1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Siz ‘var’ken !..
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Siz ‘var’ken !..

A+A-

 

‘Foto şop’lu halleriyle mimikleri kaybolmuş bir bakış gönderdi
sosyal medyadan
bize:
“1975’ten bugüne varım” dedi...
Öyle de günün sonunda
memleket bu
işte!..
“Siz ‘var’ken biz ‘eksildik’ sürekli” diyemedi kimse!..

 

ADAYLIĞINI açıklarken dahi ‘siyasi karakterinden’ ödün vermedi (!)

DEVLETİN imkanlarını ‘siyasi reklamı’na kullandı…
Derviş Eroğlu’ ya da ‘UBP - DP adayı Eroğlu’ değil “Cumhurbaşkanı Eroğlu” açıkladı adaylığını bu nedenle.
***
Siyasi yaşamı boyunca hep böyle olmadı mı?
“DEVLET biziz” dedi.
Yakınlarımız…
Çocuklarımız…
Eşrafımız…
Partimiz...
***
Niye tadında bırakmıyor” diye, çok soruluyor genelde...
Paraya da...
Makama da doymuş olması gerekirdi, oysa...
Öyle “vatanın milletin bana ihtiyacı var” ya da “çok geniş bir kesim adaylığımı istiyor, sorumluluktan kaçamam” gibi aslında kimselerin inanmadığı romantik cümlelerin ötesiydi gerçek…
İki kelime:
“Var olmak”
Bu ‘makam’larla var oluyor, bu sayede yaşıyorlardı…
Çevresine doluşan,  gölgesine sığınan, ‘güc’üne yaslanan, makama yapışan nicesi…
Eroğlu bıraksa...
Onlar bırakmayacaktı !..

***
- 1976’da vekil.
-Aynı yıl Eğitim Bakanı.
-1985’ten 1994’e kadar
4 ayrı hükümetin Başbakanı.

- 1996’da yine Başbakan.
-1998’de de Başbakan...
-2005’te ‘bıraktım’ diyen 2008’de yine dönen Başbakan!..
-Son 5 senedir de Cumhurbaşkanı...
Yani son 40 senede bu ülke yönetiminde en ‘sorumlu’ isim.
Ve ülke de bu işte...
Yine de seçilebilir mi?
Elbette!
Biliyoruz ki, demokrasilerde kararı ‘çoğunluk’ veriyor ancak illa ki doğru olmuyor bu karar…
Kimi zaman felaketlere sürüklüyor toplumları…
Kimi zaman öylesine yaralıyor ki bu seçimler, kuşaklar boyu tükenmiyor acısı…
***
Şimdi ‘devlet’ imkanlarıyla ‘törensel’ bir sunuma dönüştürdüğü adaylık duyurusunun ardından..
Susacak..
Karşılıklı gelmeyecek yarıştığı diğer adaylarla…
Ne olup bittiğinin çok da farkında olmadan, son kırk senedir tekrarladığı ezberler üzerinden ‘korku’ salacak her yere, el altından ‘menfaat’ umutlarını şişirecek...
***
‘İyi dede’ rollerinde ‘sempatiler’ salınacak sokağa...
Ekonomik paket’e imza koyanın da ‘paket karşıtı’ kışkırtanın da kendisi olduğu unutulacak...
Sendikalara ‘haklarınıza dokunulmayacak’ diye verdiği taahhüt hatırlansa da, “bu hakları nasıl budadığı” sorulamayacak...
Çünkü o, kendisine, “Güzelyurt verilecek mi efendim” sorularının ağlamaklı bir tonla sorulduğu organizasyonlara katılacak.
***
.... “ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak” diyeceğim de...
Şimdilik virgül koyalım, nisan öncesinde...

Bu yazı toplam 2009 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar