Slogan üzerinden…
CTP’nin “Utan ve Git” sloganı güzel ama biraz geç kalınmış bir söylem sanki… Geç kalınmış olması, sloganı geçersiz kılmaz elbette ki, yine de söylenmesi gereken çok şeyi üç kelimede toplayan, yerinde, akılda kalıcı, başarılı bir slogan.
Daha önce ortaya atılması gerekirdi ama olsun, şimdi atılmış olması hiç sorun değil.
Evet, “utan ve git”.
Bakanlıklarda bakan diye oturanlar, bu toplumun bakanları, daha doğrusu hizmetkârları olması gerekirken toplumun zararına olacak da olsa, başka bir yerden gelen emirleri yerine getirmeye çalıştıkları için “utan ve git” yerinde bir slogan.
Peki utanıp, giderler mi?
Hayır.
Çünkü o ahlâk duygusu oralarda oturanlarda gelişmemiş. Utanmadıkları için kendi başlarına gitmezler de.
Nasıl giderler?
Demokratik bir yöntem olarak seçimlerle olması gerekir.
Seçimlerle giderler mi?
Burada da seçmen devreye girer.
Seçmen de bu ‘utanmayanların’ şimdiye kadarki icraat biçimlerine ihtiyaç duydukları ve bireysel kurtuluşları seçtikleri için oylarıyla göndermeyi pek tercih etmezler.
Bazı dönemlerde oylar demokrasiye, hakka, hukuka kaymış olsa da bazı eller devreye girdi hep.
İşe de yaradı o eller.
***
Şimdi, CTP’nin “utan ve git” sloganına yapılan tepkilere baktığımızda Meclis’ten çekilen HP Genel Başkanı Kudret Özersay’ı görürüz.
“Meclis’te kaldılar ama başkalarına gidin” diyorlar anlamına gelen sözler söylüyor.
Hükümetin normal yoldan seçilmiş bir hükümet olmadığını söylüyor Özersay ve CTP’nin bundan zarar göreceğini belirtiyor.
Peki kendisi Meclis’ten çekilince ne oldu? Hükümetin normal yoldan seçilmediği mi tescillendi? Hükümeti eleştirmek yerine Meclis’te muhalefet olarak şimdi bağımsız olan, HP’nin eski iki vekiliyle tek başına kalan CTP’yi eleştirmek nasıl bir stratejidir?
Meclis’ten çekilme gerekçesi olan ‘normal olmayan hükümeti’ zorlamak, eleştirmek yerine meclisteki tek muhalefeti eleştirmek daha mı elzem Özersay için…
“Partizanlığın alasını yaptılar, kurumların içini daha da boşaltacaklar” iddiasını CTP’nin Meclis’teki varlığına bağlamak nasıl bir düşünce biçimidir merak ediyorum.
Elbette ki herkes, her kurum eleştirilebilir de enerjimizi şu günlerde yanlış hedeflere harcamamak daha doğru olacaktır diye düşünüyorum.
***
Gerekli yasaları çıkarmak, düzenlemek için, düşünce üretmek, tartışmak ve toplum için daha doğruyu, daha güzeli bulmak için Meclis’e gelenlerin orayı terketmesi değil, slogandaki gibi utanması gerekenlerin gitmesini gerektiren bir politikayı ortaya koymak gerekir.
Bu başarılamasa bile, meclis ve hükümetin şimdiki yapılarını tartıştırmak, gündeme taşımak, Meclis içi ve dışı siyasi parti, kurum, sendika ve diğer sivil toplum örgütleriyle o ‘normal olmayan yoldan kurulan’ hükümeti zorlamak mümkün.
Bunun için de özellikle siyasi partilerin politika ve söylemlerini belirlerken toplum yararına olacak şekilde belirlemelerinde fayda var.