söğündürme şafgı da OKUYACAM!..
söğündürme şafgı da OKUYACAM!..
Ahmet Yıkık
[email protected]
Epeyi zamandır, bir yandan gitgide televizyondan uzaklaşan, soğuyan, diğer yandan kitap/dergi vb. ile arasında su sızmayan bir garip(?) insan olma yönünde dönüşüme uğrayan ben, günbegün ‘şavk’lanmaya devam ederken, ‘adres’in siz sevgili okuyucularının arasında/karşısında buluverdim kendimi birden...
“Eee, her şey kısmeddir…” derdi nenem. Onun, öbür tarafa göçmesinin üzerinden seneler geçti tabii… Yalnız merak ettiğim bir şey var: O henüz hayattayken konuşulan Kıbrıs Türkçesinin de onun peşinden, yavaş yavaş öbür tarafa doğru yitmekte olduğunu görüp, dertleniyor mudur acaba?..
“Oku da böyüg adam olasııın, aman ha gendini gurtarasııın!..” E, okudum, okuyorum neneci(ği)m; ama gel gör ki okudukça kendim/iz/e özgü adalı Türkçem/iz/i unutuyorum, hâl böyle olunca da, siz büyüklerime karşı vefasızlık ettiğim fikrine kapılıp suçluluk duyuyorum. Ne de olsa az emeğiniz yok üstüm(üz)de. Bu sayfalara yukarıdaki başlığı seçmem ON’ÇİN…
Sen anne, sen baba, sen kardeşim, sen aşkım/sevgilim ya da sen (sadece) arkadaşım, lütfen, sö(ĞÜ)ndürme şafgı(şavkı) da(ha) O-KU-YA-CA(ğı)M!..
----------------------------------------
KİTAP ÖNERİSİ
Mehmet Yaşın, Soydaşınız Balık Burcu
Mehmet Yaşın, Lefkoşa’nın Yenişehir(Neapolis) semtinde -Kıbrıslı Türk/Rum, Ermeni, İngilizler arasında- çok kültürlü/dilli/dinli bir yaşama gözlerini açtığında, Kıbrıs’ta İngiliz döneminin son yılları yaşanıyordu(1958). Derken Kıbrıs Cumhuriyeti ve çalkantılı çatışma yılları, 1974 ve sonrası… Kıbrıs, Türkiye ve İngiltere eksenli bir hayat… Hem şiir hem de roman alanında ödüller alan eserler… Kıbrıs’ta üretilen şiir/düzyazıların derlendiği antolojiler… Düşünce yazıları… Gerek biçem gerekse dil ve üslûp bakımından oluşturduğu özgün tarzıyla, Türkçe edebiyatın zirvelerini zorlayan bir edip. Ayrıca, o, Kıbrıslı Türk şair/yazar/düşünürler arasında, eserleri birçok yabancı dile çevrilmiş, ünü uluslararası alana yayılmış bir üstat. Yaşın’ın eserleri, okuyucuya, yüksek edebiyat’ın sınırsız hazlarını tatma olanağı sunan kaynaklar olarak nitelendirilebilir.
Soydaşınız Balık Burcu, Yaşın’ın postmodern bir tarzda kaleme aldığı; farklı yazın türlerinin iç içe harmanlanmasından (öykü, masal, gazete yazısı, mektup, rapor vb.) müteşekkil, rengârenk bir karnaval çeşitliliğine haiz, parça parça bir roman. Bu parçalanmışlık, romandaki karakterlerin kimlik algılarına da sirayet etmiş. Roman, Kıbrıslı Türk Memet ve Türk(iye) vatandaşı Musevi Mişel’in, ya da Memetmişel/Mişelmemet’in karşı karşıya kaldığı aidiyetsizlik ve yurtsuzluk sorunsallarını, okuyucuda, neyin/kimin, gerçek; neyin/kimin, kurgu olduğu konusunda bir ikilem/algı yanılsaması yaratacak bir biçim/biçemde kaleme alınmıştır. Çoklu okumalara açık bir romandır, Soydaşınız Balık Burcu. Yaşın, bir mitin somutlaşarak vücut bulmuş hâli diye nitelendirilebilecek ulus devlet’in; etnik, dinî vb. açıdan azınlık olan “öteki”ni dışlayan baskısını, ve bu durum karşısında, azınlık mensubu bireyin, yaşamak zorunda kaldığı, gerek entelektüel gerekse ruhsal bağlamdaki çatışmalarını yansıtmaktadır ve daha birçok şeyi!.. Romanı okurken ya da okuduktan sonra, okuyucunun aklına takılması muhtemel sorulardan bir tanesi de kuşkusuz şudur: Çok kültürlü/dilli global bir yaşam biçimi, totaliter ulus devletlerin açmazlarından kurtulmanın çözüm yolu olabilir mi?..
Yaşın’ın, şiirlerinde olduğu gibi romanlarında da Kıbrıs Türkçesine sırtını dönmediğine vurgu yapmak gereğini hissettiğimden, sizlerin de yüzünüzde bir tebessüm oluşmasına vesile olur umuduyla, romandan, kısa bir alıntı yapmak istedim:
“Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Bir Kıbrıslı eşe’cik tellal iken ben da binbir yaşında bir çocuk iken. ….. Gülerken gülerkene eş’eciğin üstünde giderkene bir masalcığa rast geldim.” (Mehmet Yaşın, Soydaşınız Balık Burcu(3. Baskı), Everest Yayınları, İstanbul, 2007, s.226.)
Yukarıdaki alıntıdan anlaşılacağı üzere, romandaki olay örgüsünün geçtiği mekânlardan bir tanesi de Kıbrıs’tır. Memet karakterinin çocukluğunda patlak veren iki toplumlu çatışmalar, daha ilk bölümden karşımıza çıkar. Yalnız, romanda dikkat çeken bir husus vardır; Yaşın, sadece KıbrısIı Türklerin değil, aynı zamanda Kıbrıslı Rumların da bakış açısını yansıtmaktadır. Dolayısıyla, okura, sistem tarafından öteki/düşman olarak empoze edilenlerin tamamının ‘kötü’ olmadığını, hatta onların da olayların kontrol edilemez seyri nedeniyle kurban olabileceği doğrultusunda mesajlar vermekte ve karşı tarafa empatiyle bakabilme olanağı sunmaktadır. Zaten romanın ilk bölümünün başlığı da çok manidardır: Bugün Hiç Silah Sesi Yok
Türkiye- İsrail gerginliği, Kıbrıs Cumhuriyeti – İsrail yakınlaşması, Kıbrıs karasularındaki doğal gaz kaynakları, Kıbrıs müzakereleri vb. meselelerin gündemi oldukça meşgul ettiği günümüzde, Soydaşınız Balık Burcu romanı, siz okurlara, bakış açınızı genişletecek/değiştirecek önemli açılımlar sunacaktır. Keyifli okumlar…
-----------------------------------------
ŞİİRSİZ OLMAZ!..
Kıbrıs Türkçesinin mevzu bahis olduğu bu yazıda, hazır Mehmet Yaşın’dan söz açılmışken, sizlere, yine onun şiirlerinden birkaç örnek sunuyorum. Bu şekilde hep birlikte, Yaşın’ın, imge(hayal) dünyasında eğlenceli bir gezintiye çıkarak, şiirlerine sız/an/dırdığı Kıbrıs Türkçesinin izini sürebileceğiz…
Bir Kedinin Masalı
Düşünürdüm küçücük bir çocukken
Rum komşumuzun kedisi de
Rum mu diye.
Bir gün anneme sordum,
meğer kediler Türk
köpekler Rum’muş
kediciklere köpekler saldırıyormuş.
Günler sonra bir gün
ne göreyim,
bizim kedi
doğurduğu yavruyu yedi.
(Sevgilim Ölü Asker kitabından, 1984.)
Kediciklere sözcüğündeki, sevgi ve acıma da ifade eden küçültme eki –cik, Kıbrıs Türkçesinde sıklıkla kullanılmaktadır. Yine, vurgu taşımamasından ötürü Kıbrıslı Türklerce, kaynaştırma harfi ‘n’den önce gelen dar ünlü/vokallerin(ı,i,u,ü) –sürekli- düşürülmesine örnek teşkil eden ışığ’nı (ışığını) sözcüğü, Yaşın’ın merkezî/standart Türkçeyle yazdığı şiirlerinde yer alan, çevre (periferi) Türkçesine özgü söyleyişleri gözler önüne sermektedir.
Hiii, eyvahlar olsun!!! Kitap tanıdayım derkana, galkdım şiire da bulaşdım; belendi üstüm başım… Ya şimdi okurlar, kendimi Mehmet Yaşın’ın yerine koyduğumu düşünürlerse!.. Kim bilir, belki de, Yaşın’a özendiğimi ve tıpkı Soydaşınız Balık Burcu’ndaki gibi türlü türlü özellikler gösteren bir yapı oluşturmaya çalıştığımı zannedecekler… Aklım çok karıştı gene. Düşünüyorum, Memet/Mişel gibi düşünüyorum, düşü(nü)yorum, fakat …yuvarlanırken… gerisini hatırlamıyorum(age, s. 350)…
Sen anne, sen baba, sen kardeşim, sen aşkım/sevgilim ya da sen (sadece) arkadaşım, lütfen, sö(ĞÜ)ndürme şafgı(şavkı) da(ha) O-KU-YA-CA(ğı)M!..