1. YAZARLAR

  2. Niyazi Kızılyürek

  3. Son Virajda AP Seçimleri ve Kıbrıslı Türkler
Niyazi Kızılyürek

Niyazi Kızılyürek

Son Virajda AP Seçimleri ve Kıbrıslı Türkler

A+A-

 

Avrupa Parlamentosu seçimlerine bir hafta kaldı. Kamuoyu yoklamaları peşi sıra yayınlanıyor ve  Kıbrıs Rum toplumunda heyecan giderek yükseliyor. 2014 seçimlerinde AKEL’e fark atan DİSİ, farkın küçüldüğünü gördükçe daha da saldırganlaşıyor. Hem şahsıma hem de AKEL’ karşı çirkin bir üslup kullanıyor.

Bu arada herkes Kıbrıslı Türklerin seçime katılımını merak ediyor. Bu merak, saf bir ilgiden kaynaklanmıyor. Kıbrıslı Türk seçmenler seçim sonuçlarını köklü biçimde etkileyebilir. Gittiğim her yerde hem yandaşlar hem de karşıtlar aynı soruyu soruyorlar: “Kaç Kıbrıslı Türk oy kullanacak?”

Soru budur.

Son kamuoyu yoklamaları AKEL’in DİSİ ile arasındaki farkı %2’ye indirdiğini gösteriyor. Ayrıca, benim seçilme şansımın son derece yüksek olduğu görülüyor. Neo-Nazi ELAM ise EDEK ile yarışıyor.

Sandalye dağılımı büyük oranda netleşmiş görünüyor. AKEL ve DİSİ 2’şer sandalye, DİKO ise 1 sandalye alıyor. Altıncı sandalye için ELAM ile EDEK kıran kırana yarışıyor.

İşte Kıbrıslı Türklerin seçime katılımı konusuna gösterilen ilginin nedeni bu tablodur. Yoğun bir katılım söz konusu olursa, ELAM’ın bir sandalye kazanması iyice zorlaşacak. Bu yüzden ELAM şahsıma karşı saldırıları sıklaştırdı. Televizyon programlarında Mehmet Ali Talat ile fotoğraflarımı gösterip, “bir savaş suçlusu” ile birlikte olduğumu söylüyorlar. (ELAM Talat’ı 1974 savaşında esir Kıbrıslı Rumları öldürmek gibi saçma sapan bir iftiraya tabi tutmuştur.)

Kıbrıslı Türklerin seçime yoğun biçimde katılımlarından rahatsız olan diğer bir kesim ise DİSİ’dir.

Kıbrıslı Türklerin oylarının büyük oranda AKEL’e gideceğinden korkan DİSİ, hem birinciliği kaybetmekle karşı karşıyadır, hem de benim (bir Kıbrıslı Türk’ün) seçimi kazanmasından müthiş bir rahatsızlık duymaktadır.

DİSİ’nin adaylarından Eleni Stavru beni Türkiye’nin “ajanı” olmakla suçlarken, diğer adayları da “komünist olsa da bir Kıbrıslı Rum’u bir Kıbrıslı Türk’e tercih ettiklerini” söylüyorlar.

Nikos Anastasiadis ile Averof Neofitu ise AKEL’i Kıbrıslı Türklerden “ödünç oy alma peşinde” koşmakla” suçluyorlar ve bu tavırlarıyla Kıbrıslı Türklere hakaret ettiklerini anlayamayacak kadar körleşmiş bulunuyorlar.

Beni ve AKEL’i “sanık” sandalyesine oturtmak için ellerinden geleni yapıyorlar ama söyledikleri her şey aleyhlerine dönüyor.

Kıbrıslı Türklerin oylarından korkmakla Kıbrıs Sorununa bakışlarını ortaya koymuş oluyorlar. Bu ülkede onlar kadar hak sahibi olan Kıbrıslı Türkleri “devre dışı” bırakma eğilimleri çözüm konusunda samimiyetsizliklerini apaçık ediyor. En vahimi, Kıbrıslı Türkleri bu ülkede “yabancı unsur” göstermeye kalkışmalarıdır.

Bütün bunları sadece seçim endişesiyle yapmış olmaları mümkün değildir. Koşullar kendi aleyhine dönünce İdeolojik DNA’ları ortaya çıkmış, 2004’ten beri takındıkları maske düşmüştür.

DİSİ, 2004 referandumlarında “evet” oyu kullanarak Kıbrıslı Türklerin gönlünü çalmıştı. O tarihten sonra, kendi çaplarında “yeniden yakınlaşma” programları uygulayarak, Kıbrıslı Türklere karşı bazı açılımlar da yapmışlardı.

Ne var ki, şu Avrupa Parlamentosu seçim günlerinde kendilerini ele vermiş bulunuyorlar. AKEL’in şahsımı aday göstermesi iyot işlevi gördü ve DİSİ’nin derin ideolojik köklerinin açığa çıkmasına vesile oldu.

Günümüzün DİSİ yönetimi şahsıma ve Kıbrıslı Türk seçmenlere karşı gösterdiği çirkin tepki öyle bir noktaya vardı ki, DİSİ’nin kurucusu Glafkos Kliridis’in kızı Keti Kliridis’i de rahatsız etti. Keti Kliridis, yazdığı bir yazıda Anastasiadis’i ve DİSİ yönetimini Kliridis’in çizgisinden sapmakla suçladı.

Bütün bu yaşananlar Kıbrıslı Türklerin seçmen olarak, özne olarak kendini göstermeye yöneldiği andan itibaren varlığının ne kadar etkili olabileceğini gösteriyor.

Önümüzdeki Pazar yapılması gereken açıktır. Kıbrıslı Türkler sandığa giderek özne olarak varlıklarını herkese beyan etmelidirler...         

    

   

Bu yazı toplam 3405 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar