müzakerelerin kesintiye uğradığı ve müzakerelerin yeniden başlaması için arayışların arttığı bir zamanda; Sayın Eroğlu’nun artık buraya kadar, şimdi başka bir düzleme geçilmesi gerekir dediği zamanda bunlar oluyor.. Üstelikte yine Sayın Eroğlu’nun 11 Şubat 2014 Ortak Belgesini emrivakilerle kabul ettiğini söylediği zamana da denk geldi tüm bunlar.
Emrivaki yapan kim? Sayın Davutoğlu mu? O zaman, “buralarda bensiz bir şey olmaz” mesajının en uygun anı ne? Onlar da burada iken KKTC Kuruluş Yıldönümünde istifaları duyurmak.
Dolayısı ile Sayın Eroğlu, hem UBP, hem de DPUG içindeki dünkü ve bu günkü gücünü kullanarak açıktan müzakerelerin bu kritik aşamasında, başka denizlere yelken açmak için adımlar atma çabasını gösterdi. Bunun için DPUG’de dün mavi boncuk verdikleri ile bugün mavi boncuk verdiklerinin ve Sayın Serdar Denktaş’ın da ağırlığını tartıştıracak şekilde olayları değerlendirdi.. Nasıl olmasa UBP varlığını yalnızca kendi güdümünde olmaya bağlamış.
Böylece CB seçimlerine doğru iç siyaseti; esas hedefi olan 11 Şubat 2014 Ortak Belgesine dayalı Federal Çözüm dinamiğini zedelemeye doğru yol almak için şekillendirmeye soyunmuştur...
Bu ayak oyunları ile zaten sıkıntılar içinde olan CTPBG’nin büyük ortak olduğu hükümeti de erozyona uğratmak ve solun diğer kesimlerini, de kazanma umudu ile birbirine sokmak. Bu adımlarına bağlantılı kılmak istediği sonuçlardır. İşte son zamanlarda siyaset sahnesindeki seyrinden ben bu sonuçları çıkarttım.
Ha bunu bozmak mümkün mü? Eğer CTPBG, Sibel Siber’in adaylığı etrafındaki etkinliğini artırır ve Sayın Akıncı de yol almak için CTPBG’yi kendine rakip olarak gören çatışma noktasına girmezse, bu oyun bozulur.