1. YAZARLAR

  2. Yücel Vural

  3. Siyasetin gölgesindeki bürokrasi
Yücel Vural

Yücel Vural

SALAMİS TARTIŞMALARI

Siyasetin gölgesindeki bürokrasi

A+A-

Mart 2020 tarihinden buyana kamuoyunu meşgul eden, bu köşede çokca ele aldığımız Kovid 19 sorunu, daha ziyade idarenin zaafiyetleri bağlamında varlığını hissettirmeye devam ediyor.

Burada kastedilen yönetim, hastahaneden başlayıp, sağlık bürökrasisine ve oradan da hükümete kadar uzanan alanı kapsamaktadır.

Ağır aksak gerçekleşse de, toplum olarak Kovid 19’a karşı elde edilen bazı başarılar vardır. Bu başarıların en büyük nedeni de sağlık çalışanlarının, tüm olumsuzluklara rağmen, halkın iyiliği için mücadeleye devam etmeleridir.

Ortaya çıkan sorunlar ise, daha ziyade, sağlık çalışanlarının kontrolü ve sorumluluğu dışında olan alanlarda, yönetim anlayışından ya da ‘etkin bir yönetim ve planlama yokluğundan’ kaynaklanan sorunlardır.

Mesela, test için, aşı için, salgının izlenmesi süreciyle veya hastaların tedavisiyle ilgili süreçlerde sağlık çalışanlarının neredeyse soluk almaksızın çalıştıkları kolaylıkla gözlemlenebilecek bir gerçekliktir.

Bazı sağlık çalışanlarına atfedilebilecek eksiklikler ise bu genel gerçekliği değiştirmiyor.

Ama, konunun diğer taraflarına, yani idarenin sorumluluğunda olan alanlara bakıldığında ise neredeyse hiçbir iyileşmenin sağlanmadığı görülüyor.

Yani en başta yapılan hatalar halen devam ettiriliyor.

Şimdi, Kovid 19 nedeniyle yaşanan sorunlar, siyasal yönetimin sadece karar almaktan ibaret olmadığını öğretici bir şekilde ortaya koymaktadır.

Alınan kararların izlenmesi, eksikliklerin saptanması, ‘dostlar alışverişte görsün’ tarzında olmayan bir eşgüdüm, denetim ve yeniden değerlendirme, gerekirse önceden alınan kararların gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Kovid 19’la ilgili olarak siyasal yönetimin, doğru örnekleri izleyerek başlattığı aşılama kampanyası, yönetim sorunlarını küçük bir ölçek içinde yansıtması bakımından önemlidir.

Şimdi, yönetim sorunlarını anlayabilmek için aşılama sürecinin doğrularına, eksikliklerine ve hatalarına bakalım.

Aşılama sürecinde görev üstlenen sağlık çalışanları, görevlerinin başında. Genel olarak kimse, aşı merkezlerinde çalışanların kaytardığını gözlemlemiyor. Hem de ekonomik olarak geleceklerinin karartıldığı bir ortamda bile, görev bilinciyle çalışıyorlar.

Aşı tedarikinde şu anda ciddi bir sorun yaşadığımız söylenemez. Yani hükümet edenlerin, aşı tedarikinde gerekeni yaptıkları anlaşılıyor.

Aşılama kampanyasının hedefinde olan bireyler de, çoğunlukla gönüllü olarak aşı merkezlerine başvurmaktadırlar.

Aşı olmayanların durumunu şimdilik parantez içinde tutuyorum. Çünkü burada yönetimin bazı önemli sorumlulukları vardır. Dünyadaki diğer örneklere bakarak, bu konuda nasıl bir yol izleneceği kolaylıkla anlaşılabilir.

Kısacası, bizim sağlık sistemimizde görevini yapan sağlıkçılar, aşı için gerekli olan malzeme, bu amaçla kullanılmaya uygun merkezler ve en önemlisi aşı olmaya can atan bireyler vardır.

Tüm bu olumlu faktörler ortada dururken, aşılama sürecini başarıyla tamamlayacak önlemleri almak ise idarenin sorumluluğudur.

Ama, tüm bu olumlu unsurların varlığına rağmen ortaya çıkan sonuç, yönetimin başarısız olduğunu göstermektedir.

Bunun nedeni de çok açıktır: Aşılama süreci tam bir keşmekeş içindedir.

İdare, aşılama koşullarını ilan etmesine rağmen, aşılama sürecini planlamadığı için, aşı yapmak neredeyse bir işkenceye dönüştürülmüştür.

Kısa bir sürede sonuçlandırılması mümkün olan bir eylem, gereksiz yere uzatılmaktadır.

Aşılama hedefine kısa bir sürede ulaşmak için, özel sağlık kuruluşları başta olmak üzere, eczahane ve benzeri olanaklar niçin kullanılmıyor?

Eğer Kovid 19’a karşı halkı ve bireyleri korumanın en etkin yolu aşı olmak ise, idare niçin bu konuya öncelik vererek, gereğini yapmamaktadır?

‘Makul düşünerek’ yanıtını bulamadığım bu soruyu Dr. Okan Dağlı’ya sordum.

O da nedenini anlayamamış.

Anlaşılan, hükümet düzeyinden kaynaklanan siyasal müdahaleler nedeniyle, artık kendi başına hareket edemeyen bir bürokrasiye sahibiz.

Bu nedenle, yukarıda bahsedilen eksikliğin giderilmesi için siyasetin önce kongre toplaması, sonra yeniden hükümet oluşturması ve en sonunda da seçim çalışmalarına zaman ayırması gerekmektedir.

Tabii bu arada, toplumsal sorunlarının nasıl çözümlenebileceğini öğrenmesine pek de fırsat kalmamaktadır!

Yönetim düzeyinde, toplumsal sorunları ele almanın belki de ilk şartı, kendi başına çalışabilecek ve bu nedenle etkin ve verimli davranmayı öngörebilecek bir kamu yönetimine/bürokrasiye sahip olmaktır.

Bunun için yasal mevzuatımız belki de gereğinden fazla uygundur.

O nedenle, siyasal yönetimler, yani hükümetler, kendi programları çerçevesinde hedef ve tercihlerini elbette belirleyip uygulamasını gözetsinler, ama bunun ötesinde, kamu yönetimi özerk bir şekilde çalışmalıdır.

O zaman, toplumsal sorunların çözümü için sadece ilk adım atılmış olacaktır.

Bu yazı toplam 922 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar