söğündürme şafgı da OKUYACAM!..
söğündürme şafgı da OKUYACAM!..
Ahmet Yıkık
Şair / yazar Niki Marangou hakkında konuşmak üzere buluştuk, kızı Katerina’yla. Sabahtan öğlene kadar annesinin bahçesiyle ilgilenmiş, o gün. “Ondan kalan her şeyi tıpkı onun gibi muhafaza etmek istiyorum,” dedi bana. Gözleri doldu yüzüme bakarken, “yokluğuyla ancak bu şekilde başa çıkabiliyorum, annemin.” Şaşırdım, ‘anne’ diye bahsettiğini duyunca ondan; zira o ana dek hep Niki demesi dikkatimden kaçmamıştı. Anne ve babasının mezarına pek sık gitmezmiş, Niki. Yazdıklarıyla yaşatmayı yeğ tutarmış onları. “Ben onun gibi değilim oysa,” dedi Katerina. “Niki’nin bahçesinde açan mevsimlik çiçeklerden toplayıp mezarına götürdüm bugün. Orada her şeyin muntazam olup olmadığını kontrol ettim, sürekli yapıyorum bunu…” Niki Marangou –belki de mezarına gitmek yerine- annesi için şu şiiri yazmıştı:
Ona çiçek almadım / oysa bitmesin diye pazarda balıkların tazesi / erkenden ayaktaydım / elma da buldum turta için ekşisinden / aynen onun pişirdiği gibi / iyi günlerinde. / Viyana usûlü elmalı turta ve şinitzel / ve hamur tatlısından Matina teyzenin. / Ona çiçek almadım (…) (Kendi çevirim)
KİTAP ÖNERİSİ
Niki Marangou, Magosa’dan Viyanaya, roman, 176 s.
Niki Marangou, 1948’de Limasol’da Makedonyalı (Yunan) bir anne ve Mağusalı (Kıbrıslı Rum) bir babanın ilk çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. 1965-70 yılları arasında Berlin’de sosyoloji eğitimi almıştır. Daha sonra Kıbrıs’a dönen Marangou, Kıbrıs Devlet Tiyatrosu’nda on yıl boyunca dramaturg olarak çalışmıştır. 1980 yılında, -istediği tüm kitaplara sahip olabilmek adına- Güney Lefkoşa’da Kochlias Kitabevi adında bir kitapçı dükkânı açmış ve bu dükkânı 2007 yılına kadar çalıştırmıştır. 2013’te Mısır’da geçirdiği trafik kazası sonucunda hayatını kaybedene dek, Marangu, edebiyatın hem düz yazı hem de şiir dallarında birçok eserler vermiş; masal, öykü, roman ve şiir kitapları yayımlamış ve birçok ödül kazanmıştır. Ayrıca, resimle de uğraşan sanatçı, kişisel sergiler düzenlediği gibi karma sergilere de katılmış ve eserlerini gerek Kıbrıs gerekse yurt dışında birçok farklı ülkede sanatseverlerle buluşturmuştur.
Marangu’nun eseri biyografik bir roman olarak nitelendirilebilir. Çünkü sanatçı, eserinde, büyük oranda babası Yorgos’un yaşamına odaklanmıştır. Magosa’dan Viyana’ya romanı, beş bölümden oluşmaktadır. Söz konusu bölümler, romandaki başlıca olayların geçtiği ve roman kahramanlarının hayatlarına nüfuz eden şehirlerin adlarını taşımaktadır: Magosa, Viyana, Atina, Limasol, İskenderiye. Romanın konusu şöyle: Mağusa’da lise eğitimini tamamlayan Yorgos, tıp eğitimi almak için 1920’li yılların başında Kıbrıs’tan ayrılarak Viyana’ya gider. Oradaki sanat, mimari ve bilim ortamına, kısaca yaşam biçimine hayran olur. Bir yandan tıp eğitimi alırken diğer yandan da oradaki kültürel ortama ayak uydurmakta hiç gecikmez. Fakat kaderinde Kıbrıs’a geri dönmek ve gerçek aşkını kendi ülkesinde bulmak yazılıdır. Olay örgüsünün çok geniş bir coğrafyaya yayıldığı romanda, farklı kültürlerden insanlara dair ilginç ve oldukça zengin ayrıntılar anlatılmakta. Usta bir şairin kaleme aldığı nostalji yüklü bir roman okumak isteyenlere… Keyifli okumalar…
YENİLERDEN
Adonis, Kudüs Konçertosu, şiir, 80 s.
Kitabın tanıtım bülteninde Adonis ve kitabı hakkında şunlar yazmaktadır: Arap dünyasının yaşayan en önemli şairi Adonis’ten başkası olabilmeyi sesleyen, kadim şehrin müziği: Kudüs Konçertosu. (…)Üç tektanrılı dinin bir arada yaşadığı Kudüs’ü, kadim tarihiyle güzel bir şehir olması gerekirken günümüzde dünyanın en insanlık dışı, gaddar şehirlerinden biri diye niteleyen Adonis bir tür meydan okuma eylemi olarak şiiri bırakma kararı aldığını fakat tektanrılı tanrıçaların şiirden emekli olmasına izin vermediğini söylüyor. Sufizmi gerçeküstücülükten ve varoluşçuluktan daha derinlikli bulan Adonis, Sufizmin devrimci bir düşünceyle ilişkili olduğunu vurguluyor: “Başkası bendir, ben başkasıdır. Kendime doğru bir yolculuğa çıkarsam başkasından geçmek zorundayım.” Kitapta yer alan şiirlerden bir örnek:
Hayatın içinde hayat yok, ey Meryem, / hayat ancak suretin içinde, / kim selam verecek yarın sana, / sarılıp kardeş olduğun bu karanlıklar içinde? /göğüs kafesinden çıkan söz faresi, / iki duvarı arasında: ağlamanın ve ağlayanın, / gelir ve gider tarihin treni. / Niçin yalan söylüyorsunuz ey yıldızlar, niçin? Gündemden hiç düşmeyen ve bir türlü paylaşılamayan acılı şehri, bir şairin gözlerinden görmek ve dizelerinden dinlemek istemez misiniz?..
Küçük İskender, Aşk Şiirleri Kolonisi, şiir, 701 s.
Kitap, şair Küçük İskender’in seçtiği aşk şiirlerinden oluşmaktadır. Tanıtım bülteninde kitap hakkında şunlar yazmaktadır: Türk şiirinin asi çocuğu Küçük İskender, isyana müsait bir temanın, aşkın anatomisini gözler önüne seriyor yaptığı bu seçkiyle... Aşk Şiirleri Kolonisi, aşkın aktığı yatağın, çeşitli şairlerin gözünden manzarası! Aşkın güneşine tutulanların, dahası sanrılarının peşine düşüp bu güneşi elleriyle tutanların bin bir hali... Onlar ki kalplerine ışından hançerler sokup bu dizeleri yazdılar... Aşk kutbuna yönelmiş şiirlerin bu bağımsız kolonisi, antoloji uygarlığına kendi bayrağını dikiyor işte! Farklı şairlerin aşkı nasıl algılayıp tanımladıklarına ilgi duyan şiirseverler için oldukça ilginç bir kitap…
Marc Levy, Bay Daldry'nin Tuhaf İstanbul Yolculuğu, roman, 288 s.
Tanıtım bülteninde kitaba ve yazara dair şu bilgiler yer almaktadır: “1950'lerin Londrası'nda parfümler yaratarak hayatını kazanan Alice'in, aksi ve münzevi kapı komşusu Daldry'nin yolları bir kehanetin peşine düşüp zamanın kalın bir sisle perdelediği, sırlarla örülü bir geçmişin saklı olduğu büyülü İstanbul'a düştüğünde, çıktıkları bu yolcuğun giderek tuhaflaşacağından haberleri yoktur. Egzotik kokuların ardından İstanbul'u arşınlayan iki dost, tanıştıkları her insanla, girdikleri her sokakla birlikte, parçalarını tek tek birleştirmeleri gereken bir yapbozun içinde bulurlar kendilerini. Romanları kırk dile çevrilen usta bir anlatıcı olan Marc Levy, bu kez, mutluluğun peşinden giderken hiç ummadıkları gerçeklerle karşılaşan insanların dokunaklı, sıcak, aşk, dostluk ve cesaret dolu yolculuklarını kaleme almış.” İstanbul’da bir nostalji yolculuğu yapmak isteyen okurların zevkle okuyacağı bir roman…