1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Sorunlarımız, yalanla, hamasetle, bayrakla,  ezanla çözülebilecek sorunlar değildir
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Sorunlarımız, yalanla, hamasetle, bayrakla,  ezanla çözülebilecek sorunlar değildir

A+A-

Geçen yaz Sadrazamköy’de küçücük bir koydaydık...
Akşama kadar oturduk, sohbet edip, denize girdik...
İçkilerimizi yudumladık...

-*-*-

Aynı günün akşam üzeri aynı koya Güzelyurtlu bir aile de gelmişti...
Tanıdık insanlar...
Merhabalaşmıştık...
Mangal yakmışlardı...
Ve et yoktu...
Patlıcan, soğan, domates kebabı yapıyorlardı...
O günlerde başlamıştı yıkılış...

-*-*-

Haftanın en az iki gecesini meyhanede geçiriyorduk...
Ayda bire razıyım şimdi...

-*-*-

Haftanın en az iki gecesi evde mangal yakıyorduk...
Artık yakmıyoruz...

-*-*-

Ayıptır söylemesi, iki gecede bir litre – bazen daha fazla viski içiyordum...
Haftada bir litrenin altındayım...
“İyi oldu” mu diyeceksiniz?
Kabul etmiyorum çünkü kimse keyfimle arama giremez!

-*-*-

Gece pikniği, hayatımızın en güzel anları arasında kaldı, nostalji oluverdi...

-*-*-

Eskiden bayramlarda, yılbaşı gecelerinde aile toplanmaları 20 – 30 kişilik kalabalıklardı...
Mangalda duman hiç azalmazdı...
Etler, şeftaliler, pirzolalar pişerdi...

-*-*-

Kıbrıslı, etsiz yemeğe “yemek” demezdi...

-*-*-

Köylerde genellikle en serin yatak odasındaki garyolaların altı karpuz doluydu!
Şimdi, çeyrek karpuz alan görüyorum...

-*-*-

Ve hala, benim gibi emeklilik yaşına gelmişlerin, yani 55 – 60 yaş arasının anne ve veya babalarının bir kısmı hayattadır ve aile içi maddi destekler devam etmektedir...
Ve onlar gittiğinde, Allah uzun ömür versin tabii ki ama tam çakılacağız!

-*-*-

Enflasyon hızını kesmemektedir...
Döviz, kesinlikle geri gitmemiştir, gideceği umudunu taşıyanlar kusura bakmasınla, salak bile değillerdir!

-*-*-

Bu ahval ve şerait ortamında, daha da yoksullaşmak demek olan gerginlik siyaseti güdülmesi; KKTC’ye turist akışını azaltacak örneğin TC’nin, Kıbrıs’a gelenlere kredi kartı taksitlendirmesini iptal etmesi; Rumların geçişlerinin hızlandırılması için hiç bir girişim yapılmaması; Kıbrıs sorununu çözmemek adına aptalca modeller uydurulması devam etmektedir...

-*-*-

Yazın bitmesi ile Türkiye’de turizmden kaynaklı döviz kazanımı daha da düşecektir...
Bu da TL’nin değer kaybı anlamına gelecektir...
Türkiye, demokratikleşme adına, adalet adına hiç bir adım atmamakta direnmektedir ki bu da TL’nin değerini olumsuz etkileyecektir... 

-*-*-

Türkiye’de ekonominin iyiye gideceğine dair hiç bir gösterge söz konusu değildir...
Türkiye aksırırsa, bizim girpten geberme ihtimalimizi düşünün; bir de Türkiye’nin zatürreye yakalanma ihtimalini hayal edin!

-*-*-

Çocuklarımız sağlıklı beslenemeyecek...
Sağlık sistemi daha kötüye gidecek...
Eğitim zaten Allah’a kaldı...
Okullar dökülüyor, hastaneler yarım ve ülkede bir tek külliye inşaatı devam ediyor...

-*-*-

Evet, ülkede hala para kazanan bazı sektörler yok değil...
Ama yoksullaşma, her sektörü olumsuz etkileyecektir...
Siyasi belirsizlik ve salakça egemen eşit çıkışları yanında Dünya’dan daha da izole olmalar artacaktır... 
Pile olayında bunu gördük; tüm Dünya’yı bir kez daha aptal bir şekilde karşımıza aldık!

-*-*-

Tatile gidişler çok azaldı...
Turizmci, seyahat acentecilerle konuştum; ciddi düşüş söz konusu... 

-*-*-

Evet, hala meyhaneler dolu; hala Karpaz hafta sonları insan kalabalığı... 
Evet, Mağusa’da bir konserde, bir locaya 4 bin Euro ödeyebilenlerimiz var ama gerçekten gidişat, gidişat değildir...
Sorunlarımız, yalanla, hamasetle, bayrakla, ezanla çözülebilecek sorunlar da değildir...

-*-*-

Enflasyon artışı ve TL’nin değer kaybı, yoksullaşmayı daha da hızlandıracak...
Borçların, taksitlerin ödeme zorlukları artacak...
Suç oranları yükselecek...
Fuhuş ortalığı kapsayacak; torbacı – uyuşturucu satıcısı sayısı artacak...

-*-*-

Son yıllarda bu ülke, tarihi anlamda kötü yönetiliyor...
Geçmişte Dr. Küçük, Denktaş, Talat, Eroğlu ve Akıncı gibi topluma liderlik eden çok saygın insanlar liderlik ediyordu; son dönemde bu saygınlık da yerle yeksan oldu...
Gariplikler, ilginçlikler, saçmalıklarla ortalıkta “Cumhurbaşkanı” diye dolaşan biri söz konusu...
Hükümete yön verenlerin gereksiz atamaları, rüşvet, komisyon işleri ayyuka çıktı...

-*-*-

TC’nin buradaki en üst düzey yetkilileri, hem ülkeden, hem insanlarından nefret ediyor...
Ne acıdır ki, nefret ettikleri ülkeyi onlar yönetiyor...
Avantadan avantajı kapıyorlar; üç yıl - dört yıl görev yapıp, sorry ama defolup gidiyorlar ve bir daha isimleri bile anılmıyor...
Ama ülke, insanımız gömüldükçe, battıkça, kaçtıkça tükeniyor!

-*-*-

Bu mudur sizin övündüğünüz devlet?
Bu mudur egemen eşit KKTC?
Beytambal galsın!


Sömürge devletin işbirlikçileri!

UBP’de Faiz Sucuoğlu’na, Türkiye’den darbe geldiğinde hiç bir UBP’li ses çıkarmadı...
Gayet doğal karşılandı...
Hatta Faiz bey bile ses vermedi...

-*-*-

Akabinde Ünal Üstel’e, “sen ağabeysin, gel” dendi...
Yine kimse, “olmaz, hani demokrasi?” falan diye sormadı...

-*-*-

Derken, tüm üyelerin ve toplumun gözünün içine baka baka, göstermelik bir kurultay organize edildi...
Cumhurbaşkanı da çekinmeden kahkahalarıyla kurultaya renk kattı!
Yine kimseden “be arkadaşlar, hooop” sesi çıkmadı!

-*-*-

Şimdi, “Ünal Üstel’i görevden alıyorlar” deniyor...
Dün en az 10 UBP’li ile konuştum... 
Hem de hepsi “fino” partili...
“Nasıl geldiyse, öyle gider” cinsinden bir tepki verdiler...
Yine kimse, Mandirga ağzıyla “ma re bu memlekette demokrasi yoktuuur?” sorusunu sormayı düşünmedi!

-*-*-

Bu satırları yazdığım öğle saatlerine kadar, Üstel’in görevden “alınıp alınmayacağı” konusu netleşmemişti ama çok güvenilir kaynaklar, “iki ay sonra kurultay” demeye başladı...

-*-*-

Bu memleket ne zaman, gerçekten eşit ve egemen bir devlet olabilir?
UBP, büyük bir çıkar grubu olmayıp, gerçekten çağdaş bir demokratik parti olmayı başardığı zaman!

-*-*-

Şu anda bu memleket, Türkiye’nin bir sömürgesidir; tüm UBP’liler de sömürgecinin işbirlikçileri!
“Hayır değiliz” diyen, buyursun konuşsun; dinlemeye hazırım!

-*-*-

Bir tek kişi; ama tek bir UBP vekili ya da ne bileyim Parti Meclisi üyesi falan çıksın ve desin ki; “hayır değiliz”; kabul ederler etmezler bilemem ama yemin ederim UBP’ye üyelik formu dolduracağım!

-*-*-

Bir kişi çıksın ve yaşananlara itiraz etsin!
Ersin Tatar dahil, tek, ama tek bir UBP’li bir adım öne geçsin ve “KKTC, TC’nin sömürgesi değil, egemen eşit devlettir” desin!
Bekliyorum!

whatsapp-image-2023-08-23-at-13-57-37.jpeg

Girne Limanı 1927 – 1931... “Kıbrıs Macerası - Marie – Louise Winbladh – Galeri Kültür Yayınları” kitabından...

Bu yazı toplam 2280 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar