1. YAZARLAR

  2. Yücel Vural

  3. Siyasetin İnkarı
Yücel Vural

Yücel Vural

SALAMİS TARTIŞMALARI

Siyasetin İnkarı

A+A-

KıbrıslıTürk siyaseti cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana ciddi garipliklere sahne oluyor.

Önceleri, bu garipliklerin temelinde müdahalelerin yattığını varsayıyorduk.

Pek çok kişi de öyle sanıyordu.

Ama sorunun bunun ötesinde olduğu anlaşılıyor.

Salamis Tartışmaları programında, Dr. Okan Dağlı ile bir dizi ülkesel sorunu ele alırken, KıbrıslıTürk siyasetinin aslında bir varoluş meselesiyle karşı karşı olduğu sonucuna vardık.

Bu varoluş sorunu, siyasetin inkarı şeklinde ortaya çıkıyor.

Hem içeriden, hem de dışarıdan kaynaklanan iki boyutlu bir inkar!

 

Eğer KıbrıslıTürk siyasetinin varlığı küçümseniyor ve yok sayılıyorsa, bu ayni zamanda, toplumsal kimlik ve varlığının de inkarı anlamına gelmektedir.

“Kıbrıs’ın kuzeyini benim istediklerim ya da benim ‘makul gördüklerim’, benim istediğim şekilde yönetecek” dayatması, bu dıştan kaynaklı inkarın bir sonucudur.

 

Cumhurbaşkanlığı seçimini izleyen günlerde bir siyasal partinin Genel Başkan’ını seçme girişimi, sadece el altından dizayn edilen bir müdahaleyle değil, ayni zamanda dıştan kaynaklı bu inkar girişimiyle de anlam kazanmaktadır.

Bu dıştan kaynaklı inkar girişiminde kimler KıbrıslıTürk siyasetine sahip çıkmıştır?

Adaylıktan el çektirilenlerin, ‘kol kırılır, yen içinde kalır’ türünden cılız tepkileri KıbrıslıTürk siyasetini savunmak için yeterli olamaz.

Halbuki, KıbrıslıTürk siyasetini savunmanın gereği olarak, müdahale ya da anti-demokratik tutumlar derhal ve bütünüyle reddedilmeliydi.

Sadece ilgili partinin mensupları değil, tüm siyasal partiler ve Meclis üyeleri bu savunmayı yapamamıştır.

 

Üçlü koalisyon hükümetinin kuruluşunda da benzeri bir ‘siyaset inkarı’yla karşı karşıya geldik.

O gün, bu müdahaleyi yapanlar mecliste yalnız bırakılmalı, seçimle gelenler halkın yanına gitmeliydi.

Yani KıbrıslıTürk siyasetine sığınmaları gerekirdi. Olmadı, inkar yolunu seçtiler.

Bu, günü kurtarmak adına tevessül edilen içeriden inkarın bir işe yaramadığını anlamak için daha neler olmasını bekliyorlar?

 

Ayni şekilde, bu hükümetin kuruluşu için partilerinden istifaya yönlendirilen milletvekilleri de sadece müdahaleyi onaylamış olmadılar.

Daha da kötüsü, ‘temiz toplum’ vaadiyle, sandıkta aldıkları halk desteğine, hiçbir önem atfetmediklerini göstererek KıbrıslıTürk siyasetini inkar edip, darbelediler.

Halbuki, partilerinin ‘temiz toplum ideali’nden uzaklaşması gibi bir nedenle istifa etmiş olsalar, sadece alkış almakla kalmayacak,  KıbrıslıTürk siyasetinin varlığını da savunuyor olacaklardı.

 

İçeriden kaynaklı siyaset inkarına, yasama organı başkanlığı için yapılan seçimde de rastlıyoruz.

Başkanlık seçimi için yapılan oylamalara ara verilmesinin nedenini bilen var mıdır?

Başsavcılıktan görüş alınacakmış!

Peki öncelikle, meclisin her an görüş sunmaya hazır hukukçuları varken, bu yol niye denenmiyor!

Yoksa birileri, KıbrıslıTürklerin meclise bir Başkan dahi seçemediklerini kanıtlamak mı istiyor?

Sadece bunu kanıtlamak mıdır dertleri?

Elbette bu, tek başına bir amaç olamaz.

Ama KıbrıslıTürk siyasetinin varlığını ortadan kaldırmak, onlar için anlamlı bir hedef olarak durmaktadır.

Meclis İç Tüzüğü başkanlık için yapılacak oylamalarda bir adayın seçilebilmesi için, meclis üye tam sayısının en az salt çoğunluğu kadar oy alması gerektiğini düzenlemiş.

Yani en az yirmi altı oy.

Bunun elde edilmesi için dört defa ayrı turlar halinde oylama yapılacağı da içtüzükte yazılı.

Ama, dördüncü turdan sonra yapılacak beşinci turda, salt çoğunluk koşulunun aranmayacağı da içtüzükte yazılmadı mı?

O zaman niçin normal süreç çalıştırılmıyor?

Kovid 19’la ilişkili siyasal yaklaşımlarda da benzeri gariplikler devam ediyor.

Her ülkede yöneticiler hata yapabilir.

Zaten yapıyorlar da.

Kıbrıs’ın kuzeyi için derdimiz sadece bu hatalar değil.

Ama, hala daha bir aşı programının ilan edilmemiş olmasını basit bir hata olarak mı değerlendireceğiz?

Keşke öyle olsaydı.

Eğer KıbrıslıTürk siyaseti devam edecekse şimdi gerek hükümetin, gerekse meclisin bir aşılama programının oluşturulması için üzerlerine düşeni yapması gerekmektedir.

Okan Dağlı, bu program çerçevesinde atılacak adımları özetledi.

Şimdi sözü ona bırakıyorum:

“1. Bir aşılama takvimi derhal ilan edilmeli;

2. Aşılamada, hangi aşıların kullanılacağı ve hangi kesimlere öncelik verileceği açıklanmalı;

3. Aşılamanın hangi merkezlerde yapılacağı duyurulmalı;

4. Aşıların teknik özellikleri, eğer varsa yan etkileri veya olası sonuçları, aşılama takvimine ilişkin diğer konular hakkında kamuoyu etkili bir şekilde bilgilendirilmelidir;

5. Kovid 19’la mücadelenin daha zorlaştığı bir kış mevsiminde oluşumuzdan ötürü, her an başvurulması kaçınılmaz olabilecek olan kısmi bir kapanma için gerekli ekonomik tedbirler alınmalıdır;

6. AB’nin KıbrıslıTürkler için sağlayacağını duyurduğu aşıların akibetiyle ilgili olarak kamuoyu bilgilendirilmelidir.”

Bu yazı toplam 2060 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar