“Sosyal demokrasiyi benimseyenler hep dışlandı”
“UBP’de belli bir noktaya kadar gidebiliyorsunuz. Mücahitler Derneği UBP’nin içinde, asker içinde, hep “vatan, millet, sakarya”, tüm teşkilat içinde. UBP bugüne kadar hep bu düşünceyle ayakta durdu. Parti içerisinde demokrat insanlar elbette vardı ama söz
Sosyal Demokrat Parti Kurucu Başkanı Tözün Tunalı, ülkemizde sosyal demokrasiyi benimseyen zihniyetlerin hep dışlandığını söyleyerek, geçen hafta kurulan SDP’nin ilk genel seçimlerde birinci ya da ikinci parti çıkacağını savundu
Ödül Aşık Ülker
Sosyal Demokrat Parti (SDP) Kurucu Başkanı Tözün Tunalı, ülkemizde sosyal demokrasiyi benimseyen zihniyetlerin hep dışlandığını söyledi.
Tunalı, geçen hafta kurulan SDP’nin ilk genel seçimlerde birinci ya da ikinci parti çıkacağını iddia etti.
Tunalı, geçmişte UBP’de demokrat insanlar olduğunu ancak söz sahibi olamadıklarını ifade ederek, “UBP’de belli bir noktaya kadar gidebiliyorsunuz. Mücahitler Derneği UBP’nin içinde, asker içinde, hep ‘vatan, millet, sakarya’, tüm teşkilat içinde. UBP bugüne kadar hep bu düşünceyle ayakta durdu. Parti içerisinde demokrat insanlar elbette vardı ama söz sahibi değillerdi ve olamazlardı” diye konuştu.
Tunalı, DP içinde bir fiil çalıştığını ama sosyal demokratlığından asla taviz vermediğini söyledi. “Sosyal demokratlığımı DP’ye yansıtmak istedim ama fırsat verilmedi” diyen Tunalı, şunları söyledi:
“DP’de ilk dönemler gerçekten demokrasi vardı, herkes konuşabiliyordu, herkes söz sahibiydi. Ama Hakkı bey gittikten ve Serdar başkan geldikten sonra biraz işler karışmaya başladı. Serdar başkanı kötülemek istemiyorum, kendisini asla kötülemem, yine de arkadaşımdır ama bu işlerde çok radikal oldu, kendi doğrultusunda hareket etmeye başladı.”
Tunalı, son dönemde DP’den istifa edenlerle görüşmediklerini belirterek, SDP’nin DP’nin devamı olmadığını vurguladı.
“KKTC halkı böyle bir ihtiyaç duydu”
• Soru: Öncelikle hayırlı olsun. Neden bir parti kurma ihtiyacı duydunuz ve partinin ideolojisi nedir?
• Tunalı: Ben böyle bir ihtiyaç duymadım, KKTC halkı böyle bir ihtiyaç duydu. 40 senedir bizi yöneten kesimlerin politikalarının sürdürülebilir bir yapısı kalmadı. Halkta yavaş yavaş tepkiler doğurmaya başladı. İhale yolsuzluğundan, halka hizmet götürememe durumuna kadar pek çok şey... Halk bir milletvekilini kendi sorunlarını çözmesi için meclise gönderiyor ama onlar bireyselleştiriyorlar, hizmet ikinci planda kalıyor. Yapılan anketlerde milletvekillerine güven kalmadığını görüyoruz. Biz de belli partilerin içinde bulunduk, bunları onaylıyor muyduk? Onaylamıyorduk, tepki koyuyorduk ancak üst kademeler bunları dikkate almıyordu. Biz, sosyal demokrat kesim, her zaman ikinci plana itildik, parti içerisinde görev verilmedi, yavaş yavaş izole edildik. Kendini “merkez sağ” diye adleden bazı partiler merkez sağın ne olduğuyla ilgili yorum yapamıyor, “biz artık kitleye hitap ediyoruz” diyorlar. Kendini “merkez sol” diye adlandıran parti de aynı şekilde kitle partisi olduğunu söylüyor. Ülkemizde sosyal demokrat bir parti yoktur, sosyal demokrasiyi benimseyen zihniyetlerin hep dışlandığı görülüyor.
“Bütün halkımızı kucaklıyoruz”
AB’ye üye ülkelerde, gelişmiş ülkelerde, sosyal demokrasinin yapısının tam işlevsel şekliyle hayata geçtiği ülkelerde yaşam kalitesinin ne kadar yüksek, ne kadar düzgün olduğunu görüyoruz. Bu ülkeler de belli sıkıntılar çekti. Biz de bazı sıkıntıları çekmezsek o noktaya gelemeyeceğiz. Biz bunları görerek ve halkın tepkisini de göz önüne alarak, 5-6 aylık bir çalışma yaptık. Herkes bulunduğu bölgelerde yaptığı temaslar sonucunda çok olumlu yanıtlar aldı. Alternatif olabilecek ancak eskimiş isimlerin olmayacağı, yeni isimlerin olacağı bir partinin hayat bulabileceğini gördük. Sonrasında görsel ve yazılı basında “Sosyal Demokrat Parti’yi kurarsak ne yaparız” gibi söylemlerde bulunduk, Sosyal Demokrat Parti’nin ne olduğunu anlatmaya başladık. “Solcu mu, sağcı mısınız”? diye soruldu. Sosyal demokrasi, marksizmin liberalizmle yakınlaşmasından ortaya çıkan, halkların eşitliği sistemine dayalı bir sistemdir, herşey halk içindir. Bizim içimizde liberalizm var mı? Belli bir noktada vardır. Serbest piyasa ekonomisi var. Biz bütün halkımızı kucaklıyoruz, KKTC’de yaşayan herkese kucağımızı açıyoruz. İlla ki takım tutar gibi parti tutulmayacağını halkımızın da bilmesi lazım.
Geçmişle bir bakarsak, bu memlekette çok vatan haini ilan ettik. Bu memlekete hizmet etmiş o kadar çok insanı, biraz ileri düşünceli olunca, “bizi satacaklar” diyerek vatan haini ilan ettik. 40 yıldır böyle geldik. Şimdi baktığımız zaman bu insanlara haksızlık ettik. KKTC kurulurken, herkesin bu ülkeye nokta kadar bir katkısı vardır, şimdi biz bunları gözardı edemeyiz. Madem ki bu coğrafyanın içinde yaşıyoruz, her kesimi kucaklayalım. Ülkemizi ne kadar ileriye götürebilirsek, götürmeye çalışacağız ama bunu ilkeli bir şekilde yapacağız. Parti programımız temelinde hareket edeceğiz ve felsefemiz halkın eşitliğine dayalı, ekonomide eşit şartlar, devletin küçülmesi, özel sektörün güçlenmesi düşüncesidir.
Bunu kaç senede yapacağımızı sorabilirler veya “Tözün Hoca hayal mi kuruyor” diyebilirler. Biz hayal kurarak bu göreve talip olmadık, biz gerçekleri söyleyerek, halkımıza “bizi iktidara getirirseniz, belirli bir dönem bir sıkıntı yaşayacağız. Almanya’da yaşayan biri gibi yaşamak için bazı şeyleri aşmamız lazım” diyoruz. Bunları empoze yapmayacağız, halka anlatarak, onay alarak, yasaları değiştirerek birlikte adım atacağız.
“Üniversite yıllarımda çok ileri solcuydum”
• Soru: “Biz de belli partilerin içinde bulunduk” dediniz. Siz UBP kökenlisiniz, sonrasında DP’de bulundunuz...
• Tunalı: Ben UBP’ye ne üye oldum, ne de UBP’den aday oldum. Ben üniversite yıllarımda çok ileri solcu yapıya sahiptim. Bunu açık ve net olarak söyleyebilirim. Memlekete döndüğümde Çetinkaya’da futbol oynamaya başladım. Çetinkaya TMT’nin göbeği, işe girmek için belli tavizler vermek zorundasınız. O dönemde kulüp başkanımız Özer Debbağoğlu’na “mezun oldum geldim, paramız yok pulumuz yok, çok fakir insanız, iş istiyoruz” dedik. O dönemlerde UBP tek başına iktidar, bir eli kulüplerin içinde, bize “sempatizan olacaksın” dediler. “Tamam, sempatizanlıktan birşey kaybetmeyiz” dedik, inanın ertesi gün işe girdim. O zaman Kamu Hizmeti Komisyonu yoktu, Milli Eğitim Bakanlığı’nda komite toplandı, Enver Emin genel sekreterdi, bir telefonla gittim, sınava girdim ve ertesi gün TMK’da öğretmenliğe başladım. Belli bir dönem UBP’nin hiçbir etkinliğine katılmadım. Bir dönem milletvekiliği adaylığı için aday olmamı istediler, başvurdum ama maalesef “ilahlar” buna izin vermedi, şimdi olduğu gibi. Neticede Dokuzlar Hareketi oldu, UBP’den kopan bir grup DP’yi kurdu. Ben de o dönemde şube amiriydim, sporun içinde yoğrulduğum için, o dönemlerde sporu en iyi bilenlerden biri olduğum için, arkadaşlığımız, dostluğumuz olan ancak siyasi bir bağımız olmayan Serdar Denktaş tarafından bana Spor Dairesi Müdürlüğü teklif edildi. Kıbrıslı Türk insanında ahde vefa çok önemlidir. DP içinde bir fiil çalıştım, bunu inkar edemem ama sosyal demokratlığımdan asla taviz vermedim. Sosyal demokratlığımı DP’ye yansıtmak istedim ama fırsat verilmedi. Arslan Bıçaklı, Bengü Şonya, Kemal Öztürk’ü düşününüz. Şu anda istifa edenlerin %90’ı sosyal demokrat insanlardır. Bu partiye bizim götürdüğümüz arkadaşlardır... Kendimi parti içinde güçlü hissetmeme rağmen maalesef adım atamadık, atamazdık da zaten ve ayrılmak zorunda kaldık.
“UBP’de belli bir noktaya kadar gidebiliyorsunuz”
• Soru: DP’de sizi rahatsız eden neydi ve öncesinde UBP’deki gözlemleriniz...
• Tunalı: UBP’de belli bir noktaya kadar gidebiliyorsunuz. Mücahitler Derneği UBP’nin içinde, asker içinde, hep “vatan, millet, sakarya”, tüm teşkilat içinde. UBP bugüne kadar hep bu düşünceyle ayakta durdu. Parti içerisinde demokrat insanlar elbette vardı ama söz sahibi değillerdi ve olamazlardı.
DP’de ilk dönemler gerçekten demokrasi vardı, herkes konuşabiliyordu, herkes söz sahibiydi. Ama Hakkı bey gittikten ve Serdar başkan geldikten sonra biraz işler karışmaya başladı. Serdar başkanı kötülemek istemiyorum, kendisini asla kötülemem, yine de arkadaşımdır ama bu işlerde çok radikal oldu, kendi doğrultusunda hareket etmeye başladı. Biz de bu memleketin çocuğuyuz, biz de bu memlekete hizmeti ön planda tutuyoruz, bizim de bir aklımız vardır, bizim de bir zekamız vardır, biz de katkı koymak istiyoruz. Bazı şeyler uygulanmadı, yapılmadı, herşey dikte edilmeye çalışıldı.
“Biz DP’nin devamı değiliz”
• Soru: DP’den son dönemde de istifalar var. İstifa edenlerin SDP’ye gelmesi söz konusu mu?
• Tunalı: Yok. Herhangi bir milletvekilinin bize gelmesi tüzük gereği mümkün değil. Bengü Bey’in DP içinde ayrı bir mücadelesi oldu, saydıklarımdan mağdur olduğundan dolayı ayrılmak zorunda kaldı. Bengü Bey ile bir çalışmamız olmadı. İstifa eden arkadaşlar bizim telkinimizle de istifa etmediler.
• Soru: Telkininiz olduğu anlamında söylemedim, istifa sonrasında sizinle temas kuran, SDP’yi alternatif olarak gören kişiler oldu mu?
• Tunalı: Biz hiçbiriyle görüşmedik. Yakışık almaz. Biz DP’nin devamı değiliz. Eğer öyle bir düşünceyle ortaya çıkarsak SDP’nin yaşam hakkı olmaz. İleride bu arkadaşlar bize gelip müracaat ederse, organlarımıza girerse saygımız sonsuzdur ama biz bu partiye herkesi de almıyoruz. Bizim kurucu üyelerimize baktığınız zaman çoğu tanınmış değildir, kariyer sahibi, üniversite mezunu insanlardır. Parti meclisimiz de ülkenin tabanını yansıtan bir yapıda olacak. %50 bayan kotamız var, çok bayan arkadaşla görüştük, kurucu üye olmak için gelmeye cesaret edemiyorlar. Parti meclisinin oluşumunda birçok bayan olacak, açığı orada kapatacağız. Organlarımızda, milletvekili adaylarımızda bayanlar olacak, parti genel sekreterimiz de bayan olacak.
“%15’lik menfaata dayalı, beslenen bir kesim var”
• Soru: Herkesi almayacağız diyorsunuz, partilerin büyümeye ve örgütlenmeye ihtiyacı var. Nasıl bir örgüt yapısı oluşturmayı düşünüyorsunuz?
• Tunalı: Bu ülkede %15’lik menfaata dayalı, beslenen bir kesim vardır. Bunlar da az çok biliniyor. Bu isimler biz gelirse almayacağız. Son yerel seçimlerde %52 oranında oy kullanıldı. Artık insanlar aynı partileri ve insanları görmek istemiyor. Biz de tabanımızın bu kesimlerden olmasını istiyoruz ve inanıyoruz ki biz bu kesimleri tekrar ülkesine sahip çıkacak pozisyona getireceğiz. Biz iş vaadiyle, fatura ödeyerek, arsa dağıtarak taraftar toplamayacağız, istemiyoruz.
İlçe başkanlarımız olacak, onları tespite çalışıyoruz. Bu konuda da yeni isimlere yöneldik. İlk işimiz bayramdan sonra parti meclisini, merkez yönetim kurulunu, başkan yardımcısını ve başkanı seçeceğiz. Köy örgütlerimiz, köy kadın örgütlerimiz, köy gençlik örgütlerimiz olacak. Kıbrıs siyaset hayatında ilk defa köylerde konsey oluşturuyoruz. Köy konseylerinde biz olmadan, köyde yaşayan herkes, hangi partiden olursa olsun, konseye gelecek, toplantı yapacaklar, ürettiklerini bize bildirecekler. Biz de konseylerden çıkanları yoğurup o doğrultuda hareket edeceğiz. Bu toplantılardan çıkan fikirler, üniversitelerle değişik konularda yapacağımız toplantılar sonucunda alacağımız fikirlerle harmanlanacak ve o doğrultuda çalışacağız. İktidarda olmadan da hizmet verilebilir. İktidardaki hükümete yaptığımız çalışmaların sonucunu vereceğiz, takibini yapacağız.
“Görüşmelerde Türk tarafının performansı zayıf”
• Soru: Kıbrıs konusunda bir müzakere süreci var. Gidişatı nasıl değerlendiriyorsunuz, SDP’nin Kıbrıs konusundaki duruşu nedir?
• Tunalı: Şu anki, iki devlet ve federasyona evet diyoruz. Eğer federasyonda problem çıkacak olursa zaten ileride iki ayrı devletçik olacağız. Görüşmelerde bizim taraf şeffaf davranmıyor. Bizi endişelendiren budur. Bazı bilgileri Rum tarafında yapılan açıklamalardan öğrenebiliyoruz. Rum tarafı “basına yanlışlıkla sızdı” diyor ama halkına bazı şeyleri yavaş yavaş enjekte ediyor. Türk tarafının performansı zayıf. Çok atak değil. Basına yansıdığı kadarıyla böyle değerlendiriyorum, detayları bilmiyoruz. Detayları bilsek daha sağlıklı konuşabiliriz. 74 Barış Harekatı’nda zaten iki kesimlilik oldu. Şimdi birleşik bir Kıbrıs mümkün değildir, kim düşünürse çok zordur. Bu bitmiştir.
Toprak tavizi vereceğimiz anlaşılıyor. Eğer toprak tavizi vererek Kıbrıs sorununu çözeceksek, verelim ve çözelim. Çünkü bu memlekette barışa ve belirsizliğin bitmesine ihtiyacımız vardır. Çocuklarımızın geleceğini göremiyoruz. Herkes dünyalı gibi yaşamak ister. Beyin göçünün durması lazım.
“Türkiye ile kavga etme lüksümüz yok”
• Soru: Türkiye ile nasıl bir ilişki kurmayı düşünüyorsunuz?
• Tunalı: Türkiye ile kavga etme lüksümüz yoktur. Bütün yatırımlar zaten Türkiye Cumhuriyeti tarafından sağlanmaktadır. Dönem dönem ekonomik paketlerden bahsediyoruz. Biz kendi evimizin efendisi olma düşüncesindeyiz. Ekonomik paketlerde empozeyi asla kabul etmeyiz. Birlikte çalışarak, ülkemizin geleceği için ne gerekirse yapacağız. KKTC’yi içinde yaşayan insanlar bilir. Derdimizi TC’deki insanlara anlatacağız, anlatmak zorundayız. Eğer biz proje hazırlamazsak, TC Yardım Heyeti’nin parası geri giderse bu bizim ayıbımızdır. Biz kendi ülkemizin geleceği açısından projeler üretebilecek kapasitede insanlarız. Türkiye bizden daha deneyimlidir. Bugünleri aşabilmemiz, çağdaş bir KKTC yaratabilmemiz için bu çalışmaları müşterek yürütmek zorundayız.
• Soru: Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Bu konuda çalışmanız var mı, aday gösterecek misiniz? İlk seçimde hedefiniz nedir?
• Tunalı: Aday göstermeyeceğiz. Barışın sağlanması için bizim görüşlerimize yakın olan adaya açık destek vereceğiz. Yılbaşından sonra da milletvekili adaylarımızı açıklayacağız. Adayları bölgelerde temaslar yaparak belirleyeceğiz. Son seçimlerde 24 yeni isim meclise girdi ama 26 tane eski isim var. Bunları değiştirmek biraz zor olacak. Çünkü bir partide seçilip diğerine geçiyorlar, şimdi DP’yi bitiriyorlar diğerine geçecekler ya da yeni bir parti kuracaklar. Bu hareketler mecliste olmak için yapılıyor. Halk bu saydıklarımıza onay verecekse, versin. Hedefimizi sordunuz, hiç abartmadan söylüyorum, ilk genel seçimlerde ya birinci ya da ikinci parti çıkacağız. Halktan destek bekliyoruz.