1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Small Cream şubeden Seren Serengil!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Small Cream şubeden Seren Serengil!

A+A-

Hayatın keyfini çıkarın; çünkü “öteki taraf” hiç belli olmaz!

Eğer bazı din yorumcularının veya din kitaplarının iddiaları doğruysa, ayıptır söylemesi, dürüst olmak lazım, “Cennet” pek de garanti değil.

Sabah akşam yalan – yanlış – aldatma; bir Cuma veya 30 gün oruçla Cennet hayali, gerçekten hayal!

Kaldı ki hurafelerde dile getirilen Cennet de ciddi anlamda “ayrımcılık” içeriyor!

Erkeklere 30 Huri mesela!

Peki kadınlar?

Onlara Nuri yok mu?

Neyse, en iyisi bu tür şeylerle uğraşmamak…

-*-*-

Efendim, çok ama çok huysuz ve bir o kadar da gatsot bir adam, hayatı boyunca çalışmış, yememiş, yedirmemiş ama haliyle günü gelmiş.

Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz!

Ya da bir Türkiye bankamızın Küçük Kaymaklı şubesindeki – Small Cream çevirisinden ilham alıp yazacaksak, “Abbas is a passenger, it won't stop if you tie it up”…

-*-*-

Neyse, gatsot ve de huysuz zengin ölüm döşeğinde…

Evlatları, karısı başucunda…

Onlara demiş ki; “… Vasiyetimdir, bankadaki tüm paramı çıkarın, benle birlikte aynı mezara gömün…”

-*-*-

Karısı gülümsemiş; evlatları homurdanmış!

Neyse, adam ölmüş!

Ölmeden önce bu isteğini noter – avukat falan garantiye almış.

-*-*-

İslam’da tabutla gömmezler…

Ölü, kefene sarılıdır, tabuttan alınır, kefene sarılı vaziyette çukura bırakılır, üzerine ahşap veya beton yerleştirilir ki toprak bastırmasın ve o ahşap ya da betonun üzerine toprak atılır…

-*-*-

Neyse, cenaze bitmiş.

Kocasına son derece bağlı kadına, evlatları ve olayı bilenler sormuş; “… Anne, babamızın vasiyetini ne yaptın?”

Kadın, “elbette O’nu kırmadım, gördüğünüz gibi mezara bir kapalı zarf attım” demiş…

-*-*-

Evlatlar hemen kükremiş!

“Annnne n’abdın yahu? KKTC’de fotoğraf yarışmasında ödül kazananlara yapılanı neden sen de yapmadın? Boş zarf koysaydın ya!”…

Kardeşlerin en küçüğü; “… Bak bizim başbakan, Fuat Oktay beye bile 17 milyon diye boş zarf vermiş” demez mi?

-*-*-

Kadın, “ben dürüstüm” demiş ve eklemiş: “… Babanızın tüm parasını bankamızın Small Cream şubesindeki kendi hesabıma aktardım… Tüm para için de bir çek yazdım. Zarfta o çek vardı. Öteki tarafta bozsun bozsun harcasın!” demiş…

-*-*-

Kıssadan hisse…

Sevmem öyle şeyleri…

Efendim yazınız “düşündürdü”…

Ya hu benim öyle bir amacım yok ki; gidin sizi Seren Serengil, Bülent Ersoy, Seda Sayan gibi felsefeci bilim insanları düşündürsün!

-*-*-

Ne diyor ünlü filozof Seren Serengil; “Aşısız ve testsiz KKTC’ye girdim”…

Bakın; kadın düşündürüyor!

Oysa aynı konuyu bana sorsanız, “KKTC’ye girmeyen mi kaldı?” diyecektim!

-*-*-

Ama kadın filozof!

Biz her zaman “hain”…

-*-*-

Sayın Cumhurbaşkanımız Ekselansları Ersin Tatar, önümüzdeki günlerde gerçekleştireceği ilk İstanbul gezmesinde, pardon resmi ziyaretinde, bu eşsiz ve de doğal güzelliğiyle dillere destan olmuş ama kaba konuşmalarımızla kendisini kırdığımız kişiye, KKTC’nin tanıtımına katkılarından dolayı, bence şeref madalyası vermeli…

Ve O’na demeli ki, “Oylar Erdoğan’a ha, ok?”

Yoksa yeri değil mi?

Desin, desin bir şey olmaz!

Propagandanın yeri yoktur!

Ama kibarca desin!

Zaten sinirlenmez, heyecanlanmaz ve kızmazsa, Ersin başkan kibar adamdır!

-*-*-

Affettir bizi Başkan!

Seren Serengil ve Seda Sayan, bir de Bülent Ersoy bize küserse ne yaparız?

Üstelik dönülmez akşamın ufkundayız!


Ebesinin örekesi dışında hiçbir şey göremeyen Kıbrıslı Türkler!

Gerçekten çok korkuyorum…

Ne yalan söyleyeyim?

Yani siyasetçi değilim, yalan söylememe zaten gerek yok!

Neyse, bu Covid – 19 meselesi ciddi şekilde “panik” sebebim…

-*-*-

Şişmanız, şeker de yüksek…

Vurursa götürecek!

-*-*-

Haftada dört gün televizyonda canlı yayın konuğum var…

Bunun dışında mümkün olduğunca “çok uzak” ve “hep maskeli” olmaya gayret gösteriyorum ama olmuyor…

-*-*-

Sosyal hayattan da kopamıyor insan…

-*-*-

İşimiz gereği de insanlardan kopamıyoruz…

Ve bir şekilde, en dibimize kadar “temaslı” hatta “pozitif” sıfatlı kişiler olabiliyor…

Ve korku, artık ciddi anlamda psikiyatrik tedaviyi gerektiren seviyeyi aşmış durumda!

-*-*-

Sağlık her işin en başındaki şart…

Sağlığımıza dikkat etmemiz kaçınılmaz…

Ediyoruz ama devlet dediğimiz “organ” veya “kurum” da vatandaşının sağlığını düşünmeli…

Bizim devlet; zaten olmayan bir şey de, devleti yöneten hükümet?

Gel de bu bitmeyen soru cümlesine yanıt ver!

KKTC’de hükümet?

Eskiden çok kullandığımız bir kelime vardı; “Isgarta!”…

Sizce de ısgarta değil mi?

-*-*-

Vatandaşın sağlığı yani “toplumsal sağlık” sadece “hastaneden, eczaneden, doktordan, hemşireden” alınan bir şey değildir…

Sağlıklı maaştır.

Sağlıklı ekonomidir.

Sağlıklı eğitimdir.

Sağlıklı ulaşımdır.

Sağlıklı dış politikadır.

Sağlıklı vatandaşlık politikasıdır.

Sağlıklı turizmdir.

-*-*-

1974 sonrasında yukarıda saydıklarımızın hiç birini göremedik…

Özellikle son birkaç yılda artmakla birlikte ne gördük?

“Sağlıklı ganimet, sağlıklı rüşvet, sağlıklı düzensizlik, sağlıklı hesap vermezlik, sağlıklı hamaset…”

Ve sonuç ortada…

Hani argo olacak özür dilerim ama 1974 sonrası Kıbrıs Türk Toplumu, ebesinin örekesinden başka hiçbir şeyi doğru dürüst görmemiştir!

-*-*-

Sayenizde efendim, kutlarız!

Saygılarımızı ve şükranlarımızı iletiriz.

İyi hafta sonlar dileriz.


170771922-1346230755750322-7551158935033351886-n.jpg

Geçen gün “… henüz üretilmemiş bir ürünle ilgili pul basmak ve bununla övünmek, ne acıdır ki ülkemizde ‘yağcılığın’ geldiği noktalardan biridir…” diye yazdım… Günsel’den aradılar… “Gelin görün” dediler… Dün öğleden sonra gittim… 2022’nin sonunda yılda 2 bin adet elektrik motorlu Günsel üretilecek… KKTC’nin Ersinler, Ersanlar, Erhanlar ve Tahsinlerle yaşadığı geri kalmış, çözümsüz, geleceği belirsiz gidişatı ve mevcut yapısı içerisinde, belki de 50 yıl ötesinin bir yatırımı… (Ayrıntılı düşüncelerim yarın paylaşacağım)

Bu yazı toplam 4060 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar