1. YAZARLAR

  2. Asım Akansoy

  3. Siyasette kişisel duruş ve sorumluluk
Asım Akansoy

Asım Akansoy

SİYASET MEYDANI

Siyasette kişisel duruş ve sorumluluk

A+A-

Her siyasi partinin tüzüğü onun siyasi omurgasıdır. Siyasi omurga ve geleneğin  göz ardı edilmesi veya sulandırılmaya çalışılması, harekette yapısal sorunlara neden olur. Bu durum elbette kafa karışıklığına yol açar, ne yapacağını bilememe halini hakim kılar. Hiçbir siyasi partide değişim, kontrolsuz ve gelişigüzel sağlanamaz. Siyaseten dağınıklık, bütünlüğü fiilen ciddi anlamda zedeleyen, zarar veren etken olarak bilinir. Siyasetçi veya partilinin ana sorumluluğu her zaman bağlı olduğu yapının siyasi omurgasına kenetlenmektir. Bunu zorlamak veya dışına çıkmak, ciddi sorunları beraberinde getirir.

Siyasi partileri, bireysel çıkışları teşvik eden diğer sivil örgütlerden, alanlardan ayıran en önemli özelliktir bu. Yüksek bir sorumluluk, tanımlanmış bir düşünce yapısı, halk desteği ve etkili kadrolarla yürünen bir yolda yapılacan kişisel hataların etkisi hiçbir zaman bireyde kalmaz, bireye mal edilmez.
Değişen koşullar elbette, dünün daha bağımlı ilişki ve katı kurallarla belirlenmiş ortaklık dünyalarını bireyin daha üretken olmasını sağlayacak esnek ilişki alanlarına dönüştürmüştür.  Siyasi partilerin üretkenliği bu anlamda elbette artmıştır. Ancak üretkenliğin, parti kültürünü bozacak, tahrif edecek, ortak davranış ve bağımlılık duygusunu zedeleyecek bir boyuta indirgenmesi kabul edilmez.

Herhangi bir sosyal değerlendirme, günübirlik ve konjonktürel koşullar bağlamında değil, uzun yılların pratiği, mücadelesi, değerlendirmesi ve tartışılıp onaylanması ile oluşur. Oluşan bu düşünsel değerler, siyasi partilerin kimliği, üyelerin siyasi varoluşu ile doğrudan bağlantılıdır. Ortak metinlerdir. Ortak metin olarak içselleştirilmiş ve kabul görmüştür. Hayatlar ve zamanlar, halkın daha özgür ve eşit yarınlarına dair ilkeler, prensipler ve sosyal değerler için harcanmakta, ödenen büyük bedellerin ardındaki direnci ise, inanç bütünlüğü ve ortak düşünceye inananlar arası oluşmuş koşulsuz dayanışma duygusu olarak anlayabiliriz..
Sosyalistler için, hayati bir varoluş meselesidir bu durum. Karşılığı ömürler olan bu düşünsel değerlerin ve kavramların sarsılması, sulandırılması veya tahrifi asla onay bulmaz.

Yapılan siyaset ile, ezilenlerde, mağdurlarda ya da partinin çizdiği hedef kitlede değil, bunun dışındaki herhangi bir toplum kesiminde bulunacak desteğin, parti omurgasından sapma ile yaratılmış ilginin önemi, doğru mesajın iletilmemiş, parti ilkelerinin ve ana programının dışına çıkılmış olmasından dolayı yok denecek kadar azdır. Çünkü hem yürütülen akıl, hem de dediğim gibi verilen mesaj, o ortak bütünlük açısından yanlıştır.

Dolayısıyla, sol için siyasetin itibar kazanması, kavramların içini boşaltmak ya da anlamsız bir şekilde tersini savunan varmış gibi çalışmak, hizmet diyerek savrulmak ya da olağanüstü koşulları normalleştirerek üretim yapmak değildir. Bağlı bulunulan siyasi geleneğin analiz ve siyasetini yeniden üretmek üzere kurulu bir düzlemi kavramaktır esas olan. Siyasetin değeri ve itibarı, siyasi programların temel düşünsel değerlerden sapmayarak yaratılması ile sağlanacaktır.

Örneğin CTP gibi, bir partiyse söz konusu olan. Parti tüzüğünün 2. Maddesinde Partinin Amacı çok nettir.
“Madde 2: Partinin Amacı: CTP, Kıbrıs Türk Toplumunun varlığını ve kimliğini korumayı, refahını geliştirip sosyal adaleti sağlamayı, kişi hak ve özgürlüklerini çağdaş seviyeye yükseltip, hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi egemen kılmayı amaç edinirken, toplumun kendi iradesine dayalı kendi kendini yönetme hakkının elde edilip korunması için mücadele etmeyi öngörür. Parti tüm bunlara ve sosyalist ilkelere ve değerlere bağlı dönüşüm ve gelişmeyi sağlamak ve başarmak için siyasal mücadele yapar.

CTP, Kıbrıs Türk toplumunun sürdürülebilir barış ve sürdürülebilir ekonomik kalkınma içinde yaşayabilmesi için haklarının korunup güvence altına alınacağı iki toplumlu, iki bölgeli, toplumların siyasal eşitliğine dayalı, bağımsız, toprağı bütün, AB üye ülkesi olarak militarizmin etkisinden ve üslerden arınmış, sosyal Avrupa değerlerinin geçerli olduğu Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması ve yaşaması yönünde uğraş verir.”  http://www.ctp-bg.org/tuzuk.html

Bunun dışına çıkmamak, her bir partili bireye saygı ve parti tarihinine sorumluluk gereğidir. Dolayısıyla bütünlük için, birlikteliğin ana kaynağı olan Tüzüğe bağımlılık, sol partiler için, birincil temel konudur.

Bu yazı toplam 2817 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar