“Sorumluluk, büyük oranda bakanlıkta”
İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Birliği Başkanı Erkay Özgör, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde yaşanan skandalda sadece hemşireler ve/veya doktorların suçlanamayacağını söyledi.
Ödül AŞIK ÜLKER
İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Birliği (İSG-BİR) Başkanı Erkay Özgör, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde 20 günlük Mihrimah bebeğin ölümü ve 6 bebeğin sütünün su yerine alkolle hazırlanması olayında sadece hemşireler ve/veya doktorların suçlanamayacağını, olaya adli soruşturmanın ardından, idari açıdan da bakmak gerektiğini söyledi.
“Yönetimin, bakanlığın büyük oranda burada sorumluluğu vardır” diyen Özgör, “İSG yönetim ve organizasyonunun doğru sağlanmadığı bir iş yerinde, her türlü sıkıntı yaşanabilir. İş kazalarından sadece çalışanlar değil, işveren ve gerekli denetimi yapmayanlar da sorumludur. Sistem düzeltilmezse, gerekli tedbirler alınmazsa, benzer olaylar tekrar yaşanacaktır. Çok basit tedbirlerle iş kazalarının %80’i önlenebilir” ifadelerini kullandı.
Özgör, hastanede yaşanan söz konusu olayın iş güvenliği önlemlerinin en küçük ayrıntısına kadar uygulanmasının ve denetimlerin eksiksiz yapılmasının ne kadar hayati olduğunu gözler önüne serdiğine dikkat çekti.
Özgör, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’na göre, kamu ya da özel, tüm işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının yapılmasının zorunlu olduğunun altını çizerek, etkin denetim için Çalışma Dairesi içinde İş Sağlığı ve Güvenliği Şubesi kurulması gerektiğini belirtti.
Soru: İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ne diyor? Hangi iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği konularında önlemler alınmalı?
Özgör: İş sağlığı ve güvenliği tüm dünyadaki en önemli yaklaşımlardandır çünkü güvenli ortamda çalışmak en temel insan haklarından biridir. Bir kişinin, işyerinde güvenli bir ortam yoksa, çalışmama hakkı vardır; ister özelde, isterse kamuda olsun. Bu önemli bir insan hakkıdır. Birçok ülkede bu konuda adımlar atıldı, devletler kendilerini geliştirdi, özel sektör de belli başlı taleplerini yasalar ve tüzükler çerçevesinde talep ediyor.
Bizde de, 2008 yılında iş sağlığı ve güvenliği odaklı yasa çıktı. Buna bağlı çok sayıda tüzük var, ara ara da güncelleniyor. İnşaat İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğü de güncellendi ve birkaç gün önce Resmi Gazete’de yayınlandı.
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’na göre, kamu ya da özel, tüm işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği
uygulamalarının yapılması zorunludur. Tüm devlet dairelerinde olması gerekiyor ama maalesef öyle değil; özel işletmelerde de durum farklı değil.
“Çalışanlar için eğitim zorunluluğu vardır”
Soru: Kağıt üstünde, yasada düzenlemeler var, uygulama ise eksik. Birlik olarak alınması gereken tedbirlerde, denetimde eksiklikler olduğuna dikkat çekiyorsunuz. Yasal düzenlemeye göre prosedür nasıl olmalı?
Özgör: Her ne iş yapacaksanız yapın, yasaya göre, Çalışma Dairesi’nin web sitesindeki iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarından biriyle temasa geçmeniz, çalışmanız gerekiyor. 120’ye yakın İSG uzman var, hepsi ciddi bir eğitimden geçmiş kişiler olup son derece donanımlıdır. Her sene de yeni uzmanlar eğitimlerini tamamlayarak listeye ekleniyor. Bütün işyerlerinin bu hizmeti alması yasal zorunluluk ancak bunun uygulamada böyle olduğunu söyleyemeyiz. İSG uzmanı, söz konusu işyerinde, iş sağlığı ve güvenliği risk önlemlerinin alınması için bir risk değerlendirme raporu hazırlar, o iş yerine özgü alınması gereken koruyucu tedbirleri ortaya koyar. Bunlar aylık ziyaretlerle, İSG uzmanı tarafından kontrol edilir, yeniden raporlanır. Ayrıca çalışanlar için eğitim zorunluluğu da vardır. Ancak yasaya göre mecburi olmasına rağmen, iş yeri izni verilirken İSG raporu talep edilmiyor. Biz bunun yapılmasını istiyoruz. Şu anda sadece inşaatlarda izinlendirme aşamasında İSG hizmeti alındığına dair sözleşme talep ediliyor ve inşaat sektöründe İSG hizmeti sağlanıyor.
“İş cinayetlerinin %46.9’u inşaatlarda”
Soru: İnşaatlardan İSG raporu sorulduğunu söylüyorsunuz ancak en çok iş kazasının, cinayetinin inşaat sektöründe olduğunu görüyoruz. Bu biraz tezat bir durum değil mi?
Özgör: Doğrudur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre, inşaat sektörü, iş kazalarının en sık yaşandığı alanlar arasında başı çekiyor. 2015-2020 yılları arasında iş kazalarının %26.7’si inşaat sektöründe oldu. Ölümlü iş kazalarının veya cinayetlerinin %46.9’u da inşaat alanlarında gerçekleşti. Bu oran 2020-2024 yılları daha da arttı.
“İşveren İSG kültürünü benimsemeli”
İnşaatlarda İSG raporu soruluyor ancak raporun olması tedbirlerin alındığı anlamına gelmiyor. İş kazalarında veya cinayetlerinde, İSG uzmanlarının verdiği raporda yazan tedbirlerin işveren tarafından yerine getirilmemesi önemli bir etken. İşveren İSG kültürünü benimsemeli ve İSG uzmanının belirttiği gereklilikleri yerine getirmelidir. Aynı zamanda, maalesef çoğu çalışanın dil bariyeri var, konuyu tamamen anlamamaları neticesinde, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde yapılması gerekenleri yerine getirmedikleri de görülüyor.
“Basit tedbirlerle iş cinayetlerinin önüne geçilebilir”
Soru: Dünyaya kıyasla, Kıbrıs’ın kuzeyindeki iş kazalarının oranı nasıl?
Özgör: Maalesef sağlıklı istatistiki veri olduğunu söylemek mümkün değil. Eskiden veriler daha sağlıklıydı. 2017 yılındaki verilere göre, Kıbrıs’ın kuzeyinde iş kazalarından ölme riski AB’nin ilk 15 üye ülkesinden 4.5 kat, AB’nin diğer tüm üyelerinden 3 kat, ABD’den ise 2 kat daha fazlaydı. Elimizde güncel, sağlıklı veri olmamakla birlikte, gözlemlerimize dayanarak, nüfusa oranla ülkemizde iş kazalarının yüksek olduğunu söyleyebiliriz. 2024 yılının ilk 10 ayında 7 iş cinayeti var. OSHA (Occupational Safety and Health Administration) tarafından yapılan istatistiklerden 3.4 metre üzerinde çalışırken düşen insanların %85’inin hayatını kaybettiği görülüyor. Dolayısıyla inşaatlarda tedbir alınmazsa, yüksekten düşmelerde can kaybı olması sürpriz değil. Basit tedbirlerle iş cinayetlerinin önüne geçilebilir.
“Etkin denetim için gerekli yapının kurulması şarttır”
Soru: Denetimin önemine dikkat çekiyorsunuz. Yasa bu konuda yetkiyi, sorumluluğu Çalışma Dairesi’ne veriyor. Daha etkin denetim için ne yapılmalı?
Özgör: Çalışma Dairesi müfettişlerinin, İSG uzmanı tarafından hazırlanan raporun gerekliliklerinin yerine getirilip getirilmediğini denetlemesi gerekir. Çalışma Dairesi içinde İş Sağlığı ve Güvenliği Şubesi kurulmalı. Güney Kıbrıs’ta, Çalışma Bakanlığı’nın altında, görevi koruyucu tedbirler için çalışmak ve iş sağlığı ve güvenliğini kontrol etmek olan İş Teftişi Bölümü var ve sadece bu bölümde 70 kişi çalışıyor. Türkiye’de ise, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı altında, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü var ve onun altında da 9 daire başkanlığı mevcut. Bu çok önemli bir konudur ve etkin denetim için gerekli yapının kurulması şarttır.
“Gerekli tedbirler alınmış olsaydı, (hastanede)”son yaşanan olay büyük ihtimalle yaşanmayacaktı”
Soru: Kamuda da iş sağlığı ve güvenliği konusunda tedbir alınmasının yasal zorunluluk olduğunun altını çiziyorsunuz. Son bir yıl içinde külliye inşaatındaki iş kazasını hepimiz hatırlıyoruz. Hastanede son yaşanan olaylar, hastanelerdeki iş sağlığı ve güvenliği konusunu da sorgulattı...
Özgör: Öncelikle kamunun iş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli adımları atması, tedbirleri alması gerekir ki, özel sektörden de talep edebilsin. İlk önce kamunun örnek olması lazım.
Kamuda sağlık sektöründe iş sağlığı ve güvenliği konusunda maalesef tamamen yetersiziz, iş sağlığı ve güvenliği yönetim organizasyonu yok. İş yerinin iş sağlığı ve güvenliği politikası olması önemli. Hastanede son yaşanan elim hadise, iş güvenliği önlemlerinin en küçük ayrıntısına kadar uygulanmasının ve denetimlerin eksiksiz yapılmasının ne kadar hayati olduğunu gözler önüne serdi. Hastanedeki risk faktörleri bir İSG uzmanı tarafından değerlendirilmiş olsaydı ve gerekli tedbirler alınmış olsaydı, son yaşanan olay büyük ihtimalle yaşanmayacaktı. Devlet Hastanelerinde İSG uzmanı hemşirelerimiz var, keşke onlardan hizmet alınsaydı.
“Yönetimin, bakanlığın büyük oranda sorumluluğu vardır”
Örneğin kimyasalların etiketlenmesi çok önemli. Etiketlerde maddenin ne olduğunun yazılması yeterli değil. Bir kimyasal maddenin etiketinde olmazsa olmaz bazı bilgiler de bulunmak zorundadır. İSG uzmanları bu konuda bilgilidir. Son olayda bir de cihaz konusu gündeme getirildi, gereken yapılmış olsaydı İSG uzmanı bunu durumu da önceden fark edecekti. Hastanede son yaşanan olayda sadece hemşireler ve/veya doktorlar suçlanamaz. Olaya Adli soruşturmanın ardından, idari açıdan da bakmak gerekir. Yönetimin, bakanlığın büyük oranda burada sorumluluğu vardır.
“Çok basit tedbirlerle iş kazalarının %80’i önlenebilir”
İSG yönetim ve organizasyonunun doğru sağlanmadığı bir iş yerinde, her türlü sıkıntı yaşanabilir. İş kazalarından sadece çalışanlar değil, işveren ve gerekli denetimi yapmayanlar da sorumludur. Sistem düzeltilmezse, gerekli tedbirler alınmazsa, benzer olaylar tekrar yaşanacaktır. Çok basit tedbirlerle iş kazalarının %80’i önlenebilir. İSG uzmanından hizmet almayan her iş yeri, potansiyel ölümün görüleceği iş yeridir.
“Sonradan tedbir almanın bir önemi yok”
Soru: Denetim yapılmıyor, iş cinayeti sonrasında inşaatlar mühürleniyor... Hastanede bir bebek ölmüş, belki şimdi bazı tedbirler alınacak...
Özgör: Sonradan tedbir almanın bir önemi yok. İSG şubesi çatısında denetleme mekanizmasının iyi kurulması lazım. İş sağlığı ve güvenliği sorumluluğunu yerine getirmeyen iş yerleri ifşa edilmeli. Toplum ölümlü kazaların olduğu iş yerlerini bilmeli ve tepkisini koymalı. İş sağlığı ve güvenliği bir maliyet değil, işçi yaşamlarının korunması için bir zorunluluktur. İş kazalarının azalması için daha sıkı denetimler, kapsamlı eğitimler ve toplumsal farkındalığın artırılması şart. Bizler de İSG-BİR olarak bu farkındalığı artırmak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Yasal düzenlemeler tek başına yeterli değil, aynı zamanda iş sağlığı ve güvenliğine yönelik bir kültür oluşturulması gerekir. Herkesin, iş güvenliğini bir öncelik olarak görmesi lazım. Toplumun da gözünü açması ve tehlikeli gördüğü çalışma alanları için ALO102 ihbar hattını araması gerekir. Bu toplumsal sorumluluğumuzdur.