1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Sizi de benzetebilirler
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Sizi de benzetebilirler

A+A-

Toplumda önemli bir grup, yasal gelirlerinin üzerinde bir varlığa sahip...
Özentilerin peşinden koştukları hayat, kendilerine birkaç numara büyük geliyor.
Dikkat ediniz, siz de hiç fark etmeden bu grubun içinde olabilirsiniz.

***

Ev almıştır.
Arabasını en pahalısından yenilemiştir.
Tatile çıkmıştır.
Çocuğunu özel koleje yazdırmıştır.
En şatafatlı tercihleri yapmış, ihtiyacı olmasa da satın almış, delice tüketmiştir.
Borçlanmıştır.
Aslında bu borcu yönetecek kadar güvenceli bir geliri de yoktur.
Ama hesap şudur:
“Anam babama sırtımı yaslarım...”
“Bir işten ötekine gider, ticaret yapar, alır-satar, altından kalkarım!..”
Ve sonrası delice bir telaş, gerilimdir.

***

Peki ne yapıyor bu insanlar?
Elbette çalmıyor, çırpmıyor, alın teriyle kazanıyor.
Ama tüm bunları “kayıt dışı” yapıyor.
Daha çok yoruluyor.
Daha az uyuyor.
Daha çok öfkeleniyor.
Daha çok yıpranıyor.

***

Çok daha az zamanı oluyor.
Çok daha az gülümsüyor.
Çok daha kolay köpürüyor.
Çok daha hızlı tükeniyor.

***

Dikkat ederseniz göreceksiniz, çok daha dar gelirli ya da az varlık insanlar, hayata çok daha pozitif bakabiliyor.
Onlar ki görece konforları azdır, günleri sıradan,  geceleri gösterişten uzaktır…
Ayaklarının boyu, yorganları kadardır...
Yine de “küçük mutluluklar”ın kıymetini bilen onlardır…

***

Kendinden büyük gösterişler giyinmiş insanlara dikkat ediniz.
Sizi de benzetebilirler!


Gece leylâk ve tomurcuk kokuyor

nazim-001.jpg

Nazım Hikmet’in sonsuzluk günüdür,
 3 Haziran…
Ve Hasan Hüseyin’e sığınarak anmak istedim, dünyanın Türkçe dilindeki en büyük yürek ustasını!

***

...

bir basın işçisiyim
elim yüzüm üstümbaşım gazete

...
geçsem de gölgesinden tankların           tomsonların
şuramda bir çalıkuşu ötüyor

...
bir kırmızı gül dalı
                iğilmiş üzerine
okşar yanan alnını
                nâzım ustanın
....

gece leylâk  ve tomurcuk kokuyor
haziranda ölmek zor!


O ‘mucize’ parkı beklerken

park_-foto.jpg

Başkenti değiştirecek en önemli mucize büyük bir parktır.
Kent parkı!
HÜKÜMET bu parkı yapmak için bütçeyi tadil etmişti.
Güneydeki “Grammiko Parkı”na her gidişimde, kuzeydeki proje aklıma geliyor.
Yeri hazır!
Lefkoşa’nın en önemli bulvarında, BRT'nin karşısında, kocaman bir arazi...
Sanırım, projesi de hazır.
Tüm partilerin de uzlaşısı var.
Aman Tufan hocam, Kudret Hocam, Cemal Hocam, Serdar Başkan!
Bir an önce temelini atınız bence...
Çok daha fazlasını hayal ediyorum.
Bu park için ayrılan yerin birkaç kilometre ilerisinde, kuzeyde, sanayi bölgesinde atıl bir ormanlık var.
Park, alt geçitle yolun karşısına bağlanabilir, Sanayi'de çöplüğe dö­nüştürülen ormana kadar genişleyebilir. Oradan da Dikmen'e, belki Gönyeli'ye bağlanır.
Neden olmasın?
Lefkoşa’nın güneydeki park altı farklı belediyenin içinden geçiyor.

...

Her haftasonu onlarca Kıbrıslı Türkün de gittiği güneydeki park projesi, meğerse tüm Lefkoşa için yapılmış.
Avrupa Birliği, kanlıdere üzerinden tasarlamış, “Birleşik Lefkoşa” için!
Projenin kuzeye de uzamasına engel olmuşlar, güneyle sınırlı kalmış.
Kör olsunlar!
Düşünsenize, nasıl bir güzellik yaşanacaktı, eğer gerçek olsa...

...

Umarım dörtlü koalisyon, bütçeye de koyduğu kent parkının temelini en erken zamanda atar.
Hayatımızdaki onca gerilim içerisinde buna çok ama çok ihtiyacımız var.
Çocukların koşup eğleneceği, yaşlı genç herkesin yürüyüş yapacağı, bisiklet süreceği, nefes alacağı bir alan...
Çiçekler ekilecek rengarenk, farklı türlerde… Cemileler, yaseminler...
Gecesi bir başka güzel olacak, ışıl ışıl…
Gündüzü bir başka...
Hayal kurmanın sınırı yok.
Kim bilir, belki, o yarım kalmış proje de gerçek olur...
Lefkoşa “park”la birleşir!


Kim bu “BAZI”

the-fake-news.png

Köre kör diyemeyen bir anlayışımız var.
- “Konuşalım ama kimseler kırılmasın.”
- "Aman da başımıza iş almayalım."

Kimse de üzerine almıyor o zaman!
Polis bir açıklama yaptı.
Gönyeli'deki cinayetin "medya"da yarattığı kirlilik üzerine... Diyor ki, "bazı" internet gazetelerinde yalan, asılsız...”
Üstelik “yalan” denen örnekler tekrar ediliyor, duymayan da duymuş oluyor (!)
En temel iletişim yanlışlarından...
Asıl tepkim başka...
Sevgili basın subayım, "bazı" diye bir internet haber sitesi yok.
“Bazı” diye gazete de yok.
Adı yok mu bu gazetelerin?
Çoğu zaman dernekler, partiler, siyasiler de aynı genelleme mantığıyla konuşuyor:
"Basın bunu yazıyor..."
Kim? Hangisi? Nerede?
Doğru yapanı "takdir" edeceksiniz ki başkaları da özensin!
Ve yanlışı "deşifre" edeceksiniz, utansınlar, diye...


Notçuklarım

- Cem Yılmaz zeki adam, hemen anlamış: Şu Kıbrıs’ın kuzeyinde, bir metre kareye düşen insan sayısı çok fazla!

-Biz çok kalabalığız Cem bey... Güneyi yetişmek istiyoruz, nüfusta... O zaman
1 TL almak için 5 Euro ödeyecek
Yorgo (!)

 

-Yeni asfaltın üzerinde yağ gibi akmanız gerekiyor, oysa, seke seke gidiyoruz. Ne iş?

-Üniversitelerimiz, Türkiye medyasına da haber oldu. “Damda uyuyan öğrenci, apartmandan düştü, öldü” diye. Demek ki neymiş, reklamın iyisi kötüsü olurmuş.
İnsan hayatının da!

- Şu “suni çim” sahalar var ya! Yeni merak...  Adı çim… Geçen gün milletvekilleri ile maç yaptık, Göçmenköy Sahası’nda…
Bu saha, bu zemin, gençlik için katliam…

-Öğrencilerin okullara “cep telefonu götürmemesi” tartışılıyor. Fransa’da karar alındı ya...
Ben derim ki, biz o kadar da uçmayalım.
Önce, öğrencilerin ve öğretmenlerin okullarda “sigara içmemesini” başaralım.

-TÜRK LİRASI eridikçe fiyatlar artıyor; beyaz eşya, teknoloji, ayakkabı... Ne varsa...
“Lira” Türk sadece!

-BATMIŞ belediye için 7 başkan adayı varsa... İyice “ERDİK” demektir! İstemez misiniz, seçimi de “BELEDİYEYİ BATIRAN” kazansın !!!

Bu yazı toplam 2161 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar