1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. söğündürme şafgı da OKUYACAM!..
söğündürme şafgı da OKUYACAM!..

söğündürme şafgı da OKUYACAM!..

söğündürme şafgı da OKUYACAM!..

A+A-

Ahmet Yıkık

 

“Biliyor musun? Büyük annesinden ona yadigâr kalan küpeleri verdi bana. Benimle çok iyi vakit geçirdiğini söyledi, daha sık görüşmek istediğini…” Seni ihmal ettiğimin farkındayım, ama parmaklarım telefonun tuşlarına varamadı, anla! “ Terapiste gitmeyeceğim artık. Verdiği nasihatler, haplar falan hepsi hikâye. Kendimi tutamadım gene onu aradım, yüzüme kapattı telefonu. Gururumu ayaklar altına aldım, bu sefer de tuttum ona bir email yazdım. Böylece kustum öfkemi… Cevap yazmadı bile!..” Hep aynı yakınmalarını dinliyorum uzun zamandır. Keşke derdine bir çare bulabilsem… “Bana o kadından ayrıldığını söylemişti, artık onunla görüşmediğini. Bir başkasından öğrendim, evlendiklerini…” Suçluyum belki. Haklısın. Seni ihmal ettim. Ama sana “nasılsın” diye sormak ya da yarana tuz basmak… aynı şey gibi(ydi). Tabii ki bu düşüncelerimi kendime saklıyorum yine. Ve acıtacağımı bile bile o sözcüğü serbest bırakıyorum: “Nasılsın?..”


KİTAP ÖNERİSİ
 

Nafia Akdeniz, Yok, Şiir, 67 s.
1975, Lefkoşa doğumlu Nafia Akdeniz, Doğu Akdeniz Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunudur. Akdeniz, yüksek lisans eğitimini de yine aynı üniversitede tamamlamıştır. Halen DAÜ’de öğretim üyesidir.  Akdeniz, şiirin yanı sıra fotoğraf sanatı alanında da çalışmalarını sürdürmektedir.
Aralık 2013’te yayımlanan Yok’ta tam kırk dokuz tane şiiri yer alır, Akdeniz’in. Yok’un iç kapağında, Akdeniz, “Hayatımın akışı, Nehir’ime…” diye not düşerek kitabını kızına ithaf ettiğini bildirir okuyucuya… Çoğunlukla bireysel varoluş sürecini sorguladığı şiirlerinde, bir yandan kendini tanımlamaya uğraş verirken, diğer yandan da, içinde yaşadığı toplumunun, ona dayattığı değer yargılarını ve tabuları aşma mücadelesi veren güçlü bir kadın(ın) sesi işitilir. Son derece canlı imgelerle döşenmiş dizeleri okurken, yüzeyden derinlere doğru ilerleyeceğiniz ve anlam katmanlarında gezineceğiniz bir yolculukta bulursunuz kendinizi. Bu yolculuk sırasında size rehber olacak anlatıcının, Kıbrıslı Türk toplumu içerisinde alışılagelmiş ‘boyun eğen kadın’ tipiyle uzaktan yakından bir alakası olmadığını anlamanız uzun sürmeyecektir. Ayakları sapasağlam yere basan söz konusu anlatıcının, kılıç gibi kuşandığı sözcüklerle giriştiği varoluş savaşındaki cüretkâr tavırları, sizi, bazen şaşırtacak, bazen rahatsız edecek, ve kaçınılmaz olarak derin düşüncelere sevk edecektir. Yalnız, hepsi bunlarla da sınırlı değil; şiirlerden yayılan estetizm yüklü hazzı da es geçmemek gerekir… Kısacası, Akdeniz’in şiirlerini okurken, ‘şiir sanatı’nın okura sunduğu nimetlerden ziyadesiyle tadacaksınız. Keyifli okumalar...

Yok’tan bir şiir:
Sus’adım
Ben sana bakardım, sen biryerlere, / şimdi sen bana bakıyorsun, ben biryerlere… / Ben sana konuşurdum, sen bana susardın, / şimdi ben susuyorum, sen konuş! / Susturmayacağım…

 

YENİLERDEN…

(Aşağıdaki bilgi ve yorumlar, kitapların kendi tanıtım bültenlerinden alınmıştır.)
 

A. M. Homes, Bizi Bağışla, roman, 596 s.
Nixon uzmanı bir tarihçinin, akademinin sınırları dışına çıkmayan hayatı, bir dizi olayla sarsılır. Harold Silver’ın hırslı, özgüvenli, saldırgan kardeşi ile çocukluğundan bu yana yaşadığı çatışma, artık psikolojik bir gerilim olmaktan çıkıp, fiili bir çatışmaya dönüşmüştür. Bu çatışmanın sonucunda ortaya çıkan trajik olaylar, Harold’ın hayatının ve onu sarmalayan “Amerikan Rüyası”nın sıvalarını bir bir dökmeye başlayacak; sorumluluk, iradi eylem ve yüzleşmenin öncülük ettiği yeni bir yaşam mücadelesi baş gösterecektir. Nixon uzmanı bir tarihçinin, akademinin sınırları dışına çıkmayan hayatı, bir dizi olayla sarsılır. Harold Silver’ın hırslı, özgüvenli, saldırgan kardeşi ile çocukluğundan bu yana yaşadığı çatışma, artık psikolojik bir gerilim olmaktan çıkıp, fiili bir çatışmaya dönüşmüştür. Bu çatışmanın sonucunda ortaya çıkan trajik olaylar, Harold’ın hayatının ve onu sarmalayan “Amerikan Rüyası”nın sıvalarını bir bir dökmeye başlayacak; sorumluluk, iradi eylem ve yüzleşmenin öncülük ettiği yeni bir yaşam mücadelesi baş gösterecektir. Bizi Bağışla, rayına oturmuş görünen orta sınıf burjuva hayatların bir darbeyle nasıl allak bullak olabileceğini gösteriyor.

Terry Pratchett – Stephen Baxter, Uzun Dünya, roman, 424 s.
Bilimkurgunun iki ustası Terry Pratchett ve Stephen Baxter yeni bir roman için bir araya gelip bize şu soruyu sordu:Dünya’daki kaynaklar kısıtlı olmasaydı, insanlık nasıl gelişirdi? Paralel dünyalar arasında yolculuk yapılmasını sağlayan “adımlayıcı”nın icadıyla, asırlardır yalnız olduğu düşünülen Dünya ve insanlık için yeni bir dönem başlamıştır. Ne kadar çok kullanılırsa o kadar çok yeni dünyanın keşfedilmesini sağlayan bu aygıt, insanlığa sonsuz ihtimaller sunar. Doğuştan “Adımlayıcı” olanlarınsa buna ihtiyacı yoktur.Evrimin farklı bir yol izlemesi, dinozorların hayatta olması, homo sapienslerin var olmaması gibi “küçük” ayrıntılar göz ardı edildiğinde, yan yana sıralanan her Dünya birbiriyle aynıdır.New York Times çoksatarı Uzun Dünya, gerçek anlamıyla “başka dünyalar”ı mümkün kılıyor.Sizi bekleyen dünyalar var; yeter ki küçük bir adım atın.

 

YAZIN DÜNYASINDAN HABERLER…

Doğanköy-Girne’de hizmet veren Streetart Kitap-Kafe, her ayın üçüncü salı akşamı, okurları, Kıbrıslı şair ve yazarlarla buluşturacağı etkinliklerin ilkini geçtiğimiz salı günü gerçekleştirdi.  Kurumun ilk konuğu, “Kuyu Mezarları Ülkesi” adlı yeni romanı geçtiğimiz günlerde yayımlanan Dr. Bülent Dizdarlı oldu. Etkinlikte, Dizdarlı,  kendi yazarlık öyküsü ve yayımlanan kitapları üzerine okurlarla sohbet etti.
Yazar Mehmet Yaşın’ın, “Sarı Kehribar” adını verdiği yeni romanının, mayıs sonu ya da haziran başında kitapçılardaki yerini alacağı duyuruldu.

Bu haber toplam 1304 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 160. Sayısı

Adres Kıbrıs 160. Sayısı