1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Siyaset ve nefret!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Siyaset ve nefret!

A+A-

Recep Tayyip Erdoğan’ı neredeyse yerden yere vuruyoruz değil mi?
KKTC’de görevli adamlarını da!
Muhaliflerden nefret eden, muhaliflerini hapse attıran, muhalif basını ezen, ezmeye çalışan biri olarak görüyoruz Erdoğan’ı!
Ve O’na zaman zaman “diktatör” diyoruz!

-*-*-

Haklıyız veya değiliz tartışmasına gerek yok…

-*-*-

Siyaset başka şeydir; hayat başka şey…
Siyaseti kendimiz için yapmıyoruz değil mi?
Toplum için yapıyoruz…
Ve bunu yaparken, görüş ve düşüncelerimizi öne çıkarıyoruz…
Zaman zaman bu görüş ve düşünceler; karşıtları ile çatışıyor…
Bu çatışmanın sonucu, örneğin KKTC Meclisi’nde çok seyrek de olsa itişme ve kakışmaları genellikle karşılıklı bağrışmaları görebiliyoruz…
Türkiye’de yumruklaşmalar dahi görüyoruz…

-*-*-

Doğru olan nedir?
Doğru olan, Tufan Erhürman’ın yaptığıdır…
UBP Genel Başkanı’nı da, UBP’nin adayını da, öteki adayları da kucaklaması…
İhtiyacımız olan budur…

-*-*-

Siyaset, insanların bir birine küsmesi değildir!
Nefret değildir…
Sevgiyle ve saygıyla yapılırsa, herkesi kucaklarsanız, siyaset en doğru siyasettir…

-*-*-

Türkiye’yi yönetenleri eleştirdiydim da yok bilmem ne diye, Ersin Tatar’ın beni yanından kovması, tıpkı Erdoğan’ın muhaliflerini görevden almasıdır… 
Erdoğan’ın muhaliflerini hapse attırması nasıl ki “ısgarta” bir durumsa; Tufan hocadan rakiplerini kucaklamamasını beklemek de aynı seviyede “ısgartalık”tır!

-*-*-

Heeee, bunu, “… bana bu kadar büyük kötülük yapanı kucaklayamam” şeklinde açıklamaya çalışmak da sizi haklı çıkarmaz… 
Çünkü Erdoğan ne diyor?
“… Bunlar terörist, bunlar hain”…

-*-*-

Şunu da diyebilirsiniz; “Her siyasetçiyi sevmek olmaz ki!”…
Doğrudur!
Sevmeyin tabi ki!
Siz bilirsiniz!
Ama inanın, herkesi, her rengi, her görüşü, her düşünceyi, her insanı en sert şekilde eleştirirken aynı anda sevmeyi başarırsanız, her şey daha güzel olur!

-*-*-

Ve unutmayın; bizi yönetmek isteyenlerin en büyük hedefi; birbirimizi sevmememizi sağlamaktır…
Bizi bölmektir…
Bilmem anlatabildim mi?


Mare Monte meselesi

26 Mayıs 2023 tarihli Yenidüzen gazetesindeki sayfamızda, “utanarak izliyoruz” başlıklı bir yazı yazdık…
Bu yazının bir yerinde dedik ki; “… E vicdanınız rahatsızsa, neden Alsancak’ta 302 dönüm arazisiyle birlikte Mare Monte’yi seneliği 1000 Sterline kiraladınız?”

-*-*-

Kiralayan ya da kiraladığı söylenen şirket, hükümetle “mahkemelik”…
Yatırım durdu…
Hatta kiralanıp kiralanmayacağı da kesin değil…
İlgili şirketin bir yetkilisi, “kira ücreti yılda 1000 Sterlin değil, ayda 40 bin Sterlin’dir; yani yılda 480 bin Sterline denk geliyor ve her yıl yüzde 15 artış şartı da söz konusudur” düzeltmesini yaptı.

-*-*-

Konu tesiste henüz anlaşma sağlanmış değil…
İlgili şirket, bu yükseklikte bir kirayı ödemeye pek yanaşmadığı gibi; oraya bugüne kadar yaptığı çeşitli yatırımların da tazmin edilmesi gibi talepleri söz konusu…

-*-*-

Doğru olan mı?
Doğru olan, Mare Monte’nin hem KKTC turizmine kazandırılması, hem oradaki tarihe ve tarihi eserlere gerektiği gibi sahip çıkılması hem de herkesin en rahat ve en kolay şekilde plajdan yararlanması…

-*-*-

Çözüm mü?
Bana göre çözüm çok kolay!
Yeter ki karar vericiler, “hizmet” denen şeyi; “rüşvet ve avanta” denen şeylerin önüne koyabilsinler!
Evet; konu bu kadar basittir…

-*-*-

Ben olsam ne mi yapardım?
Tüm medeni ülkelerde, tüm demokratik ülkelerde, tüm adil ülkelerde yapılanı yapardım:
Doğru ve dürüst bir şekilde ihaleye çıkardım; yatırım yapmak isteyen kişi, kurum, şirket veya her neyse, onların geçmişlerine bakardım…
Ve açık, net bir şekilde söylüyorum; Merit Grup burayı alsın ve “tımar etsin” diye de yalvarırdım!

-*-*-

Vaaaay, Merit Grup’tan avantan veya avantajın var!
Yok, öyle değil!
Zerre de umurumda değil!
Bir Mare Monte’nin geldiği duruma bakın, bir de Merit’in yaptığı otellere bakın…
Adil olun!

-*-*-

Haaaa ama biz ne istiyoruz?
Biz istiyoruz ki; Merit parayı döksün; bize her türlü otel fasilitesini, restoranını bedavaya kullandırtsın, üstüne paramızı da cebimize koysun, tüm kararlara da biz hükmedelim, seçimde de kesinlikle bize yardımcı olsun; asla kar da elde etmesin falan…

-*-*-

Lütfen!
Yüzümüze gözümüze bulaştırmadan bu konuyu çözmek zorundayız…

-*-*-

Efendim, yasal, adil, doğru ve dürüst bir ihaleye çıkalım…
Dediğim gibi, avantayı, avantajı, rüşveti hiç hayal etmeden ihaleye çıkalım; en yüksek fiyatı verene, ama dosyası da düzgün olana, hani geçmişi, yaptıkları belli olana da dikkat edelim…

-*-*-

Yasal olanı yapalım…
En doğrusu sanırım bu…
Yasalara uygun olanı… Adil olanı… 
Cratos’ta da, Palm Beach’te de…
Ve bunları yaptıktan sonra turizmle alakalı hava keselim!
Bilmem anlatabildim mi?

ali-abi.jpg

Türkiye’de Yeniden Refah Partisi’nden Konya milletvekili seçilen Ali Yüksel’in (fotoğraftaki) üç eşi varmış… Yıllar önce yapılan bir röportajda 4. eşe sıcak baktığını söyleyen Yüksel, Avrupa Milli Görüş Teşkilatı’nda genel sekreterlik ve genel başkanlık görevlerinde bulunmuş. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre; Yüksel’in üçüncü eşi Dilber Yüksel, bir kitap çalışması için verdiği röportajda, eşine 11 yaşındayken âşık olduğunu söylemiş, 4. evliliği de "hakkı" olarak değerlendirmiş… Merak ettiğim şudur: Genellikle resmi bir davet için basılan davetiyelerde, “Falan Filan ve eşi” denir… Bu kardeşimiz için özel davetiye basılacak mı? Sadece bunu merak ettim… Davetiyedeki ifade, “Ali Yüksel ve eşleri” şeklinde mi olacak?

Bu yazı toplam 1940 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar