“Siyasi ağalar, ağalıklar var”
Sendikalar ile hükümet arasındaki gerilim arttı. Çalışma Bakanı Ersan Saner, sendika başkanlarına ‘sendika ağası’ nitelendirmesi yaptı. TÜRK-SEN Genel Başkanı Arslan Bıçaklı’nın tepkisi sert oldu
- “Sendikacılar toplumun ve çalışanların ezilmemesi, emeğin sömürülmemesi için mücadele eden insanlardır. Ağa görmek isterlerse aynaya baksınlar, görecekler.”
- “Çalışma izinsiz bir kamyon şoförü sebep olursa bu olaylara o ülkenin Çalışma Bakanı istifa eder.”
- “Yangın çıktığında da, saat değiştiğinde de, kaza olduğunda da her konuda illa ki aynı sendikalar ve aynı sendikacılar tepki koyacak. Diğerleri de seyredip akıl verecek. Böyle bir şey olmaz.”
- “Şu anda özellikle Meclis içinde bulunan muhalefet partileri, bütçe görüşür, ben olsam çıkarım Meclis’ten bütçeyi durdururum, bu düzenleme yapılana kadar.”
- “Eylem yapanların karşısına oğlunu, babasını, amca çocuğunu polis olarak getirip dikmenin bir anlamı yoktur. Eylem yapma nedenlerini ortadan kaldırmaktır yöneticilik.”
Fayka Arseven KİŞİ
UBP-DP Azınlık Hükümeti’nin ‘saat kararı’, ardından yaşana trafik kazası, toplumun geniş kesimleri ile birlikte sendikaların ortaya koyduğu tepki gündemi değiştirdi. ‘Genel grevler’ ile hayat sık sık kesintiye uğruyor. Sendikacılar hükümeti, hükümet sendikaları suçluyor.
Çalışma Bakanı Ersan Saner’in, sendikacılara ‘sendika ağaları’ nitelendirmesi ile hükümet ve sendikalar arasındaki gerilimi artırdı.
Saner’in sözlerine yanıtı Türk-Sen Genel Başkanı Arslan Bıçaklı verdi: “Ülkede sendika ağası yoktur. Ülkede siyasi ağalar var. Yandaş sermayedarlarıyla yaptıkları ağalıklar var. Sendikacılar toplumun ve çalışanların ezilmemesi, emeğin sömürülmemesi için mücadele eden insanlardır. Ağa görmek isterlerse aynaya baksınlar, görecekler.”
Bu hafta Türk-Sen Genel Başkanı Arslan Bıçaklı ile hem ülkede yaşananları hem de neden sendikalara bazı kesimler tarafından gösterilen tepkileri konuştuk.
- Sendikal Platform bir süredir eylem yapmıyordu. Nedir Sendikal Platform’un yeniden ses vermesine neden olan?
- Arslan BIÇAKLI: Sendikal Platform yaklaşık 9-10 yıldır vardır. Sendikaların elbette ki kendi üyeleri ve kendi iş kolunda sorunları vardır. Toplumun bütününü veya bütün çalışanı ilgilendiren meselelerde sendikalar birlikte hareket etmek için bu platformu oluşturdu. Sendikalar biraya gelerek toplumun genelini ve çalışanları ilgilendiren meselelerde, birlikte mücadele etmede, uzlaşabildikleri konularda, birlikte hareket ederler. Belirli dönemlerde özellikle yaz dönemlerinde çok acil, ivedi bir şey olmadığında ölü dönem yaşanır. Ama bu dönem içerisinde de toplumun, çalışanın genelini ilgilendiren mesele olması halinde de bir araya gelerek eylem yapar ki geçmişte yaptık. Dolayısıyla son dönemde de ülkemizde 100 yıldan beridir yaz mesai saatleri farklı, kış mesai saatleri farklıdır. Bugüne kadar ülkeyi yöneten hükümetler, yaz döneminde saatleri ileri alır, kış döneminde geri alır. Bu dönemde de kış mesaisine girdiğimiz dönemlerde ülkeyi yöneten hükümet, kış mesai saatlerini değiştirmeyeceğini açıkladı. O günlerde de biz sendikalar olarak bu konunun doğru olmadığını ve ülkemizin şartlarının buna uygun olmadığını açıkladık ve çağrı yaptık; kış dönemine geçilsin diye. Ama maalesef dinlenmedi. Maalesef bir hafta önce yaşanan ölümlü trafik kazasından sonra saat konusu yeniden gündeme geldi. Elbette ki ülkemizde yaşanan kazalarda, kazaların sebebi yalnızca saat değildir. Elbette ki çeşitli başka sebepler vardır. Ağır vasıtaların kontrol edilmemesi, operatörlerinin yeterli olup olmaması, yollarımızın tamam olup, olmaması vs. Ama diğer nedenlere bir günde, bir saatte tedbir alınamaz. Saatlerin dışında yapılması gereken tedbirler yıllardır bu ülkede hükümet edenlerin sorumluluğundadır.
“1974’te çıkarma olurken, Türkiye ile saat farkımız vardı”
- Başbakan diyor ki teknik olarak bundan geri adım atmamız mümkün değil ama ‘tekniğin’ ne olduğu açıklanmıyor. İnatlaşma mı sözkonusu?
- Arslan BIÇAKLI: Benim gördüğüm o…Teknik olarak bu mümkün değil demek doğru bir açıklama değildir. Neden? Elbette ki bir sıkıntı varsa onu değerlendirip, çözmek zorundadır. Ama buradan soruyorum? Galiba 2 yıl önce biz saatleri değiştirdik, Türkiye’de seçimler vardı, saatler değişmedi. O zaman bankalar çalışmaz mıydı, TC ile ilişki yok muydu?
1974 Temmuz’unda bizde saatler bir saat öndeydi TC’ye göre… Çıkarmanın olduğu saat bile saat farklılığı vardı. Kimse bana şimdi başka mazeretler üretip, teknik olarak olurdu olmazdı dalgasına girmeyelim.
“Ona buna akıl vermesin, istifa etsin
- İnatlaşmanın sebebi ne peki?
- Arslan BIÇAKLI: ‘Sendikalar bunu istedi biz de onların istediğini mi yapacağız’ gibi bir inatlaşmaysa bu çok büyük bir yanlıştır. Bunu yalnız sendikalar istemiyor ki. Toplumun yüzde 90’nı belki bunu reddeder, ülkenin Cumhurbaşkanı olağanüstü Bakanlar Kurulu çağırıyor, konuyu gündeme getiriyor. Ama siz inatla ‘yapmayacağız’ diye açıklama yaparsınız. Siyasiler makamlarda otururken, Allah aşkına kimin adına oturur? Toplumun çok küçük bir azınlığı hükümetin almış olduğu karara farklı bir istemde bulunursa denebilir ki ‘saygı duyarız ama toplumun büyük kısmı da başka türlü düşünür’ diyebilirsiniz o zaman. Ama burada tam tersidir. Eğer siz, toplum adına buradaysanız, toplum isteğini yerine getireceksiniz. Siz toplum adına orada oturursunuz. Burada palyatif tedbirler alarak, işi daha fazla kaosa sokmanın gereği yoktur. Ne yaptı Bakanlar Kurulu bu olaylardan sonra, memur ve öğrenci saatlerini 8.30’a aldı. Tam kaos!.. Şimdi siz cesursanız ve özellikle Çalışma Bakanı’na söylerim; Yaşı kadar çalışma hayatında emeğim var. 3 tane sendikacı böyle istedi diye yapacak değiliz cevabını vermesin, işini yapsın. Çalışma izinsiz bir kamyon şoförü sebep olursa bu olaylara, o ülkenin Çalışma Bakanı istifa eder. Yapması gereken budur, ona buna akıl vermesin. 3 tane sendika başkanı değildir, bu işlere karşı olan. Çocuğunu okula götürecek olan özel sektörde çalışanlar, 7-7.15’te çocuklarını okula bırakır. Okullar da 8.30’da başlayacak diyorsunuz, okulların kapıları da kapalı. Açmıyorsunuz, açtırmıyorsunuz. Hiç arzu etmiyorum ama saat 7.15-7.30’da okul kapılarına bırakılan çocukların başına Allah korusun bir sıkıntı gelirse, birimizin çocuğuna, torununa bir şey olursa bunun sorumlusu kim olacak?
“Bazı sendikacılar yağcılık için seyirci kalıyor”
Bir şeyin daha altını çizeyim; ülkede bu işlere seyirci kalan bazı sendika başkanı ve sendikalar var. Sadece seyrediyorlar. Seyretmenin dışında hükümete yağcılık yapmak için de açıklama yaparlar. Sadece üyelerinizin sorunları gündeme geldiğinde harekete geçmeyeceksiniz. Toplumsal konularda da duyarlı olacaksınız ve tavır koyacaksınız. Bizim yaptığımız budur.
Meclis içinde bulunan muhalefet partileri bütçe görüşür, ben olsam çıkarım Meclis’ten bütçeyi durdururum, bu düzenleme yapılana kadar...
Ülkedeki muhalefet partilerinin de bu konuda sorumluğu vardır. Yalnızca basın açıklaması yetmiyor.
- Başbakanlık önünde yaptığınız mitingde verdiğiniz mesaj hükümet tarafından algılanmadı. Bir sonraki adımınız ne olacak?
- Arslan BIÇAKLI: Geçen hafta 2 eylem yaptık, burada eylem yapmamızın nedeni sıkıntıları dile getirip, sıkıntıların düzeltilmesini talep etmekti. Belli ki dediğiniz gibi ülkeyi yönettiğini söyleyen hükümet gerekli mesajı almadı. Tam tersine devam edeceğini açıkladı. Kusura bakılmasın ama biz buna seyirci kalamayız. Demek ki mesajı alana kadar eylemlerimiz devam edecek.
Daha önce ifade ettiğim gibi bu yalnız sendikaların meselesi değil. Dolayısıyla halkımızın da bu eylemlere destek vermesini istiyoruz.
Yaptığımız eylem ve mitinglere yalnızca bizim üyelerimiz gelmez. Üye olmayan insanlarımız da gelir. Zaman zaman arzu edilmeyen sıkıntılar da maalesef yaşanabilir. Ama bunun sorumlusu da ülkeyi yönettiğini iddia eden hükümettir. Yani eylem yapanların karşısına oğlunu, babasını, amca çocuğunu polis olarak getirip dikmenin bir anlamı yoktur. Eylem yapma nedenlerini ortadan kaldırmaktır yöneticilik. Eylem yapma nedenini ortadan kaldırırsanız, bu eylemler devam etmez. Bunu yapacağınıza siz polis devleti gibi çalışanların kardeşlerini, babalarını, oğullarını karşısına getirip insanların birbirini dövdürme fırsatı yaşatmanız doğru değildir. Bu vesileyle de bu tür provokasyonlara ne polislerin ne de halkımızın gelmemesini tavsiye ederim. Polis dediğimiz insanlar bizim yakınımızdır. Biz ülkeyi yönetenlere karşı eylem yaparız. Yanlış olduğunda eylem yaparız. Yanlışlar düzelinceye kadar da eylemlerimiz devam edecek. Çalışma Bakanı’nın dediği gibi 3 tane sendikacı değildir eylem yapan, toplumun bütünüdür. Hasta olduğunu kabul etmezse tedavi yapamazlar, hep hasta olarak devam eder hayatına.
- Çalışma Bakanı sendika başkanlarına ‘sendika ağası’ diyor, Eğitim Bakanı, eğitim sendikalarını hedef gösteriyor. Benzer üslup sendikacılarda da var. Böylesi bir ortamda sağlıklı diyalog sağlanabilir mi?
- Arslan BIÇAKLI: Bu neyi gösterir bilir misiniz? Suçlu kedi bile çok bağırır, tırmalar ya, bu tamamen suçlu olduklarını gösteren göstergelerdir. Ülkede sendika ağası yoktur. Ülkede siyasi ağalar var. Yandaş sermayedarlarıyla yaptıkları ağalıklar var. Sendikacılar toplumun ve çalışanların ezilmemesi, emeğin sömürülmemesi için mücadele eden insanlardır. Ağa görmek isterlerse aynaya baksınlar, görecekler. Ama özellikle Çalışma Bakanı’nın içli dışlı olduğu taraflar vardır.
“Tüm yük sendikacıların omuzlarında”
- Sendikalara toplumun bir kısmında güvensizlik oluştuğu gözlemleniyor. Sizin bu noktadaki tespitleriniz nedir?
- Arslan BIÇAKLI: Toplumun bütün yükü, bütün sıkıntıları çözecek olan sendikalardır anlayışı var toplumda. Yangın çıkar sendikacılar, deprem olur sendikacılar, saatler olur sendikacılar halletmesi lazım. Burada bana kırılmasınlar ama özellikle muhalefette olan siyasi partilerin yapması gereken ama yapmadıkları meseleleri ve toplumun yükünü sendikacılar yüklendiği için… E yani ülkede günde 50 sorun var. Biz hangi birinin üstesinden geleceğiz.
Temel sorun muhalefetin yapması gereken meseleleri yapmamasından dolayı bütün yük sendikaların, sendikacıların üzerine kalır. Toplumun her sorununu sendikalar çözecek. E her konusunu da çözemiyor. Bu defa da başarısız gibi görünüyorlar. İsterse halkımız deneyelim, 1 yıl geri çekilelim. Göreceksiniz ne hale gelecek.
“Yüzde 7.5 nedir? Alım gücü
% 30 gerilemiştir”
- Maliye Bakanı Serdar Denktaş, ‘maaş artışı’ açıklaması yaptı, bu sendikalara ‘sus payı’ olarak değerlendirildi. Sizin değerlendirmeniz nedir?
- Arslan BIÇAKLI: Bu tür oyunlar 50 yıl evvel yapılırdı. Artık ben ve benim gibi insanlar bu tür oyunlara gelmeyiz. Açıklanan nedir? Maaşlara artış diye bir şey yoktur. Yanılgıya düşmesin insanlar. ‘Yüzde 7.5 çalışana artış verilecek’ diye bir mesele yok. Yüzde 7.5’e ulaşacak 2016 yılındaki enflasyon oranıdır söylenen. Bana göre bu doğru değildir. Yüzde 30’dur. Ülkede çalışanların, emeklilerin ve halkımızın alım gücünün azalış oranı yüzde 30’dur. Bunu herkes yaşayarak görüyor. Dövizin patlama yaptığı bir ülkede, insanlar ev kiralarının taksitlerini ödeyemez hale geldiği bir ülkede, bir yıllık enflasyonun yüzde 7.5 olması gülünçtür. Bu artış değildir zaten. Bu DPÖ’nün 2016 yılında kendi rakamlarına göre çıkan toplam hayat pahalılığı oranıdır. Bunun yüzde 2.30’u zaten Haziran’da verilmişti. Onu da içine katarak söylüyor zaten yüzde 7.5’i. Demek ki aslında yüzde 5’tir. Yani Serdar Beyin söylediği şudur; Haziran-Aralık 2016 arası 2’nci dönem hayat pahalılığı yüzde 5’tir. E 5’se al sana 5!.. Bu bir kandırmacadır. Doğru değildir. Sanki çalışana, emekliğe bir şey veriliyormuş gibi de hava yaratmak ve insanların kafasını karıştırmak doğru değildir.
Ama bizim ülkemizde öyle bir hale geldik ki açıklama yapabiliyor hükümet edenler, ‘maaş gününde ödeniyor’ diyebiliyor. Ne ayıp bir şey… Ne demek? Ödenmeyecek miydi? Ya da Serdar Bey açıkladı yine “13’ncü maaşı bir hafta erken vereceğim.” Allah razı olsun. Ne oldu yani? Bizim için veriyor yoksa sermeye bastırır ‘ödeyin de para alalım’? Ya da ‘biz geldik geleli maaşları gününde öderiz’ diyorlar, e işiniz nedir?