Siyaset tıkandı mı?
Yeni bir yıla giriliyor, Kıbrıslı Türklerin ve tüm dünya halklarının yeni yılı, hayatın her yolunda daha güzel, daha mutlu, daha başarılı ve barış içinde olsun.
Adettendir, giden yılın muhasebesi, gelecek yılın da kehaneti yapılır. 2011 yılının muhasebes
Yeni bir yıla giriliyor, Kıbrıslı Türklerin ve tüm dünya halklarının yeni yılı, hayatın her yolunda daha güzel, daha mutlu, daha başarılı ve barış içinde olsun.
Adettendir, giden yılın muhasebesi, gelecek yılın da kehaneti yapılır. 2011 yılının muhasebesi basit: dolu dolu boş geçen bir yıl… Hükümet özellikle ekonomide istikrarsız kararlar aldı, ekonomi çökmüş durumda… Muhalefet unsurları eylemler yaptı, bir şey değişmedi… Kıbrıs sorunu görüşme sürecinde taraflar defalarca görüştü, zirveler bile yapıldı; süreç çöktü!.. Nüfus tartışmaları yapıldı, sayım yapıldı, sayanlar bile inanmadı… Sosyal diyalog kalmadı, sosyal unsurlar durmadan bir birine saldırdı…
Yasalar yapmak için hükümet uğraştı, muhalif unsurlar engellemek için her yolu denedi, yasalar meclisten geçti, mahkemelerden geçemedi!. İran’a patates ihraç edildi, patatesler Türkiye’den de geri döndü… Bölgenin çöplüğü oldu Kuzey Kıbrıs ve Mağusa Serbest Liman; deniz dalgası gibi dövündü ilgili sivil toplum örgütleri, sonuçta engellendi… Güzelyurt yöresinde petrol tesisleri kuruma girişimi başlatıldı, illa ki de olacaktı… Sivil toplum gene demokratik haklarını kullandı, proje Karpaz bölgesine kaydırıldı, şimdi de onlar uğraşıyor…
Erdoğan Kıbrıslı Türklere kızdı ve ‘Besleme’ dedi, neyse ki eskiden olduğu gibi ‘İngiliz piçi’ dememiş… Ardından da Cemil Çiçek demediğini koymadı… Kıbrıs Türk sağ siyaseti ve hükümeti hepsini yuttu sindirdi, sol siyaset tepki gösterdi; olay uyutuldu gitti…
Daha örnek çok. Ancak, geriye dönüp bakıldığında onca yaşananlardan ne kaldı diye, sıfıra sıfır… Dolu dolu geçen ama hiçbir iyi sonuç üretmemiş bir yıl… Böyle dolu dolu boş yıl yaşamayı her ülke başaramaz…
2012 için öngörüde bulunmak da kolay; 2011’den daha farklı olacağa benzemiyor… Erken seçim, hem iktidar, hem de muhalefet partilerinin tehdit söyleminden öteye geçmeyecek…
Dolu dolu yaşanan boş yıldan sonra, bazı siyasetçiler, siyaset tıkandı, siyaset duvara vurdu demeye başladı… Siyaset tıkanmaz, mümkün değil, doğasına aykırı… Tıkanan siyasetçidir, siyasi partilerdir… Hükümet partisine bakılsın… Hiçbir siyaset üretmiyor, elinde Türkiye hükümetinden alınmış bir mali önlemler paketi, onu uygulayacak diye kırıp döküyor, kırılıp dökülüyor… Türkiye bu paketi, Kıbrıs Türk siyasetçileri üretim yapamıyor diye verdi ve Kıbrıs Türk siyasetçileri üretim yapamadığı için de Türkiye’nin paketi değiştirilemedi. … Ver yansın Türkiye’ye… Evet, tamam, bu paket yanlış, hatalı, sadece ekonomik sorunları azdırıyor ama “fikrin ne?” diye sorulduğunda boş bakan siyasiye söylenecek tek söz, “bunu uyguladığını göreyim, sana mali destek vereyim” olur.
Muhalefet daha mı parlak?!. Maalesef!. Elinde ekonomik programı olmayan bir muhalefet… Erken seçim isteği ve beklentisi içinde... Ekonomik program yazmak yerine popülist seçim bildirgesi hazırlamak, uysa da uymasa da bunu seçim kampanyasında allayıp pullamak ve “seçimi kazanırsak Allah kerim” der gibi bir muhalefet anlayışı… Kimse gocunmasın, dost acı söyler… Ama muhalefet partileri ve siyasetçileri sorunların çözümü için bilimsel çalışmalar yapıp, sonuçlar üretemiyor; halka gündelik sorunlar ve sıkıntılar üzerinden vaatler yaparak oy toplamaya çalışıyorlar… Bir siyasi partiyi veya siyasetçiyi fırsatçıdan ayıran vizyonudur. Vizyonsuzluk, siyasi fırsatçılığı öne çıkarıyor. Ama bu durum o siyasetçiyi ve muhalefeti, seçimlerde seçenek yapamaz… Seçmenin değerlendirmesi, “bildiğim şeytan evladır” temelinde olacak…
Siyasetçi tıkanmış durumda… Sosyal güvenlik sistemi ile ilgili doğru ve ihtiyaçlara cevap veren bir yasayı hükümet partisi yapamadı, muhalefet de hükümetin hata yapmasını engelleyemedi… Yasanın meclisteki ilk görüşmesinde, hükümetin yasayı çekerek manevra yaptığı, muhalefetin bu manevrayı okuyamayıp kendini başarılı saydığını, ama ikinci aşamada hükümetin daha etkili gelip yasayı onaylatmayı başaracağı, yasanın geri çekilmesinin muhalefetin bir başarısı değil, Başbakan’ın başarılı bir manevrası olduğu bu köşede yazılmıştı. Sonuçta da öyle oldu; hükümet ve partisi derlenip toparlanıp organize olup geldi ve yasayı geçirtti.…
Kısacası, siyaset değil, vizyonsuz ve fırsatçı siyasetçi tıkandı; üretemiyor ve “tencere dibin kara – seninki benden kara” kavgası ile gün geçiriyor… Yurttaşın da siyasete güven duymamasının nedenlerinden biri olan bu durumu gizlemek için siyasetçi, siyasetin tıkandığını, duvara vurduğunu söyleyerek, kendi ayıbını örtmeye çalışıyor.
Siyaset, sosyoekonomik ve sosyo politik konularda halkı güvenli, müreffeh ve barış içinde geleceğe taşıyacak vizyonla ve bunu gerçekleştirecek programlarla yapılmadıkça, siyasetçi ve halk açmazlarda kalacaktır.
2012 yılı, siyaseti tıkayan siyasetçinin, fırsatçılığı terk ederek vizyon üreteceği yıl olsun…