Siyasete güvensizlik eğer dibi görmüşse…
Daha önce söylendi de biz mi duymadık acaba?
“Başbakan Tatar, aracılarla Özersay’a haber gönderdi, yeni bir hükümet kurulursa, Cumhurbaşkanlığı’na aday olmayacağının sözünü verdi.”
* * *
Hani o “Dörtlü Koalisyon”un devrildiği…
UBP-HP’nin devşirildiği zaman…
“Ersin bey de böyle haber gönderdi ama biz reddettik” diyen oldu mu?
* * *
Sami dostumun dediğinden “Müftü’nün gerisinde kalmış siyaset” kamuoyu araştırmalarında eğer böylesine dibi görmüşse rastlantı değildir.
* * *
Serden Hoca, yılların emlakçısı ve siyasetin kurtlarından biri… Bir de farklı dönemlerin müzakere heyetlerinde “mülkiyet” çalışma gruplarında görev almış. Kendisi açıkladı ve öğrendik ki bir özelliği daha var: Siyasi postacı.
* * *
O dönemin UBP Başkanı Tatar, Halkın Partisi Genel Başkanı’na haber göndermiş ve söz vermiş, “Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağım.”
İyi de Tatar başkan bu ihtiyacı nereden hissetmiş?
* * *
Tatar’ın bu sözüne üç kişi aracılık ve şahitlik etmiş.
Biri Serden Hoca…
Diğeri, tartışmalı bir eski bürokrat-kalemşor.
Üçüncü isim sır.
* * *
Serden Hoca’yı aradım…
Çünkü merak ettiğim şu: Bu görüşme dörtlü hükümet devrildikten sonra mı oldu, öncesinde mi?
“Hükümet henüz dağılmamıştı” dedi Serden abimiz, “Ama gidilecek köyün minareleri görünmüştü.”
Ah o minareler.
“Ne alaka” dedim, “Ersin Tatar niye sizinle haber gönderiyor, niye siz aracılık ediyorsunuz.”
“İkisi de benim çok eski dostum” dedi Serden Hoca, “Biri çocukluk arkadaşım, Ersin Tatar, yıllardır tanırım, Kudret hocayla da yıllarca müzakere heyetinde çalıştım…”
* * *
Hani hep söylendi ya: Önceden pazarlık yoktu.
Yokmuş (!)
Yine iddia o ki yeni hükümet projesine kimi casino patronları da katılmış.
Şimdi Meclis’te “casinolara serbestlik” gündeme gelince, en hafif tabirle, güvensizlik artıyor git gide…
* * *
İyi ki önceden koltuk altında kalmış bir “Özgürgün Dosyası” vardı da her fırsatta “çamaşır makinesi” işlevi yapıyor!
* * *
Lütfen söyleyiniz. “Ne kadar güveniyorsunuz” sorusu yöneltildiği zaman 11 kurum içerisinde “SİYASET” son sıradaysa eğer… Üstelik tüm bu anlattıklarımızda “siyaseti temizleme iddiası” ile gelenler başrollerdeyse… Siyasetin dibi görmesi tesadüf mü a dostlar?
Demiyorum ki siyasetin dışında kalanlar da çok masum…
Velhasıl…
Siyaset de dönüştürsün biraz…
Bu ucubeliğe, bu çürümüşlüğe, bu yozluğa dönüşmek yerine…
‘Yanındayız’
Özür dilerim ama neyi kaçırdım?
"İkamet İzinleri ve Vizeler Tüzüğü" için niçin iletişim kampanyası yapılıyor ve "tam destek" açıklamaları ne demektir?
Bakan'ın "karşısında" kim var, onca "yanındayız" varken...
Bakan'ın "tam destek" ihtiyacı niye?
Tüzüğü hazırlayanlar hükümette değil mi?
Bakanlar Kurulu değil mi karar verici?
Hükümete rağmen bir başka hükümet mi var, yoksa, hükümetten ayrı bir başka irade mi?
Bakan'a bir tüzüğü hayata geçirmek için "yanındayız" gibi sloganlarla "tam destek" denilerek kampanya yapılıyorsa, bakmadığımız tarafta neler oluyor acaba?
Daha açık olabilir miyiz, lütfen...
(Meclis’te Bertan Zaroğlu’nun sözleriyse sebep, Bakanlar Kurulu’nda sen tüzüğü ilan et, olsun bitsin… Bak ne diyor, “yurttaşlıkları iptal edemedi bunlar…” Doğru! Tek bir gün yatırım yapmadan, tek bir gün çalışmadan “KKTC kimliği” almış adam, aday da olmuş böylece, seçilmiş de… UBP bu gururu HP’yle paylaşır artık, “eserimiz” diyerek...)