Söğündürme şafgı da okuyacam!
Söğündürme şafgı da okuyacam!
Ahmet Yıkık
Zaman kavramı insanı hep meşgul eder. Geçmiş, şimdi ve gelecek etrafımızı kuşatan bir üçgen sanki… Madde-öz, varlık-sûret ya da beden-ruh vb. tezatlar âleminin dehlizlerinde gelgitler yaşar dururuz. Kıyılarda dolanır, sulara bırakırız kendimizi. Sınırları aşmanın ve özgürlüğe kavuşmanın tadına vardığımızı sanırız. Ve derken, bu sefer de başka başka duvarlara toslarız... Resmi tarihe düşülen notlar düz bir çizgi gibidir; ‘doğru’dan hiç şaşmaz!.. Peki, toplumun yaşadıklarından mütevellit duygu ve düşüncelerini damıtan şairin düştüğü notlar ne gibi ‘eğri’liklere işaret eder?.. Yüzü ölüme dönük bireyin, zihninde beslediği tutsaklığını, bir şair nasıl resmeder?.. Dizeler elbette dizeler… Şairin tarihe vurduğu fırça darbeleri…
ÇIKTIM BALKONA OTURDUM
Çıktım balkona oturdum / yok bu o bildiğin değil / orası ne güzeldi / bir yanı fidanlık / bir yanı okul / hani çıkıp oturunca / kuşlar uçardı Yeşil Hat’ta / bir Rum tarafına / bir Türk tarafına / casus olmayasınız derdim de / gülerdi kuşlar kahkahalarla (…)
Feriha Altıok
KİTAP ÖNERİSİ
Murat Uyurkulak, Tol, roman, 262 s.
Murat Uyurkulak, 1972 yılında Aydın’da doğmuştur. Uzun yıllar İzmir’de yaşadıktan sonra İstanbul’a taşınmıştır ve halen İstanbul’da yaşamaktadır. Uyurkulak; garsonluk, karanlık odacılık, çevirmenlik, gazetecilik ve yayıncılık işlerinde çalışmıştır. Milliyet Sanat, Gate, Radikal Kitap gibi dergilerde yazıları yayımlanmıştır. İlk romanı Tol 2002’de, ikinci romanı Har ise 2006’da yayımlanmıştır. Tol isimli romanı Mahir Günşiray'ın yönetmenliğiyle Tiyatro Oyunevi tarafından sahnelenmiştir. 2011’de Bazuka adlı öykü kitabı yayımlanmıştır. Yazarın eserleri Almanca ve Fransızcaya çevrilmiştir. Uyurkulak, 2011 yılında 24. Işık Kitabevi Kitap Fuarı kapsamında düzenlenen söyleşide, Kıbrıslı Türk okuyucularla bir araya gelmişti.
Tol, postmodern roman tarzında kaleme alınmış; parça parça öykülerin bir araya gelmesinden oluşan bir yolculuk romanı. Romanın başkahramanı Yusuf, Diyarbakır’a doğru yolculuk ederken, trende ‘Şair’’e rastlar. Şair, ona bir defter verir. Bu defteri okumaya başlayan Yusuf, geçmişe doğru uzanan, ikinci bir yolculukta bulur kendini. Defterde, önce 60′lı yıllar, sonra devrimcilik ve ardından 80 darbesinin fon oluşturduğu öyküler, anılardan ve mektuplardan anlatılır. Bir bakıma hikâye içinde hikâye tekniğinin kullanılmasına tanık olur, okuyucu. Bu defter sayesinde, kendi babasını tanımaya başlayan Yusuf, bir yandan da sistemin ezdiği insanların trajik öykülerine tanıklık edecektir. Böylelikle, Yusuf’la birlikte okuyucu da, Türkiye’nin yakın tarihine, roman kurgusu içinde farklı bir açıdan bakma şansını yakalayacaktır. Ayrıca, romanda kullanılan argo yüklü, erkeksi dil de dikkat çekici. Bir bakıma, yazarın özgün üslûbu, bu son derece sert ve alışılmadık dile dayanmaktadır. Devrim hayalleri kuran ve sistemle sürekli çatışan muhaliflerin yaşadığı hayal kırıklığını ve yenilgiyi oldukça ilginç bir roman kurgusu içinde okumak isteyenlere… Keyifli Okumalar…
YENİLERDEN…
Adalet Ağaoğlu, Dert Dinleme Uzmanı, roman, 256 s.
Kitabın tanıtım bülteni şöyle: “Dert Dinleme Uzmanı” dar zamanlar üçlemesinin devamı gibi görünse de üçlemenin kitapları “Ölmeye Yatmak”, “Bir Düğün Gecesi” ve “Hayır” adlı romanlar gibi başlı başına okunabilecek niteliğe sahip. Türkiye Cumhuriyeti’nin analizi niteliği taşıyan “Dar Zamanlar” serisinin dördüncü kitabı “Dert Dinleme Uzmanı”, Adalet Ağaoğlu’nun on sekiz yıl aradan sonra yazdığı roman. Ağaoğlu, her dert dökümünün simgesel anlam ve çağrışımları olduğunun altını çizerek, toplumsal ahlakın bozulması, yozlaşması ve sonunda bireyin kendisinin bile farkına varamadığı değişim ve dönüşümünü muzip bir dille anlatıyor. Yayınevinde çalışan bir editör, başkalarının kitaplarını titizlikle düzeltirken, içinden geçtiği çağrışım, anı ve hesaplaşma karmaşasıyla boğuşur ve bu süreçte yaşadıklarını defterine hatırında kaldığı gibi çalakalem kaydeder. Sonuçta, metinlerin ve gündelik dilin birbirine karıştığı yepyeni bir anlatım çıkar ortaya. “Dert Dinleme Uzmanı”nda isim, zaman, mekân belirsiz; çünkü günümüzde kalıcı olan adlar değil görsellik. Hayatımız şifreler üzerinden akıp gitmekte, ta ki kendimize tamamen yabancılaşıncaya kadar.
Cathrine Fischer, Çöl, roman, 352 s.
Romanda kuraklığın pençesindeki bir uygarlığın ve onu kurtarmak için bir araya gelen cesur insanların öyküsü anlatılmaktadır. Tanıtım bülteninde kitap hakkında şunlar yazmaktadır:
"Şarkı Kuyusu'na gideceğim. Oradaki suyu içecek ve onu ölüm ile çölün ötesinden size getireceğim. Nehirleri sizin için coşturacak, bitkileri sizin için büyüteceğim. Sizi kurtaracağım, halkım." Yeni Archon Alexos, Şarkı Kuyusu'na yapılacak hac yolculuğuna önderlik edecektir. Şarkı Kuyusu'nda Altınlar ve elmaslar olduğu söylenmektedir ve Archon, Yağmur Kraliçesi'yle barış yapmak istemektedir. Ama çöl, Archon ile arkadaşlarını tehdit ederken, bu cesur grup hem zengin olmak hem de tüm gücü ele geçirmek isteyen Argelin'den de bir türlü kurtulamayacaktır. İhanetle tek başına mücadele eden Mirany ise savaşın dehşetiyle yüz yüze kalacaktır... Kâhin'in ardından gelen nefes kesen bu devam kitabında Archon ihanetle dolu bir maceraya atılacak ve halkını kurtarabilmek için aman vermez çölü geçmek zorunda kalacak…
YAZIN DÜNYASINDAN HABERLER…
• Doç. Dr. Kemal Bolayır’ın, “Benim Adım Kıbrıs” adlı anı ve söyleşilerden oluşan kitabının tanıtımı, 4 Haziran 2014 tarihinde, K.T. Tabipleri Birliği Konferans Salonu’nda yapıldı.
• 9 Haziran 2014 tarihinde, saat 20.00’da, Mağusa, MAGEM'de Dr. Bülent Dizdarlı'nın yeni romanı "Kuyu Mezarları Ülkesi"nin tanıtım etkinliği düzenlenecektir.