Soma: Mayıs’ta ölmek zor!
Soma: Mayıs’ta ölmek zor!
Cansu N. Nazlı
[email protected]
1 Mayıs İşçinin Emekçinin Bayramı. 1 Mayıs ertesi, kapitalizm çarkı dönmeye devam ediyor. Kolombiya’da 3 maden işçisi 2 Mayıs’ta hayatını kaybediyor.
Bir hafta sonra öğreniyoruz ki Avrupa’nın en büyük kömür madeni ‘Elektrownia Północ’ Polonya’ya inşa ediliyor. Projenin hayata geçmesi halinde her sene 4,6 milyon ton kömür yanacağı söyleniyor. Bölgeyi kömür tüketimine mahkûm ederken, havasını suyunu kirleterek insan sağlığını tehdit edeceği için proje ciddi şekilde endişelendiriyor. İklim değişikliği üzerine çalışan 350.org isimli çevre örgütü, ‘Elektrownia Północ’ın sermayedarına karşı, projeyi durdurması için kampanya başlatıyor. Bu esnada Soma’daki kömür madeninde bir facia yaşanıyor. Göçük altında kalan 301 maden işçisi ölüyor. Madenleri özelleştiren AKP hükümeti, faciadan 20 gün önce meclise getirilen maden ocaklarının denetimi önerisini de reddetmiş bulunuyor. Uyguladığı neoliberal politikalar sonucu yüzlerce işçi ölürken Erdoğan, takdiriilahi deyip törendeki kalabalığı ‘fatiha’ okumaya davet ediyor.
Ya barbarlık ya sosyalizm
Öte yandan eşi AKP’li olan Soma sermayedarı, faciadan 2 gün sonra çıkıp fütursuzca ihmali olmadığını söylüyor. İktisadi aklın onu hissizleştirdiği yüzünden okunuyor, işçi ölümleri sayıdan öte bir anlam ifade etmiyor kendi için. Zira emeğini, saati 5 TL’den metalaştırdığı işçiler, onun gözünde zaten hep cansız.
Ölü işçilerin maden ocağından çıkarılması tamamlandıktan 48 saat sonra, kapitalizmin çarkı hiçbir şey olmamış gibi dönüyor. Göçükten kurtulduğuna sevinemeden bareti kaybolursa maaşından kesileceğine endişelenen işçi başına geleceği biliyor. İktisadi akılcılaştırma, emekçiyi sermayeye boyun eğdirtiyor. Facianın sebebi henüz tespit edilmeden, hâliyle buna karşı herhangi bir güvenlik tedbiri alınmadan hayatta kalanlar işbaşı yapıyor. Bu barbarlık, Rosa’nın ünlü sözünü akla düşürüyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun yayınladığı rakamlara göre Türkiye, dünyada maden kazaları sıralamasında son 3 yıldır Çin’i geçerek ilk sıraya yükseliyor. Türkiye’de çıkarılan her 1 milyon ton kömür başına, en az 7 işçi hayatını kaybediyor.
Kömür ‘KADER’ değil
Sermayenin gözünü, işçilerinse hayatını karartan kömür bununla yetinmiyor, atmosferi de kömür karası ediyor. Dünyada hava kirliliğinin en büyük kaynağı, kömürlü termik santrallerin neden olduğu toksik metaller, asit gazlar ve partiküller. En kirli enerji olmasının yanı sıra kömür santralleri, en fazla suyu tüketen enerji türü.
Soma’da yaşanan facianın ardından Greenpeace kömür gibi tehlikeli, kirli ve pahalı bir enerjiye karşı kimsenin canından ve işinden olmayacağı bir B Planı sunuyor. Dünya Kaynakları Enstitüsü raporuna göre, en zararlı yakıt türü kömürün üretiminde dünyanın en büyük 4. tehdidi konumunda olan Türkiye, aslında Avrupa’nın en büyük rüzgâr, güneş ve jeotermal potansiyeline sahip. Greenpeace başlattığı kapsamlı kampanya ile kömür teşviklerinin kaldırılarak bu sektörde çalışan işçilerin yenilenebilir enerji gibi başka sektörlere geçişini öngörüyor.
Neoliberalizme karşı Ekososyalizm
1 Mayıs’ın üzerinden iki hafta geçmeden, güvensiz çalışma koşullarından dolayı yüzlerce işçi hayatını kaybediyor. Sermaye doğayı pervasızca tahrip ederken, aslında hepimizi göçük altında nefessiz bırakıyor. Rahat soluk almamız, işte bu sebeple ekolojik enerji üretiminin sosyalist koşullar altında yaygınlaştırılmasıyla mümkün görünüyor.
Kömürün karartmadığı, kapitalizmin kan kırmızısına boyamadığı YEŞİL BİR DÜNYA MÜMKÜN!