1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Sosyal devlet ancak sosyal demokrasi ile kurulabilir…
Sosyal devlet ancak sosyal demokrasi ile kurulabilir…

Sosyal devlet ancak sosyal demokrasi ile kurulabilir…

Barış Mamalı: Sosyal Demokrasi’nin ya da eşanlamıyla Demokratik Sosyalizm’in özelliği, özgünlüğü hatta gücü, onun, “...eşitlik ve özgürlük arasında oluşturduğu bütünlüktür.”

A+A-

Barış Mamalı

[email protected]

 

 

“…Sosyal demokrasi her ne ise, öyle görünmek cesaretinde olmalıdır.”  BERNSTEIN

 

Giriş

Sosyal Demokrasi’nin ya da eşanlamıyla Demokratik Sosyalizm’in özelliği, özgünlüğü hatta gücü, onun, “...eşitlik ve özgürlük arasında oluşturduğu bütünlüktür.” Bir bakıma, özgürlüğün meşruiyet gerekçesi eşitlik; eşitliğin meşruiyet gerekçesi de özgürlüktür. Sosyal demokrasinin tarih boyunca hem sağa karşı verdiği mücadelede, hem de sol yelpaze içerisinde solun özgürlüksüz modeline karşı verdiği mücadelede, zaman zaman üstün gelebilmesinin temel nedeni budur. Sosyal Demokrasi’nin tercihi, toplumun tümüne esenlik getirmeyi amaçlarken, öncelikle büyük kitlelerin, işçisinden memuruna, köylüsünden, esnafına, akademisyenine kadar, emekçi tüm kesimlerin yararını savunmak, onların temsilcisi olabilmektir. Ancak şunu da bilmeliyiz ki, Sosyal Demokrasi temsil etmediği toplum kesitlerini yani sermayeyi de karşısına alarak ona haksızlık yapan, adaletsiz davranan, onu dışlayan bir karşıtlığın ifadesi de değildir.

Liberalizm, derebeylik düzenine bir tepki idi. Marksizm, liberalizmin “karşı-tez”i olarak ortaya çıktı. Demokratik Sosyalizm ise onların ikisini de aşan, ikisinin doğrularını birleştiren, ikisinden de ileri bir ideolojidir. Nasıl ki, liberal demokrasi “hukuksal adalet” kavramından esinlenmiş ve “Hukuk Devleti” kavramını yaratmışsa, sosyal demokrasi de “toplumsal adalet” kavramından etkilenmiş ve “Sosyal Devlet” kavramını yaratmıştır. Sosyal demokrasi, her türlü toplumsal ayrıcalığa karşı oluşu nedeniyle daha soldadır ve toplumun en geniş kesimini siyasete etkin bir biçimde katmak istemesiyle (Yaygın Örgütlenme İdeali) de daha demokrattır.  

 

 “Sosyal Demokrasi” ya da “Demokratik Sosyalizm” Terimleri

İngiliz İşçi Partisi, İspanyol Sosyalist Partisi, Fransız Sosyalist Partisi, Avusturya Sosyalist Partisi, İskandinavya’nın, Almanya’nın Sosyal Demokrat Partileri, isimleri farklı olmakla beraber, aynı sosyal demokrat düşünce, öz ve niteliğin partileridir. “Sosyalizm”, “Sosyal Demokrasi”, “Demokratik Sosyalizm”, “Demokratik Sol” gibi adlandırmalar bu partilerin dilinde yan yana ve eş anlamlı olarak yer almakta, birbirinin yerine geçmekte ve aynı sosyal demokrat gerçeğin ifadesi olmaktadır. Örneğin, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin bir dönemki lideri olan Willy Brandt, Kreisky ve Palme’yle mektuplaşmasında, kendinden ve partisinden kimi yerde “sosyalist”, kiminde ise ”sosyal demokrat” ve “demokratik sosyalist” diye söz etmektedir. 19. yüzyıldaki genel kullanımında “sosyal demokrat”, Marksizm’in teorisini ve pratiğini aynen benimsemiş partilerin sıfatı idi. O açıdan 19. yüzyılda “İhtilalcı Sosyalizm”i temsil eden partiler “sosyal demokrat” adını kullanmaktaydı (Rus Sosyal Demokrat Partisi gibi). Ancak günümüzde Marksist teoriye değişiklik getirmeksizin ona bağlı olan partiler (İhtilalcı Sosyalistler) genellikle “Komünist” tanımını kullanmaktadırlar. 20. yüzyıldan itibaren ve günümüzde Demokratik Sosyalizm’i benimseyen partiler ise “Sosyal Demokrat”, “İşçi”, “Sosyalist” gibi terimleri kullanmaktadırlar.

19. yüzyılda ve 20. yüzyılın ilk yarısında duraklayan ekonomiler, artan işsizlik, kesilen sosyal yardımlar ve yapılmayan sosyal yardımlar, hızlı enflasyonu engellemek için uygulanan ekonomik acı reçeteler, alım gücü düşen ücretler, Batı Avrupa’nın kendine yakıştırmış olduğu görünümü, “imajı” altüst etmiştir. İşte bu ortamda barışçıl siyasal/sınıfsal mücadelesi ve toplumsal uzlaşmasıyla Batı’nın kendine layık gördüğü kişilik olan, “refah devleti” ve “demokratik hak ve özgürlükler”, büyük ölçüde sosyal demokrat hareketin eseri olarak oluşmuştur. Sosyal demokrasi, iktidarda olsun ya da olmasın, Batı Avrupa’nın biçimlenmesinde başlıca itici güçlerden biri olmuştur. Sosyal demokrat iktidarlar seçim kaybedip hükümetten ayrılmaları durumunda bile, büyük çoğunluğuyla kalıcı kazanımları topluma bırakabilmişlerdir. Sosyal Demokrasinin yerleştirdiği kurallar ve yaklaşımlar, farklı ideolojiye sahip hükümetler tarafından da ister istemez kabullenilmiştir.

 

 İhtilalcı Sosyalizm’den Demokratik Sosyalizm’e Yöneliş

Günümüz sosyal demokrasisi, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin 19. yüzyıl sonlarında geçirdiği değişimle kişiliğini oluşturmuştur. Bu sebeple Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin tarihsel gelişimini incelemek gerekir. Sosyal demokrasinin tarihi, “İşçi Sınıfı”nın demokrasi karşısında takındıkları tavırla başlar. Önceleri ihtilalcı olmayı benimseyen, genel seçimle iktidarı hedeflemeyen bilakis işçi diktatörlüğünü ilke edinen bu tip partilerin sonraları “demokrasi” içinde kendilerini kabul etmeleriyle bugünkü sosyal demokrasinin temelleri atılmış oldu. Marksistlerin liberal demokrasiye yönelttikleri eleştirilerde büyük bir gerçek payı bulunmakla birlikte (ki sosyal demokrasi de bu tür eleştirileri büyük oranda kabul edip benimsemektedir), “proletarya diktatörlüğü”nün vaat edilen özgür ve demokratik aşamayı gerçekleştiremeyeceğini de zaman ve deneyimler göstermiştir. İşte sosyal demokrasi, ne özgürlükler uğruna hakça paylaşımı, ne de hakça paylaşım uğruna özgürlükleri kaldırmayı veya ertelemeyi kabul etmeyen bir ideolojidir. “Hakça paylaşım, özgürlük ve eşitlik bir arada olmalıdır.”

Berstein, Kautsky ve diğer düşün insanlarının fikirlerinin sol siyasette egemen olması (ki tarihsel gelişmeler özellikle bu iki düşünürün fikirlerinin ne kadar sağlam temele sahip olduğunu da ortaya koymuştur) Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin ideolojisinde köklü değişim yaratmıştır.  Bu değişim sonucunda kabuk değiştiren Almanya Sosyal Demokrat Partisi “tercihini”  temsili ve parlamenter demokrasi, genel oyun üstünlüğü, çoğulcu sistemin varlığından taraf seçmiştir.

Bernstein ve Kautsky, öteki konularda farklılaşmalarına rağmen “Demokrasi” noktasında bütünleşmişlerdir.

Kautsky, “zorla” ele geçirilmiş bir işçi hareketi iktidarını “...proletarya diktası tanımıyla gizlenmiş sistemli ve sürekli bir terörü kendi dışında olduğu kadar kendi içinde de uygulamaya mahkum...” olarak görmekteydi. Kautsky, şiddetin geçmişteki burjuva hareketlerine özgü bir yöntem olduğunu, şiddete başvurmuş bir sol’un kalıcı ve köklü bir başarı sağlayamayacağını savunmuştur. Dünya solu, Lenin’in “proletarya diktası” tercihi yerine Kautsky’nin savunduğu “çoğulcu demokrasi” görüşü doğrultusunda gelişmektedir (Örneğin SSCB’nin yıkılışı, İtalyan Komünist Partisi ve Macaristan Komünist Partisi’nin kendini feshederek sosyal demokrat yapıya dönüşmesi )  

Bernstein, “sosyal demokrat partinin,” daha kapsayıcı olması görüşündedir. Bu partinin çatısı altında sadece işçi sınıfının (geniş anlamıyla, işçiler, memurlar, aydınlar, teknokratlar) değil, küçük-burjuvazinin “demokrat” kesimlerinin de yer almasını öngörmektedir. Buna karşılık, Kautsky, sosyal demokrat partilerin (geniş anlamıyla) işçi partisi niteliklerini özenle korumalarını, tek başına iktidarı öngören bir strateji izlemelerini, demokratik ve evrimci bir anlayışla olsa bile, sosyal mülkiyet ilkesinden vazgeçilmemesini savunmuştur.

Netice itibariyle tüm tartışmaların ışığında ortak kabul gören “çoğulcu demokrasi, barışçı mücadele yöntemleri, evrimcilik, sınırlı millileştirme (Kamulaştırma) gibi özellikler, sosyal demokrasinin temel ilkeleri arasında yer almıştır.”

 

Sosyal Demokrasi Yönünde Tespitler

a) İşçi hareketi adına burjuvazi ile gerçekleşen “şartlı” bir “bir arada yaşama” uzlaşmasıdır: Parlamenter, temsili ve çoğulcu demokrasiyi bu anlayışla benimsemektedir. Sermaye sınıfının demokratik varlığını, özgürlüğünü ve sürekliliğini kabullenmekte, piyasa ekonomisini ve üretim araçlarında özel mülkiyeti reddetmemektedir. Sosyal demokrasi, karşıt olduğu sosyal sınıfın özgürce var olacağı bir ortamı işçi hareketi açısından en yararlı düşünce olduğu için tercih etmektedir; bu, uzlaşmanın zorunlu bir tavizi değildir. Doğru ya da yanlış, fakat işçilerin yararına en iyi çözümün kendi önerdiği sistem olduğuna inandığı için, bu sistemi sosyal demokrasi savunmaktadır. Sosyal demokrasi, tüm stratejik tercihlerini, “zorunluluk nedeni ile” ya da “uzlaşmada kendine düşen fedakarlık” diye değil, işçi sınıfının ve genel olarak halkın yararı bu olduğu için, yaptığı inancındadır.

b) Özgürlüklerin tanınmasından, çoğulculuktan, parlamenter çerçeveden, sivil ve siyasi haklardan kaynaklanmış bir demokrasi modelini benimsemektedir.

c) Hem proletarya diktatörlüğüne alternatif getiren hem de devlet-parti beraberliğini öngörmüş, Sovyet modelinin karşıtı olan yeni bir demokrasi kavramı geliştirmektedir.

 

d) Sosyal demokrat partiler, ayrıca, ekonomik yaklaşımlarda bir tür Sol Keynesçiliği benimsemişlerdir. Bu doğrultuda kendi ekonomik modelini geliştirerek daha eşitlikçi ve demokratik yeni bir sosyal kalkınma modelinin oluşturulmasını planlamaktadırlar.

 

e) Sosyal demokrasi, sınıflar arası çıkar dengesini en iyi sağlayacak ortamın, siyasal haklarda eşitliğe dayalı demokratik ortam olduğu inancındadır. Irk, din, dil, cinsiyet ve servet farkı gözetmek gibi, siyasal hak eşitliğini zedeleyici anti-demokratik yaklaşımlara sosyal demokrasinin karşı çıkması bundandır.

               f) Bölüşüm hakça olmalıdır. Sosyal demokrasi, bireysel yeteneğin ve ulusal zenginliğe katkının farklı olduğu inancındadır. O nedenle her bireyin, ulusal üretime yeteneği ve mali gücü ölçüsünde yaptığı katkıyla uyumlu bir pay alması gerektiğine inanır.

 


Kaynaklar

1. Sosyal Demokrasi ya da Demokratik Sosyalizm Nedir, Ne Değildir,  İsmail Cem, 7. Basım.

2. Yeni Sol, İsmail Cem, Birinci Basım.

3. İstihdam, Faiz ve Para Teorisi, Keynes, 1980.

4. Brandt ve Kreisky’ye 17 Mart 1972 Tarihli Mektup, Olof Palme.

5.   www.wikipedia.com ve diğer internet siteleri

6. Ankara Hukuk Fakültesi, Kamu Hukuku Ders Notları, 1994-95.

7.  Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği, Ahmet Taner Kışlalı, 1994.

8. Siyasi Çatışma ve Uzlaşma, Ahmet Taner Kışlalı, 1993.

-Devam edecek-

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 2982 defa okunmuştur