Sorunlar Arasında Sıkışan Eğitim
Eğitim sistemimizin reform nitelikli dönüşümlere ihtiyacı vardır. Hem de acilen…
Milli Eğitim Bakanlığı’nın teşkilat yapılanmasından okullarımızın durumuna, ders kitaplarımızdan öğretmenlerin gelişimlerine, kolej sınavlarından, öğrencilerin kademeler arasındaki geçişlerine kadar birçok unsur artık sürdürülemez durumda.
Toplumun hemen her ferdi kamu okullarının kalitesiz olduğunu düşünüyor. Çünkü kendi çocuğunu, komşunun çocuğunu, ya da sokaktaki herhangi bir çocuğun yeterli düzeyde bilgi, beceri ve tutum kazanamadığını gözlemliyor.
Ve bu duruma hayıflanıyor. Çünkü daha bir ay önce Avrupa tatildeyken en az 2 yabancı dili akıcı konuşan gençlere, sanatta, sporda oldukça bireylere, küresel sorunlara duyarlı tutumlar geliştirmiş öğrencileri görmüştü…
İçi parçalanıyor. Çünkü tam bir hafta sonra okullar açılacak ama kamu okul binalarındaki inşaatların yetişip-yetişmeyeceği, konteyner sınıflara dönmüş okul alanların ne düzeyde verimli bir eğitim ortamı sağlayacağı tartışmalarına şahit oluyor ve plansızlığı kendi gözleriyle görüyor.
Öfkeleniyor çünkü: Okulların açılmasına sadece bir hafta kaldı ama bir yandan atama bekleyen ciddi sayıda öğretmen ve okul yöneticisi olduğu haberlerini gündeme düşerken diğer yandan da “geçici öğretmen olmak için” Bakanlık koridorları dolduran siyasi yandaşları görüyor, duyuyor, biliyor.
Yazının başındaki cümleyi tekrar edeyim. Eğitim sistemimizin reform nitelikli dönüşümlere ihtiyacı vardır. Hem de acilen…
Çünkü geçmişte yaptıklarımızın daha iyisini yapmak bile artık bir işe yaramıyor. Esas ihtiyacımız bizi geleceğe taşıyacak reform nitelikli uygulamaları hayata geçirmektedir.
- Yeni anlayışları içeren yeni okullar yapmalıyız…
- Öğretmene daha çok yatırım yapmalıyız. Öğretmenlik meslek statüsünü yükseltecek uygulamaları işe koşmalıyız…
- Öğrencilerimizi baş döndürücü hızla değişen dünyanın gelecekteki ihtiyaçlarına göre nasıl eğitmemiz gerektiğini fark etmeliyiz. Onlara eleştirel düşünme, problem çözme, ekip çalışması, girişimcilik, medya okuryazarlığı gibi 21. Yüzyıl becerilerini kazandırmalıyız…
- Mesleki eğitimi işe koşmalıyız: Yaşam boyu eğitim yaklaşımıyla, mesleki teknik öğretim ve çıraklık eğitimi desteklenmeli, mezun takip sistemleri ve Mesleki Yeterlik Kurulu’nu kurmayı başarmalıyız...
- Artık tüm kesimleri fark etmeliyiz: Yabancı uyruklu ve göçmen aile çocuklarının ihtiyaçlarını görebilmeliyiz. Bir yandan eğitime çok kültürlü bir anlayış kazandırırken diğer yandan da bu öğrencilere yönelik “destek programlarını” sisteme entegre etmeliyiz…
Dersleri durağan bir bilgi yığını, öğrencileri de bu bilgi yığınını aktarılacak bir kitle olarak görmekten vazgeçmeliyiz… Onları bir bilim insanı, edebiyatçı, yazar, şair, ressam, müzisyen, mühendis ya da konusunda uzman bir araştırmacı gibi görüp gereksinim duyduğu bilgiyi ortaya çıkarma ve aktif olarak var olacak bir yaklaşımı kurgulamalıyız.
Evet, haftaya okullarımız açılıyor. Ancak kapalı olması ile açık olması arasındaki farkı yaracak bir yapılanmayı kuramazsak kamusal eğitimde kalite her geçen gün daha da düşmeye makum olacaktır.
Her anlamda sıkışmış, ne çocuklarımızı ne de kendini geleceğe taşıyamayan bir eğitim sistemimiz var.
Kıbrıs Türk Toplumunun bir an önce karar vermelidir: Ya sorunlar yumağına sıkışmış bir eğitim sistemi ile adım adım yok oluşa doğru yürümeye devam edecek ya da eğitimde reform nitelikli dönüşümleri işe koşup geleceğe dair umudumu devam ettireceğiz.
Anlayana Gülmece
Yakın Arkadaş
Birlikte Afrika ormanlarında tatil yapan iki yakın yakın arkadaş safari turuna çıkar. Birden ağaçların arasından bir aslan belirir. İki arkadaş korku içinde kaçmaya başlarlar, aslanda peşlerinden kovalamaya... Biri kaçarken bir taraftan da sırt çantasını çıkarırken, diğer taraftan soyunup, üzerindeki ağırlıkları atmaya başlar. Bunun gören arkadaşı nefes nefese kendisine sorar:
- “Sen ne yapıyorsun. Onları çıkarınca aslandan daha mı hızlı koşacağını sanıyorsun?"
Önde olan arkasını dönüp bağırır:
- "Senden daha hızlı koşsam yeter!"
Okumuş muydunuz?
Soru: “Hangi yoldan gideyim ?”
Yanıt: “Nereye gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yok.”