1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. SIZLANMAK nereye kadar?
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

SIZLANMAK nereye kadar?

A+A-

 

Bir laf etti Maliye Bakanı Özgür, nereye çeksen gider!..
İyi de tüm derdimiz buydu sanki...
“13’üncü maaş olmasa Türkiye’ye vesayet biter” dedi ya Maliye Bakanı!..
Hiç mi aklına gelmedi, bu ülkede, 13’üncü maaşı ömründe hiç almamış on binlerce çalışan var..
Vesayet onlar için de vesayet!
En fazla şaştığım da şu oldu, birkaç gün evvel, yüksek perdeden “paranı da istemeyiz” falan lafları edenler vardı ya!..
Yani aslında ‘slogancı’ zat-ı şahanelerin desteklemesi gereken bir söylem bu.
Hayret... Onlar da öfkelendi (!)
Hem “istemeyiz” diyor, hem de örneğin protokol masasına “katmerlisini” koyuyorlar ya isteğin!..
Ne kadar da ‘sahici’ duruyorlar öyle!

***

Maliye Bakanı Özgür’e hiç katılmıyorum.
Çünkü...
Ankara - Lefkoşa tepelerinde pişirilerek Kıbrıs’ın kuzeyine yedirilen öyle bir yapı oluşturuldu ki savaş sonrası...
Sendikal popülizmle de soslandı bu yapı...
Beslendikçe beslendi...
Büyüdükçe canavarlaştı statüko!..
Tutuştu yığınlar bir köşesine!
Tutanın elinde kaldı, herkes, bir başkasının elindekine bağırdı !

Velhasıl, “13’üncü maaş olmasa” da bu vesayet bitmez kolay kolay!.
Çünkü ‘vesayet’in bitmesi ‘siyasi kararlılık’la mümkündür, samimi ve toplumsal sendikacılıkla, bedel ödemeye hazır yığınlarla, bilgi toplumuyla, fikir işçiliğiyle, emekle, anca...

***

Aynı röportajda Maliye Bakanı başka laflar da etmiş tabii…

• “Üretmeden bir gelir elde eden toplumlar yozlaşır ve zaman içinde yok olur…”

• “Emek en yüce değerdir ama alın teri dökmeyenler emeğin ne olduğunu bilemezler.”

• “Uzun yıllar içerisinde gördük ki Türkiye’nin ilave katkıları, sadece mali bağımlılığı derinleştirmiyor, çarpık ekonomik yapı nedeniyle toplumda sosyal bozulmalara da yol açıyor.”

Hiç mi haklı tarafı yok bu sözlerin?
Yüzleşmekten kaçıyoruz ama ısrarla...

***

Yine de “ağlamak”la bir yere varılmıyor!
“Sızlanmak”la değişmiyor hayat!..
Ek mesaiyi kaldırarak vardiyaya geçmek, kayıt dışı yaşamın üzerine olabildiğince agresif  gitmek, kamuda ikinci işe kimselerin gözünün yaşına bakmadan neşteri vurmak ve bunları sistemin dışına atarak işsiz gençlere yer açmak için engelleyen kim?
Sekiz saatlik mesaiyi çok daha verimli düzenlemek, asgari ücretlinin canının çıkaran patronların tepesine dikilmek, üst maaşlara bir sınır getirmek için engel mi var?
Şaşalı tören ve kutlamaları kaldırmak, ikramları sınırlamak, peşkeş çekilen arazilerin karşılığını almak, tahsisatları sadece amacına uygun kişilere ödemek, ayrıcalıklara son vermek için beklenen ne?
Bu devlet değil mi 138 kuruşa satın aldığı sütü, aynı üreticiye 113 kuruşa satan, üzerinden bir de teşvik primi ödeyen !
Bu adaletsizlikler ortadan kalksa ilk adım için yeter de artar bile!

Bu yazı toplam 2386 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar