SOKAK ÇAĞIRIYOR
Aslında hiç de zamanı değildi.
Virüs tehdidi varken insanların bir araya toplanması, eylem yapması doğru olmazdı.
Ama öylesine beceriksiz, öylesine vurdumduymaz, öylesine ayırımcı, öylesine vicdansız ve insafsız işler yapılıyor ki, başka yolu kalmadı.
Sokaklar her gün yeni bir eylemle çınlamaya başladı.
Bir yılı aşkın süre önce ‘uzaktan kumanda ve talimat’ ile kurdurulan UBP-HP koalisyon hükümeti tam bir fiyasko görüntüsü sergiliyor.
‘Başarılıyız’ dedikleri tek bir konu var ki onu da başta sağlık çalışanları olmak üzere özverili emekçiler ve kurallara sıkı sıkıya uyan bilnçli bireyler sağladı.
Yoksa hükümet bırakın Corona ile mücadele etmeyi, raporunu dahi yazmayı beceremedi!
Sadece hava atıyorlar, o kadar!..
**
Yaz sıcak geçecek, bu kesin…
Hem meteorolojik olarak ama hem de sosyal hareketlenme bakımından…
TC-KKTC protokolü imzalandı, ‘para gelecek’ mesajı verildi. Bütün kesimler ‘pay’ını almak için sıraya girmeye başladı.
Para gelecek mi, ne kadarı gelecek, kime ne düşecek, hatta birine bir şey düşecek mi, belli değil.
Bu soruların cevabını kimse bilmiyor.
Para gelse dahi, hükümetin bunu ekonomiye ‘artı’ olarak kanalize edeceğine bin şahit ister.
Dün de altını çizdim, hükümettekilerin ‘maaş ödemek’ dışında bir ekonomik gailesi yok çünkü…
Bu yüzden şimdi ulaşım sektöründekiler, turizmciler, güneyde çalışanlar sokaktadır ama sokak giderek kalabalıklaşacak.
Esnafın durumu perişandır. Ne yapacak? Sokağa çıkacak.
Üretici perişandır. Ne yapacak? Sokağa dökülecek.
İşsiz perişanın da ötesindedir. Ne yapacak? Sokağa dökülecek.
Hatta tüccar da, işveren de (en azından ciddi bir kesim) perişandır. Ne yapacaklar? Onlar da sokağa dökülecek.
Yani neredeyse herkes sokakta olacak.
**
Bu saatten sonra siyaset de sokağa dökülecek.
Dökülmeli!..
Kapalı kapılar ardında, meclis birleşiminde, partideki toplantıda yapılan siyaset, çaresizlik içinde kıvranan toplumsal sınıf ve katmanların derdine derman olamaz.
‘Sorumlu muhalefet’e evet, ama nereye kadar?
Toplumdan koptuktan sonrası hikayedir artık…
Önemli olan sokaktaki insanın sorununa çare üretmek, bunun için meşru mücadele yolları göstermek, sokağın iradesini iktidar sahiplerinin kararlarını etkileyecek yöne kanalize etmektir.
Muhalefet sokağın sesini duymalıdır.
Çünkü sokak çağırıyor.
Hatta bağır bağır bağırıyor!..
‘Sen yanmazsan
Ben yanmazsam
Nasıl çıkar
Karanlıklar aydınlığa’ diye…