Siyasete Güven Dipte
Göç Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi (CMIRS) Mart 2023 anketi açıklandı. Dün açıklanan sonuçlara göre en az güven duyulan kurumlar siyasi partiler, medya ve sendikalar oldu. Ankete göre cumhurbaşkanlığından memnuniyet 5 üzerinden 2.25 olurken, hükümetten memnuniyet de 5 üzerinden 2.06 oldu.
Bu sonuçlara göre halkın büyük çoğunluğu bütün olarak siyaset kurumuna, medyaya ve sendikalara güvenmiyor.
Peki bu sonuç normal mi?
Evet bu ülkede normaldir. Bu ülke insanı kendi oylarıyla seçtiği ve kendisini temsil etmek üzere meclise gönderdiği kişilere güven duymadığını her fırsatta tekrarlıyor.
Çünkü bu ülke insanı oy verdiği ve meclise gönderdiği kişiden kendine, çocuğuna ya da bir yakınına devlette iş sözü aldığı için oy verdiğini açık açık söylemektedir.
Gör beni, göreyim seni özdeyişi bu duruma en uygun deyimdir. Bunu da maalesef hiç kimse yadırgamıyor.
Böyle olunca, yani siyasetçiye, aldığı söz karşılığı oy veren seçmen, siyasetçi sözünde durmadığı zaman sadece o siyasetçiye değil, bütün olarak siyaset kurumuna güven duymuyor.
Düşünün bu ülkenin başbakanı meclis kürsüsünden “bugün bir yakınım evine güneş paneli kurmak istese torpil yapacak durumda değilim. Çünkü panel kurulumunda doyuma ulaştık” diyebiliyor. Dahası bu söyleme karşı muhalefet milletvekilleri de tek cümle yanıt vermiyor.
Ülkede torpil mekanizması kanıksandı. Başbakan torpil yapacak durumda değilim diyor herkes de bu söylemi normal kabul ediyor.
Güneş panellerinde doyuma ulaştığımız, hatta ülkedeki toplam kurulu gücün % 20’si olan dünya standartlarını çok aştığımız gerçektir.
% 20’yi nasıl aştık?
Elbette başbakanın söylediği gibi torpil mekanizması sayesinde neredeyse % 30’u bile geçtik. Bugün güney Kıbrıs ile enterkonnekte olmasak sistem ayakta duramaz. Bunu Kıb-Tek’in teknik personeli çok iyi biliyor.
Siyaset kurumu her şeyi torpile bağladığı için bazı otellere ve büyük işletmelere 3-5, hatta 8-10 MW kurulum izni vererek bu sonucu yarattı.
Aynı siyaset kurumunun başında olan başbakan şimdi de kendi yarattığı sonucu hiç sıkılmadan eleştirebiliyor.
Bu durumda halkın siyaset kurumuna güven duymaması gayet normaldir. Normal olmayan siyaset kurumunu bir bütün olarak aynı kefeye koyma kolaycılığıdır.
Medya ve sendikalara da güven erozyonu yaşanmasının nedeni aynıdır. Bizim insanımız genellemeyi ve herkesi, her kesimi aynı kefeye koymayı seviyor.
Medyada özellikle son dönemlerde bazı dış sermaye gruplarının medya sahibi olması ve bu alanda kendi çıkarlarına dönük yayınlar yapması medyaya güveni azaltmıştır.
Ama ondan önce kimi tetikçi gazetecilerin varlığı zaten medyaya güveni azaltmıştı. Patron medyasının ortaya çıkmasıyla bu alana güven daha da azalmış oldu.
Sendikalar için de durum aynıdır. Bugün yığınsal eylem yapılamamasının en önemli nedeni halkın sendikalara güveninin azalmasındandır.
Ancak bir gerçeğin altını da hiç çekinmeden çizmem gerekir. Siyaset kurumu da, medya ve sendikalarda görev alanlar da bu ülkenin insanıdır.
Bir anlamda toplumun aynasıdır. Bu kişileri oralara biz seçiyoruz, bizi temsil etmeleri için gönderiyoruz. Ama onlara güvenmiyoruz.
Burada bir yanlışlık var. Toplum önce kendisi aynaya bakmalıdır.
Bugün seçim olsa bu meclis yapısında çok bir şey değişmeyeceğini hemen herkes kabul ediyor. Öyleyse bir yerde bir yanlış var.
Siyaset kurumunun asıl görevi bu yanlışı tespit ederek ortadan kaldırmaktır.
Yoksa bu güven erozyonuyla bir adım ileri gitmemiz mümkün değildir.