Solda Duranın Ataerkiyle Sorunu Vardır!
Solda Duranın Ataerkiyle Sorunu Vardır!
Tufan Erhürman
Sel Yayınları Eduardo Galeano’nun eserlerini yayımlamaya devam ediyor. “Ve Günler Yürümeye Başladı” Kasım ayında yayımlandı. Latin Amerika edebiyatının, sanırım en güzel örneklerini Borges’in eserlerinde bulan, kısa ve çarpıcı pasajlarla anlatım geleneğine parlak bir katkı olarak okunabilecek bu kitabı, özellikle günümüz ana akım okuyucusunun, uzun metinler okuyamama, erken sıkılma alışkanlıklarını paylaşanlara hararetle öneriyorum.
Hayatın Dönüşleri başlıklı kısa pasajı aynen aktarıyorum:
“Nikaragua’yı Muhafazakar Parti’nin yönettiği 1837 yılında bugün (27 Nisan), hayati tehlike bulunması halinde kadınlara kürtaj hakkı tanındı. Yüz yetmiş yıl sonra, aynı ülkede, Devrimci Sandinistalar olduklarını söyleyen kanun yapıcılar hangi koşulda olursa olsun kürtajı yasakladı ve böylece yoksul kadınları hapse ya da mezara mahkum etti”.1
Kısacık, dolu dolu, bilgilendiren aydınlatan, tokat gibi bir pasaj, Türkiye’de 1980 öncesinde aktif olan sol hareketlerdeki kadının konumunu, Türkiye’de ve KKTC’de bugünkü sol partilere mensup olanların kadına ve LGBTQ bireylere bakışını, hatta KKTC’de hükümetin büyük ortağı olmayı başarmış bir sol partinin Fasıl 154 Ceza Yasası’ndaki eşcinsellerin cinsel ilişkisini suç sayan akıl dışı hükmü kaldırma basiretini gösterememiş olmasının nedenlerini gerçekten anlamak isteyenler için ilaç niyetine iki paragraf.
Elbette solcu ya da devrimci olmak, her şeyden önce eşitlikçi olmak manasına gelir. Ama gelin görün ki solcu, devrimci ya da eşitlikçiyim diyen herkesin, gerçekten böyle olup olmadığını her olayda hassasiyetle değerlendirmesi gerekir. Çünkü gün gelir, Galeano gibi birisi çıkar ortaya ve devrimci olduğunuzu iddia etmenize karşın, muhafazakar bir partinin, hem de iktidarınızdan yüz yetmiş yıl önce, sizden çok daha eşitlikçi kararlara / yasalara imza attığını gösterebilir. Bu tespit, bu iki paragrafın akla getirdiklerinin birincisidir.
İkinci nokta daha da çarpıcıdır. Antik Yunan’da demokrasi üzerine yazıp çizen, felsefelerinin odağına bu kavramı alan büyük filozofların, kadınların ve kölelerin haklarıyla ilgili herhangi bir şey söyleme ihtiyacı hissetmemiş olduğu, hatta köleliği meşrulaştırmaya kalkıştığı bilinir. Belki tam da bu sebeple, günümüzün bazı sol partilerinin, düzeni ya da sistemi değiştirmekten dem vururken, düzenin de sistemin de temel yapı taşlarından biri olan ataerkili görmezden gelmesi anlaşılamayacak bir durum değildir. Ama hep söylediğim gibi, anlamak başka bir şey, kabul etmek başka bir şeydir.
Aslında solda durmak her zaman zorda olmaktır. Bu duruş, kendinizi sürekli sorgulamanızı, öz eleştiri yapmanızı, karşınıza çıkan yeni sorunlara, ilkelerinizden ve değerlerinizden ödün vermeden çözüm üretmenizi gerekli kılar. Dahası solda durmak, kendinizi dünyanın merkezine koymanızı engeller. Kadın, LGBTQ birey, engelli, çocuk, dinsel, dilsel, mezhepsel, etnik ya da ulusal azınlık mensubu, yoksul, işsiz vb. olmayan bir solcu, bu kişilerin de en az kendisi kadar hak sahibi olduğunu kabul edendir. Hatta eşitlikçilik insanla da sınırlı değildir.
Hayvanların ve en genel anlamda doğanın hakları da solcu bireyin meseleleri arasındadır.
Ancak dedik ya, solda durmak, zorda olmaktır. Uygulamada yukarıda söylenenlerin gereklerini yerine getirmek hiç de kolay değildir. Çünkü solcu da, yaşadığı zamanın ve mekanın insanıdır. Oysa sahip olduğu ideoloji, onun zamanının ve mekanının öğrettiklerinin, dayattıklarının ötesinde olmak zorunda bırakır. Bu, her insanın harcı değildir. Bu yüzdendir ki devrimden söz etmek kolaydır ama örneğin ataerkiyle mücadele etmeden, onu reddetmeden gerçek devrimci olunamayacağını anlamak ve bu düşünceyi içselleştirmek siyaset yapmak, yaşamak zordur. Devrim yaptığını iddia edenlerin, kadınlara, LGBTQ bireylere, kendilerinden farklı düşünenlere, azınlıklara çektirdikleri biraz tarih bile herkesin malumudur.
Sanırım Galeano’nun pasajlarını okumak ve kendini sorgulamak özellikle solcu olduğunu iddia edenler için son derece yararlı olacaktır. Unutulmamalıdır ki solda öz eleştiri, çoğu zaman sanıldığının aksine, mağlubiyet değil, daha iyi bir dünyanın anahtarıdır.
------------------------------
1. Eduardo Galeano, Ve Günler Yürümeye Başladı, çev. Süleyman Doğru, İstanbul, Sel Yayınları, 2012, s. 137.