1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Sorunların gerçek adresi: “Çözümsüzlük”
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Sorunların gerçek adresi: “Çözümsüzlük”

A+A-

Hayat pahalılığı en önemli dertlerimizden… Kredi kartı olmasa yanınızda bir çanta parayla gezmemiz gerekiyor.

Türkiyeli ünlü ekonomist Mahfi Eğilmez, enflasyonu düşürmenin sadece “ekonomik tedbirler” ile mümkün olamayacağını anlatıyor.

“Hukuk dışılığı, liyakat dışı atamaları, demokrasi yokluğunu, kadın ve çocuk cinayetlerini, yolsuzlukları, orman yangınlarını, çevre katliamını, kamu parasının israfını tek haneye düşüremezsek enflasyonu tek haneye düşüremeyiz” diyor.

Kıbrıs için de aynı gerçekler var.
Bir gerçek daha var: Çözümsüzlük!

Kıbrıs sorununu çözmezsek olmuyor.
Hele hele “çözümsüzlük” siyasetinden vazgeçmezsek hiç olmuyor.

***

İnşaat sektörünün “saadet dönemi” bitti, “azap dönemi” başladı.
Hem yeni yasa hem güneydeki tutuklamalarla yabancı talep ortadan kalktı.
Musluk kurudu!

Sabah akşam düşünüyorlar: Ne yapacağız?
Hem Tatar’a hem de Ankara’ya kararlı bir mesaj vereceksiniz önce: “Bu siyasetsizlik yeter!”
Böyle bir cesaret, kararlılık, irade yoksa gerisi samimi gelmiyor.

***
Mahfi hocanın sözlerini Kıbrıs’ın kuzeyi üzerinden okuyalım biraz…
“Hukuk dışılık” var mı?

Herhalde tek bir kişi “yok” diyemez.
İllegal bir yapıda yürüyor işler…

Sahtelikle nam saldık.
Anayasa mahkemesinden geriye dönen kararları üst üste koysak dikilitaş benzeri bir heykel olur.
İhalesiz alımların ya da hileli sözleşmelerin sebep olduğu zararı, elektrik başta olmak üzere her alanda cebimizden karşılıyoruz.

***

Liyakat dışı atamalar var mı?
Tepeden tırnağa!
Kamuya yalnızca son 5 yılda yandaşlıkla ve sınavsız istihdam edilenler için her ay yüz binler ödeniyor.
Pahalılık olarak hayatınıza dönüyor tüm bu maaşlar…
Aralıkta hep birlikte 13’üncü maaşlarını da ödeyeceğiz, az kaldı.

***
Demokrasi yokluğu var mı?
Seçimlere, kurultaylara, kabine oluşumlarına bakınız isterseniz.
TC Elçiliği’nin yetkisine bir de…
Ahhh ki ne ah!

***
Pahalılıktan şikayetçi olmayan yok.
Tamam da bunun asıl sebebini görmezden gelerek düzlüğe çıkamayız.

İnşaatta, turizmde, yükseköğrenimde, sanayide, üretimde, demokraside yaşanan kaosun “çözümsüzlük çözümdür” statükosuna yaslandığını görmeliyiz.

Kıbrıs adasında ayrılıkçı ve tahakkümcü politikalara karşı çıkmadan, sorunlara çözüm üretmek hayalciliktir yalnızca…

sorunlarin-gercek-adresi.jpg


Yalanlar!

“Geçişler” kolaylaştırılması için bir komite oluşturulmuştu, anımsayınız.
2022’de…

İmzalar atılmıştı.
Ünal Üstel “istikrar”ı bu!
2022…
2023…
2024…

Eli kulağında 2025.

Sevgili hocamız Mete Feridun’un paylaşımı ile anımsadım yeniden yaşatılan eziyeti…
Ekonomik Örgütler Platformu ile protokol imzalanmıştı o dönem, üstelik…
Güya özel bir komite oluşmuştu.
Platform geçenlerde hükümeti “ti”ye alarak teşekkür etti, hayatı daha da pahalılaştırdığı için!

Bu süreçte elbette yüzlerce “yandaş” istihdamı yapıldı, “yurttaşlık” dağıtıldı, binlerce… Ankara yollarına düşüldü, ısıtılıp ısıtılıp önümüze getirildi, “kabloyla elektrik”, “yeni hastane…”

Bir yanda barikatlar, diğer yanda yalanlar…
Hiç bitmedi eziyet!

yalanlar.jpeg


“Tanınsa” ne olacak?

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda üçüncü kez “KKTC’yi tanıyınız” çağrısı yapıldı ya!
İlk tepki “dost” Özbekistan’dan geldi (!)
Girne Limanı manzaralı bir görselle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunu kutladı.

Kıbrıs Türk medyasının bilgelerinden Hasan Kahvecioğlu, “tanınma”yı kutsal hedef gibi gösterenlere en iyi yanıtı verdi geçenlerde…

Bu haliyle tanınsa ne olacak, bu haliyle “KKTC.”

Kahvecioğlu’nun anlatısıyla…
“…
“Filistin Devleti”ni tam 146 devlet tanıyor…

Ama bu “devlet” BM Genel Kurulu’nda ancak “gözlemci” statüsüyle oturuyor ve bu da ancak bu yıl mümkün olabildi.

İkinci örnek Kosova…

Onu da 104 BM üyesi tanıyor. Ancak Sırbistan “Bu topraklar benim” demeye devam ediyor.
BM’de ise hiçbir söz hakkı yok.

Bizim milliyetçi yobaz kafalı “elit"lerin kabul edemediği yalın gerçek şudur:

Askeri güçle ele geçirilen topraklar üzerinde kurulan bir “devlet”in dünyada kabul görmesi, imkânsızdır.

Dünyada “tanınmamış” devletçiklere bir göz atınca, bunu kolayca anlarız.

Rusya; güç kullanarak Ukrayna’nın topraklarında “devletçikler” kurdu.
Bu devletçikler bağımsızlıklarını ilan ettiler.

Sonları ne oldu?

Kırım, bir süre sonra tamamen Rusya’ya bağlandı.

Luhansk (LPR) diye bir devletçik vardı, o da ilhak edildi sonunda…

Bir de Donetsk (DPR) vardı. O da bağlandı Rusya’ya…

Aynı Rusya Gürcistan topraklarından kopardığı bölge üzerinde “Abkhazia” diye bir devletçik kurdu.

Yetmedi, “Güney Ossetia” diye bir başka devletçik daha kurdu…

Tanıtabildi mi?

Rusya’yı kıramayan 5 devlet, işgal edilmiş topraklar üzerindeki bu “sahte devletçik”leri tanıdılar… Hepsi o kadar…

Rusya, Suriye, Nikaragua, Venezuella ve Nauru…

Bizi ise yalnızca TC tanıyor.

Onlar kadar “destekçimiz” bile yok.

Rusya’nın Moldova’dan “arakladığı” topraklar üzerinde kurduğu bir başka “sahte devletçik” var.
O da “Transnistria.”

Bunu da yalnızca iki “devletçik” tanıyor.

Abkhazia ve Güney Ossetia.

Yani; kendileri de “tanınmamış” olan iki Rusya uydusu devletçik…

…”

***

Bu gerçekleri bilmiyorlar mı peki?
Bal gibi de biliyorlar!
“Tanınma” işin yalanı sadece…

O yalan üzerinden semiriyor birileri…
On binlerin geleceği kararırken…

 

Bu yazı toplam 974 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar