Son

Son

Bir gece elinde, düşman öldürmek için makineli tüfek tutup ertesi gece elindeki gitarın tellerine vurarak şarkı söylemek hiç de kolay değildi

A+A-

Erdinç Gündüz

Ne 64’lerde ne Bayrak Kuartet’te biraraya gelirken,  ne de daha sonra,  müziği para için yapmadık.  Başka bir deyişle hiçbir zaman ‘profesyonel’ olmadık. Kazandığımız parayı da hep müziğe yatırdık. Ama bu arada iki şeyden şeyden hiç ödün vermedik:  (1) Dostluğumuz ve birbirimize olan saygımızdan (2) Yaptığımız müzikten...

Bir gece elinde, düşman öldürmek için makineli tüfek tutup ertesi gece elindeki gitarın tellerine vurarak şarkı söylemek hiç de kolay değildi.  Bu bir yana, en önemli sorun ‘yokluk’lardı.  Bir yanda silahlı mücadele ama bir yanda da aklınıza gelebilecek herşeyin yokluğu...  Böyle bir ‘yokluklar’ döneminde müzik bir fantazi miydi ? Öyle olmadığı, hatta bir ihtiyaç olarak ortaya çıktığı yaşanarak görüldü.  

1964’den itibaren Ada’nın dört bir yanında kurulan pop müzik gruplarında bizim Lefkoşa’da çektiğimiz sıkıntılar var mıydı? Bilemiyorum. Ama bildiğim tek şey Bayrak Kuartet’in  inanılmaz yokluklar içinde yaşamını sürdürdüğü,  yılmadığı...

*  *  *

Sıla 4, dördümüzün de müzik hayatında önemli bir dönemeçti. Çok sevdiğimiz ülkemiz için birşeyler yapma sevdasıydı Sıla 4...  Ölüm döşeğindeki Kıbrıs Türk Kültürü’nü ayağa kaldırma sevdasıydı... Kıbrıs ağzı’ndan söylenen manilerin,  türkülerin canlandırılması, hatırlatılması sevdasıydı... Bir toplumun ayakta durabilmesi için, sadece silahın yeterli olamayacağı,  kültürünün de yaşatılması, canlandırılması  inancının sevdasıydı...

*  *  *

Başardık mı? Alçak gönüllülüğü bir yana bırakarak başardığımızı söylemek mümkündür herhalde.  

67-68’lere kadar,  Anadolu Halk Oyunlarını oynayan ilkokul, lise öğrencilerimizin Sıla 4’ün Dolama şarkısından sonraki hareketlenme sonrasında Kıbrıs Halk Oyunları oynamaya başladıklarını, hafızalarını zorlayan herkes hatırlayacaktır... Müzikçilerimizin,  kendi bestelerini halka sunma cesaretini, Kamuran Aziz Hanım’ın hemen yanında,  Sıla 4’ün benzeri çalışmalarından da bulduğu bir gerçektir...

Başardık mı? Sıla 4’ü ayakta tutan güç,  her zaman halkımız olmuştur. Bugün dördüncü nesille birlikteyiz. Dördüncü nesil de hala Sıla 4 şarkılarını biliyorsa, mırıldanıyorsa birşeyler başaramışız demek değil midir ?

 

*  *  *

          Ve bazı ilk’ler....

  • Bayrak Kuartet,  Kıbrıs’ta, Türkler arasında 60’lar anlayışı ile kurulan ilk ‘rock’ grubudur.
  • Sıla 4, ‘Kıbrıs Türk Rock’unun ilk grubudur...
  • Sıla 4, Türkiye plak sanayii içine 4-5 plakla girmeyi başarabilen ilk Kıbrıslı müzik grubudur.
  • Sıla 4, Türkiye basınının en çok sözünü ettiği ilk Kıbrıslı Türk müzik grubudur.
  • Sıla 4, Türkiye listelerine girmeyi başaran ilk Kıbrıslı Türk müzik grubudur.
  • Sıla 4, 1972 yılından itibaren verdiği tüm konserlerinde, sadece kendi şarkılarını seslendiren ilk ve tek Kıbrıs müzik grubudur.
  • Sıla 4, yarım yüzyıldır şarkıları hala dillerde dolaşan ilk ve tek müzik grubudur.

 

***************************************************************************

Ve Raif... Ve Aydın....

            Önce Raif, sonra Aydın... İkisini de kaybettik. Şimdi sadece Ferahzat ve ben kaldım orijinal Sıla 4’ten.

            Raif’i çok beklenmedik şekilde kaybetmiştik. Onun kaybından sonra çok uzun süre ne gitarları elimize alabilmiş ne de Sıla 4 şarkıları söyleyebilmiştik.  

            2009’da yeniden stüdyoya girdiğimizde,  iki ve üçüncü sesler yapılırken hep “Raif şöyle yapardı..Raif böyle yapardı..” konuşmaları geçtiydi aramızda.  2012 Salamis Konseri çalışmalarında ise vokalistlerimi Aydın çalıştırıyordu.  “Raif böyle yapardı... Sen Raif’in sesini yapacaksın....Sen de şöyle yapacaksın...” diyerekten.,

            Şimdi Aydın da yok aramızda.  Çalışmalar yapıyoruz. “Nasıl yapıyorsunuz?” diye sormayın...  “Aydın şöyle yapıyordu, Raif de böyle yapıyordu” diyerek bu sefer.

            Çok acı oldu Aydın’ı da kaybetmek. Şimdi kendime sıkça sorduğum şu soru var: “Aydın durmamızı, nokta koymamızı ister miydi?”...  Doğrusunu isterseniz  Aydın’ın da, aynı Raif gibi,  “Devaaammmm” diye bağırdığını duyar gibi oluyorum.  “Pes etme..Devam et...” diyordur bulunduğu yerden.

            Devam edebilir miyiz? Bilemem. Bildiğim, SILA 4’ün hala yaşadığı... Raif ve Aydın’la nasıl yaşıyorduysa aynı şekilde.

            ‘Efsane Sıla 4’ ismini biz takmadık kendi kendimize.  Son yıllarda, sağolsunlar,  halkımızın dilinde hep öyle anılıyoruz.  Efsane miyiz değil miyiz? Onu da bilemem.  Ama gerçekten öyleysek ‘Efsaneler ölmez’ değil mi Raif? Değil mi Aydın?

 

Bu haber toplam 2664 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 302 Sayısı

Adres Kıbrıs 302 Sayısı