Sizin için fark etsin!
Dünyanın yaşının 4 milyar senenin üzerinde olduğu biliniyor.
İlk insandan beri hep bir ‘didişme’ yansımış çiviyle kazınan tabletlerden, parmak uçlarındaki nemle parlayan ekranlara.
Bu gece yarısı tek bir takvim yaprağını değil koca bir takvimi çöpe atacağız.
Pay edemediğimiz ‘insanlık’tan tozlar kalacak geriye.
Ve yeniden başladığımız hayaline kapılacağız.
Oysa, devam edecek kaldığı yerden, yine, soluk soluğa.
***
Yüz sene evvel de böyleydi...
Bin sene de...
Ve gün gelecek, sizin, her bir takvim yaprağına yüklediğiniz umutlarınız, hırslarınız, kavgalarınız, yalanlarınız, talanlarınız hepsi unutulacak.
Ne kalacak geriye, bilir misiniz?
Dağlar kalacak, eğer ‘oymaktan’ vazgeçer ve bırakırsak...
Kayalar kalacak, dalgalarla aşınan...
Uçsuz bucaksız Akdeniz kalacak yine, köpük köpük...
Belki ‘surlar’ kalacak, ‘içi’nde yeni ezgilerin yeşereceği, ‘dijital’ yaşamların gelişeceği....
Ve tarih kalacak, savaşlarımızla, katliamlarımızla, toplu mezarlarımızla...
Belki ‘barış’ kalacak...
***
Beynimde en fazla yer etmiş iki öykü vardır...
Biri, karaya vurmuş binlerce denizyıldızını toplayarak, tek tek denize fırlatan bilgenin öyküsü...
Hani, “Ne yapıyorsun, tümünü denizle buluşturamaz, kurtaramazsın. Birini alıp atınca, ne fark ediyor ki” demişlerdi...
Ve eğilip, yerden aldığı bir denizyıldızını daha mavi büyüye doğru fırlatırken, “Bunun için fark etti” yanıtını vermişti.
***
Bir de savaşta, kurşun yağmuruna aldırmadan, can vermekte olan arkadaşının yanına giden askerin öyküsü.
- “Gitme, kurtaramazsın” demişlerdi.
Oysa, arkadaşının yanına gittiğinde, son sözlerini duymuştu:
- “Geleceğini biliyordum...”
***
Yeni bir yıl, eskisini bıraktığınız yerden sürüp gidecek...
En sıkıntılı anınızda nefesini hissedeceğiniz gerçek dostlarınız birikiyorsa, ne mutlu size...
Ve ‘fark’ yaratan eylemleriniz ‘siz’e dair bir iz olarak kalacak geriye...
İyi seneler hepinize...