1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Siyaset yok, kulluk var
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Siyaset yok, kulluk var

A+A-

Siyasetin doğru bir yere gittiğini söylemek çok mümkün değil.

Tabii siyaset kendi başına giden birşey değil, bu işi yapanlar siyaseti doğru yaparsa doğru yere, eğer yapamazsa, çirkin, kötü yaparsa da kötü bir yere doğru gider siyaset…

Bizde doğru yapılmadığını, hatta kötü, çirkin yapıldığını söylemek çok mümkün.

Hatta daha da ileri giderek siyaset yapılmadığını söylersek daha doğru olur.

Siyasette hatalı da olsa bazı görüşler, bazı düşünceler olur ve siyasetçiler o fikri kendi bildiğince savunmaya, hayata geçirmeye çalışır.

Bizde öyle mi peki!

Ne yazık ki değil.

Burada siyaset değil, emirleri uygulayan bazı kulluklar yapıldığını her gün görüyoruz.

UBP-DP-YDP hükümetinin ne bir düşüncesi, ne de bir vizyonu olduğunu söylersek yanlış olmaz.

Arıklı’ya haksızlık etmeyeyim ama;

Onun bir görüşü var; Turancılık düşüncesi çerçevesinde Kıbrıs’ın kuzeyini de Türkiye’nin bir vilayeti veya ayrı da olsa burada olmasının bir görevi olarak küçük bir Türk Cumhuriyeti yapma yolundaki çabalarını görmemek olmaz. Barış, çözüm onun için tu-kaka’dır ve öyle olmaması için de elinden geleni yapma yemini içmiştir büyük ihtimalle…

Yani, beğenir veya beğenmezsiniz, sonuçta Arıklı’nın, kendince bir ideali vardır.

Diğerleri peki?

Felsefi bir görüşleri olmamasına rağmen onlar memuriyet görevlerini Arıklı’nın ideallerine de uygun biçimde yürütmeye çalışıyorlar…

AKSA’ya bir 15 yıl daha vererek, Kıbrıslı Türklerin sırtından para kazandırmak, Mağusa’da çadırda eğitim yapılırken bu durumu yok sayarak İlahiyat Koleji yapılacak denmesine alkış tutmak, Külliye yapımını sürdürmek, başta müjde diye sunulan, beleş olacak diye beklenen ama şimdi belediyelere akacak suyun 7.5 TL olmasına seyirci kalmak, TL kullanımıyla ilgili hiçbir şey yapmamak ve bu konuda zaten başka bir düşünceye de sahip olmamak vb…

Kıbrıslı Türkler için belki de tarihin en kötü, en umursuz, en beceriksiz, en çıkarcı bir atama hükümetiyle karşı karşıyayız…

Kendi insanını yoketme pahasına kör olmuş gözler ve kafalarla alınan emirleri uygulamanın telaşındaki bir takım basiretsiz insanlar…

***

14 Mayıs tarihi bu insanlar için de acaba Türkiye’de beklendiği gibi bir son olabilir mi!

Gidişat onu gösteriyor ki öyle olacak.

Tabii önce bu süreci Türkiye’nin iyi atlatması gerekiyor…

Seçim öncesi bir zamanlar bizim de yoğun olarak yaşadığımız tartışmalar var şimdi oralarda;

Aynı evin içinde birbirini tanımayan farklı ailelerin kütük kayıtları…

Olmayan adreslerde olmayan seçmenler…

Verilen vatandaşlıklardan sonra hemen oy kullanılabilecek olması…

Vatandaşlığın nasıl verilmesi gerektiği falan…

Biz bunları artık kanıksayarak! çoktan aştık.

Seçmen listelerimizde tanıdık isme rastlamak artık mümkün değilken çok da umursamıyoruz artık…

***

Böyle bir bitmişlik içindeyken TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu “Kıbrıs'ta kalıcı bir çözümün olmamasının her zaman bir gerginlik sebebi olduğunu” söylemiş. Acaba görüş mü değiştirdi Çavuşoğlu, Türkiye’nin Kıbrıs politikası mı değişti seçim öncesinden diye umutlanmak istiyoruz ama şimdilik onlar için çözüm iki ayrı egemen devletin kabulü…

Değişse Tatar da istifa edecekti oysa… Gidip Kanal T’de oturacaktı… Meydanlarda atılan sloganlar gibi “Tatar’ın gezileri engellenemez” şeklindeki Saray’dan yapılan açıklamadaki geziler son bulacaktı ama şimdilik seçimi beklemek durumundayız…

***

Sonuçta saray da, hükümet de bu toplumun iradesi dışında başka yerlerden kontrollü, ülkenin gerçekleriyle alakasız bambaşka dünyalarda yaşayan insanlardan oluştuğu için onlarla aynı çerçevede tartışmak bile mümkün değil.

“Ayrı dünyaların insanlarıyız” der ya Türk filmlerindeki replikler… Aynen öyle.

Kısır ve sonuçsuz tartışmaların yaşandığı bir yerdeyiz… Atanmış ve emirleri yerine getirenlerin varolduğu bir ülke yönetimiyle bir yerlere gitmek mümkün değil.

Ne olmalı bilmiyorum ama birşeyler değişmeden yapılması gerekenlerin yapılabilmesi hatta tartışılabilmesi bile mümkün değil çünkü karşınızda bir görüşü olan insanların olması gerekiyor bunların yapılabilmesi için…  

Bu yazı toplam 1223 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar