Siyasette yeni arayışlar sürerken
Siyasette yeni arayışlar sürüyor.
Bu bir ihtiyaçtan doğuyor.
Özellikle ana akım siyasi partilerin, hele de gençlerin bu arayışını sorgulaması şart.
Nedense bu sorgulama hep erteleniyor.
...
Önce “Baraka” denedi.
Önemli bir genç kitleyi çevresinde topladı, farkındalık yarattı.
Kültürel üretim anlamında ciddi ilerleme sağlasa da, siyasette kitleselleşemedi, “CTP karşıtlığı ve şekilci protestoculuk” öne çıktı.
...
“Toparlanıyoruz”la başlayan, sonra “Halkın” ismiyle partileşen ÖZERSAY hareketi daha geniş bir kitleye ulaştı.
Bu hareketin odağında Baraka gibi ideoloji değil “popüler söylem siyaseti” yer aldı.
HP, “Sağ sol” demeden herkesi merkeze bir yere çağırdı, her kitlenin yüzünü gülümsetecek sözler derlendi, toparlandı.
Sistemin bildik defoları sürekli anlatıldı.
Bu hareketin temel özelliği “lidere özgü” yapısı oldu.
Tek bir ismi ayırınız, hareketin tüm ivmesini kaybedeceği gibi ortak bir kanaat oluştu.
Ancak siyasete getirdiği rekabet ve arayış elbette saygıyı hak ediyor.
...
1 Mayıs’ta bu kez “DAYANIŞMA” kendini duyurdu.
DAYANIŞMA, Özersay’ın partisinden farklı olarak (Gezici anketinde böyle soruldu, bir itiraz bekledim) “sol kültürü” öne çıkarıyor, kendini "sol oluşum" olarak açıklıyor.
“Sol siyasetin protestodan öteye geçemediği bir ortamda” sözüyle, sanki biraz da Baraka’ya gönderme yapıyor.
Paylaşımlardan anladığım (çünkü kurucular açıklanmadı, ‘giz’ merağı var yeni kuşak siyasi iletişimde) çoğu tanıdık isimler. Üstelik sevdiğim, duruşlarını hayranlıkla izlediğim, siyasette görmek istediğim, farklılık yaratacaklarına inandığım, birikimli, genç isimler.
(Bu isimlerin CTP’de kendine siyasi alan bulması gerekirdi. Niye CTP -ya da diğer sol partiler- değil de DAYANIŞMA? Bunun özeleştirisini birileri yapmalı.)
DAYANIŞMA’daki isimlerin çoğunu Mağusa İnisiyatifi, FEMA, barış ve emek eylemlerinden, ayrıca Gaile’deki yazılarından tanıyoruz.
“Siyasetin değerler değil, çıkarlar ve iktidar arzuları üzerinden toplumdan uzaklaştığı bir dönem”e vurgu yaptılar…
Haklılar…
Bir eksik, toplum, bir bütün olarak değerlerden uzaklaşıyor, siyaseti kendi çıkarlarına kurguluyor…
Aslında belki şimdiki siyaset tam da bu topluma yanaşıyor!
Umalım ki DAYANIŞMA, sözünü verdiği gibi bürokratik olmayan özgürlükçü değerler üzerinden yolculuğunu sürdürür.
Ve “aşkını şiirine katar, ütopyasını sırtlanır, özgürlük ve adalet zemininde yeni bir toplum ve düzen inşa eder…”
“Partileşme hedefi var mı” diye sordum, ne ‘evet’ yanıtı geldi, ne ‘hayır’...
Siyasete, topluma hele de sol kültüre yön vermeleri bence partileşmekten çok daha önemlidir.
Dayanışarak!
------------------------------------------------
1 Mayıs mitinginde gözümden kaçmayanlar
• Kıbrıslı Rum dostlar “Paska”ya dalınca ve kebap ağır basınca “ortak 1 Mayıs” sloganın ötesine geçemedi.
• 1 Mayıs yürüyüşünde 20-30 bin üyeli sendikalar, profesyonelleri dışında neredeyse yoktu. Üye öylesine alıştırıldı ki “menfaat odaklı” eylemlere, 1 Mayıs’ın temsil ettiği değerler rağbet görmedi.
• Ledra Palas’tan dönüşte yol kenarında park edilmiş “Bi Em’leri Mersedesleri cipleri” gördükçe bu yaman çelişkiye şaştım...
• İki sendika başkanının sohbeti:
- “Seneye 1 Mayıs’a katılım için ödenek mi koysak?”
- “Olabilir!. Ama tavsiyem sakın önceden ödeme...”
• Meğer ne kadar çok “sivil polis” varmış ülkede, biraz da “trafik polisi”ne yatırım yapılsa ya, her sene o kadar insan ölürken...
• Uzun konuşmalar sıkıcı olsa da, gösterilen tepki saygı sınırlarını aştı, 1 Mayıs en nihayetinde bir “müzik festivali” değildi.
------------------------------------------
Fetih zihniyeti
“Direniş” isimli yayının sahibi Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği.
Pek bildiğim bir örgüt değil...
Pek çok eski TMT’cinin görüşünü yansıtmadıkları açık seçik ortada...
İddiaları “Birleşik Kıbrıs’ın rüya olduğu” yönünde, belki öyledir...
Asıl tehlikeli not şu: “Bugün mümkün olmayabilir, belki yarın da olmayacak, ama bir gün tüm Kıbrıs Türk olacak...”
Hitler kafası gibi bir duruş bu!
Kendileri de inanmıyor ya...
Tam da ‘fetihçi’ zihniyetin, halüsinasyon hali.
Ses etmemeli...
----------------------------------------------
L E F K O Ş A
LEFKOŞA Belediyesi’ndeki sendikal tavır hiç yapıcı değil... Bu Lefkoşa BATIRILDI. Ve bedelini de tüm Lefkoşalı ödüyor, son birkaç senedir. Hele bir belini doğrultana kadar şehir, sendika, sürekli eylem tehdidinden vazgeçse...
Lefkoşa Belediyesi’nde olması gerekenin üç katı memur var, halen... Olması gerekenin yarısı kadar da işçi...
Dünya kadar da borç var, her bir Lefkoşalının sırtında...
Bunu bilmiyor mu sendika?
Başkan’a yardımcı olmaları gerekiyor... Çok daha yapıcı olmaları...
Başkan Harmancı’nın hatası ne, bu şartlarda, gerçekçi olmayan bir ‘toplu sözleşme’ye imza atmak...
Yarını kurtarmak için hem tedbir hem özveri şart.
----------------------------------------------
Dayanışma’ya NOTUM
‘Denenmemiş olanı denemeye’ aday, Dayanışma’ya ilk önerim. Bir gün önce sosyal medyadan servis edilmiş metni, 24 saat sonra basın bildirisine dönüştürmenin anlamı yok. Gören görmüş, duyan duymuş zaten… Bu ‘bildiricilik’ alışkanlığı denenmiş, hatta kokuşmuş bir iş. Ya hep birlikte paylaşınız, eş zamanlı, ya da meraklısı, sosyal medyadan da okur zaten…)