Siyasi çözümün tek şansımız olduğunu en düşük IQ’lu bile bilir!
Türkiye’de vatandaşlara son yıllarda bir yığın “doğru olmayan” bilgiler veriliyor…
Umut pompalanıyor…
Mesela, Karadeniz’de, Trakya’da gaz bulunduğu; enflasyonun sıfıra ineceği, aya gidileceği gibi…
-*-*-
İmam hatipli nesillere büyük önem veriliyor…
Neden?
Sorgulamasınlar diye…
Gençlik soru sormasın; biat ve itaat etsin…
-*-*-
Ve “terör”…
Terör iddiası ile “düşman” yaratıp, mahalle baskısı kuruluyor Türkiye’de…
Seçilmiş başkanlar hapse atılıyor…
Tutuklu yargılama süreci, insan haklarına son derece aykırı bir şekilde yürütülüyor…
Çok ilginçtir, bir çok Kıbrıslı Türk de, bir şekilde “Terörist” diye nitelendirilip, Türkiye’ye sokulmuyor…
-*-*-
KKTC’de de topluma sürekli olarak yalan sözler veriliyor…
Kirazın ucuzlaması dahil; yeni hava yolu şirketi kurulmasından tutun, 60 bilmem ne hızında internetler, elektriğin ucuzlayacağı, alkole yapılan zammın geri çekileceği gibi…
Bizim pek göremediğimiz yollar, hastaneler yapılıyor…
En çok yalan “turizm” konusunda söyleniyor…
-*-*-
Oysa Kıbrıslı Türkler için tek ideal olanın, Kıbrıs sorununa siyasi çözüm bulunması olduğunu herkes biliyor…
Tayyip Erdoğan biliyor, Fuat Oktay da biliyor, hatta garibim Ersin Tatar bile biliyor…
Kıbrıs Türk toplumunun çok daha iyi bir yaşam standardına ulaşabilmesi için siyasi çözümün kaçınılmaz olduğunu Dünya’daki en düşük IQ sahibi kardeş dahi anlayabiliyor…
-*-*-
Çözüm, Kıbrıs Türk toplumunun kaçınılmazıdır…
Çözümsüzlük ise şu anda Türkiye’yi yönetenlerin hesaplarına göre “kaçınılmaz” olandır…
Haliyle iki taraftan birinin “kaybetmesi” gerekiyor…
Peki kim kaybediyor?
Tabii ki Kıbrıs Türk toplumu!
-*-*-
Nasıl kaybediyor?
Sürekli yalan söylenerek…
“Alın size şu kadar para” deniyor mesela!
Hatta daha da ileri gidiliyor, “Alın size saray” deniliyor…
Türkiye’deki insanlar ekmek bulamazken, KKTC’ye saray yapılıyor!
Bunun prestijle falan alakası yoktur!
İhtiyaçla da alakası bulunmamaktadır!
Asıl hedef, “algı operaysonu”dur!
Propagandadır!
-*-*-
Türkiye’deki normal bir insanın kafasına, “sizin ekmeğiniz bile yokken, bu aşağılık, asalak Kıbrıslı Türklere saray bile yaptık” mesajı veriliyor…
KKTC’deki normal bir insana ise “Biz olmasak, siz aç kalırsınız, maaş alamazsınız” mesajı kaktırılıyor…
-*-*-
Ama hepsinden önemlisi, “Biz olmazsak, Rumlar sizi kesecek” korkutmacasıdır…
-*-*-
Bütün bunlar, Türkiye’nin Ada’daki varlığının, Kıbrıs Türk toplumu üzerinden garantiye alınması amacıyla yapılmaktadır…
Ve Kıbrıs Türk toplumunun bütün bunlara itiraz edememesi, sesini çıkaramaması için nüfusla oynanıyor…
Yöneticileri biat ve itaata zorlanıyor…
Sürekli aşağılanan, sürekli küçük düşürülen bir yönetici kadrosu; Türkiye’den gönderilen üç veya dört memurun insafına bırakılıyor…
Maliye Bakanı ile Başbakan bir birine düşürülüyor.
Dışişleri Bakanı, dışarıdan atanıyor…
Cumhurbaşkanı baskı altına alınıyor…
Cumhurbaşkanı’na oyun oynanıyor…
Cumhurbaşkanı, örneğin başbakanı yemek için organize edilen küçük çıkar gruplarının içine çekiliyor…
-*-*-
Dünya siyaset literatüründe tüm bu oyunların tek bir adı vardır; “Sömürgecilik!”…
-*-*-
KKTC, Türkiye’nin sömürgesidir…
Buradaki T.C.’den gelme dördüncü sınıf görevlilerinin yürüttüğü operasyonlarla yönetilen; iç ve dış güvenliği sömürgeci devlete ait; geleceği sömürgecilerin iki dudağına terk edilmiş, aşağılık bir sömürge…
-*-*-
Sizin bu sömürgeciğe “eşit egemen devlet” diyor olmanız, hiçbir şeyi de değiştirmiyor…
-*-*-
Çıkarlar mı?
Kıbrıs Türk toplumunun tek bir çıkarı vardır; federal çözümde Kıbrıslı Rumlarla buluşmak…
Eğer buluşma gerçekleşmezse; Kıbrıs Türk toplumunun, sömürge vatandaşlığı bir süre sonra kendi kendini eritecektir…
Ya da, Kıbrıs Türk toplumu, “işgal altındaki sömürge topraklarından ayrılıp”, yaşamını ya “Özgür topraklarda” ya da İngiltere veya AB ülkelerinde sürdürecektir ki bu da toplumsal varlığı adına büyük tehlikedir.
-*-*-
Başka seçenek yok mu?
Yoktur!
Haaa, “ilhak” mı?
Şu andaki durumun perde gerisindeki adı zaten odur!
Türkiye’nin algı yönetimi
Türkiye’yi yönetenlerin algı operasyonları ile yönetilen ve hiçbiri tamamlanmayan projeler bir yanda; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sadece Limasol kazasında yürüttüğü projeler öte yanda…
Ersin Tatar ne diyor?
Eşit ve egemen devlet?
Neresi eşit?
Nerede egemenlik?
-*-*-
Efendim biz izolasyonlar ve ambargolar altındaymışız!
E çıkın altından!
Size ambargo uygulanıyor ve bundan kurtulamıyorsanız, suçlusu sizsiniz!
Başarısızsınız!
O kadar!
-*-*-
Kıbrıs Ulaştırma Bakanı Yiannos Karousos geçtiğimiz Cuma günü, Limasol bölgesindeki büyük projelerdeki ilerlemeyi gözden geçirmek için bölgeyi ziyaret etti…
İlgili haberi okurken, gülümsedim!
Aklıma bizim hastaneler ve yollar geldi!
Bitirilmeyen!
-*-*-
Biliyor musunuz, Kıbrıs Ulaştırma Bakanlığı Limasol bölgesinde tam 64 proje yürütüyor!
Yazı ile de belirteyim ki rakam hatası yaptığımı sanmayasınız: Altmış dört!
-*-*-
Ve bu projeler, öyle abidik gubidik ve Atina’da çıkılmış ihalelerle yapılmıyor!
Devletin bizzat kendisi yapıyor…
Haaa parayı nereden mi buluyorlar?
Vallahi bilemem ama buluyorlar; bizimkiler gibi dilenip, rezil olmuyorlar…
Aşağılanmıyorlar!
Maraba muamelesi görmüyorlar!
Sömürge garibanı değiller!
-*-*-
Limasol’da neler mi yapılıyor?
Limasol - Saittas otoyolu devam ediyor…
Limasol’a yeni bir futbol stadyumu inşa ediliyor…
Eylül’de bitecek…
Şubat’ta başladığını da belirtmiş olalım…
-*-*-
Stadyum demişken ekleyelim; onlar tüm Dünya ile futbol da oynuyorlar!
Biz mi?
Bizim ne oynadığımızı herkes biliyor…
-*-*-
Bayrak çekili mi?
Yes!
Ezan sesi işitiliyor mu?
Yes!
Tamamsın KKTC, tamamsın!
Sonsuza dek çok yaşa!
En büyük hayalim olan Yeni Zelanda, Covid 19’un en başından beri ülkeye girişi yasaklamıştı… 2 Mayıs’tan itibaren ilk kez Avustralya ve kendi vatandaşları dışındaki ziyaretçiler Auckland, Wellington ve Christchurch gibi büyük şehirlere gelmeye başlayacak… Tabii ki uçaklarda yer bulabilirlerse… İngiliz ve Kıbrıs pasaportları ile gidebilirsiniz (Bende ikisi de var) ama vize gerektiren pasaport taşıyıcılarına şimdilik kapılar kapalı…