Sosyal devlet ve ekonomi üzerine notlar
Sosyal devlet ve ekonomi üzerine notlar
Hasan Ekingen
Sol bir partinin politikalarında kesinlikle Sosyal Devlet öncelikli olması lazım. Sosyal Devlet insanın yaşama hakkını güvenceye alan temel unsurdur. Kişi yaşarken belli temel ihtiyaçları vardır. Bunlar barınma, beslenme, giyinme, eğitim ve sağlıktır. Devlet bunları kendi güvencesine ve denetimine alır.
Öte yandan, gelişen teknoloji, zorlaşan hayat koşulları ve daralan gelir gibi birçok nedenden dolayı değişen kültür yapısı ve sosyal ilişkiler vardır. Kişi toplum içinde yalnızlaşmakta ve hatta toplumuna yabancılaşmaktadır. Buda karşı karşıya kaldığı sorunlar üstesinden kendi başına gelmek gibi bir yükümlülük getirmektedir. Bunu biraz daha açarsak, geçmişte yeni evlenecek bir gencin evini imece usulü tüm arkadaşları birlikte yaparken, Şimdi kendisi (gelirinin binlerce kat üzerinde) bir ev satın almak zorundadır. Veya bu konuda bir atasözü bilen olan ‘komşuda pişer bizede düşer’ yani komşuda pişen aşın kokusu var diyerek yan tarafa uzatılması gibi organik ilişkiler şimdi değişmekte. İnsanların bir birine selam vermediği döneme girmekte. Öte yandan, mevcut ekonomik koşullarda düşen alım gücü ve ekonomik gelir ise kimsenin kimseye yardım edemeyeceği bir ortam yaratmakta. Eskiden yaşlılara çocukları bakardı. Ya evine alırdı, olmadı arkada ki yardımcı evini annesine babasına ayırırdı. Hiç olmadı bir bakıcı alır büyüklerinin 24 saat yanında kalıp bakımını sağlardı. Yeni nesillerde bu imkianları kendi büyüklerine sağlamakta ciddi sıkıntı yaşayacak gibi görünmekte.
Sosyal devlet bir diğer görevide ekonomik yaşam içerisinde vatandaşının alacağı riskleri minimum düzeye çeker. Bugün bana Avrupada ki bir genç girişimci ile Kıbrıslı bir genç girişimci arasında ne fark var diye sorsalardı şu cevabı veririmdim: Avrupada ki girişimci aldığı risk sonucunda batarsa kendisinin ve ailesinin temel ihtiyacı olan barınma, beslenme, giyinme, eğitim ve sağlığı devlet tarafından güvence altındadır. Kıbrıs’taki batarsa evini kaybedebilir, aç kalabilir, eğitiminden ve sağlığından olabilir. Konu dışı olacak ama deriz ya gençler kamuyu neden bu kadar çok tercih eder. Bir nedeni de, genç insan bir iş kurmak için risk analizi yaptığında işi başarısız gitme durumunda kaybedeceklerinin kazanacaklarından çok daha fazla olmasıdır.
İlgimi çekti geçen hükümet kurultay ve seçimler dolayısı ile istihdama gitti. Fakat öte yandan da tasarruftan bahsetmeyi de sürdürdü. Öte yandan çocuk esirgeme kurumunun asli görevlerini yerine getirmediği basında çıkan haberler ortaya çıktı. 2 kız cocuğu çocuk esirgeme kurumundan kaçar ve 1 hafta sonra bulunur. Devlet çocukların güvenlik ve bakımını yerine getiremediinin çok çarpıcı bir örneği. Avrupa Besleme (fostering) olgusu çok gelişti. Aileler evlatlık edinilen bir çocuğa sıcak bir yuva, iyi bir bakım sağlar. Aklımda kaldığı kadarı ile de mesela İngiltere’de bu çocuğa bakacak aileye her çocuk başına 500 sterling haftalık öder ve ayrıca tatil parası bile verir, bu dar gelirli bir aile için ciddi bir imkandır. Çocuğu verirken birinci şartı çocuğun kendine ait odası olacak ve aile çocuğu asla öz çocuğundan ayrı tutmayacak. Bunun içinde sık sık denetimler olur. Bu örnekten yola çıkarak, sormak isterim niye böyle bir besleme edine bilmek için bir kurum kurulmuyor veya varsa geliştirilmiyor? Hem bu bakıma ihtiyacı olan çocuklara, hemde iş ihtiyacı olan genç aileler önemli bir olanak olarak sunulmuyor? Ülkenin değişen demografik yapısı içinde çocuğuna bakamayan birçok aile var ve ekonomik kriz içerisinde bu gittikçede büyümekte. bu sosyal devlet anlayışı ile hem ihtiyaçlı çocuklara bakım sağlanır, hemde geçim sorunu olan ailelere alternatif gelir kapıları açılır. Hemde vergi mükellefleri açısından verdiğim para doğru yere gider huzuru yaratır.
Ülkede yaşlanan ciddi bir kesm var. 10 sene bilemedin 15 sene sonra bu yaşlanan kesmin bakıma ihtiyacı olacak. Değişen ekonomik koşullar ve sosyal ilişkiler bizim bu konuyu şimdiden ele alıp sosyal devletin bu ayağı üzerinede kafa yormamız gerektirir. Bugün bazı yerel yönetimler bu konuda güzel adımlar attı. Ama görünen o ki ileride bu da yeterli olmayacak.
Dünyada Sosyal devletin sadece bir bacağı olan kendi vatandaşına hizmet vermek amacıyla evde bakım, yaşlı bakım ve bakım evleri kurulmuş birçok ülke vardır. Bu hizmet sadece vatandaşına hizmet değil, ayni zamanda bir istihdam alanıdır. Kamunun yanı sıra koperatif ve özelin de içinde olacağı ama devletin etkin kontrolü ve denetimi altında bu alanda güzel çalışmalar yapılabilir. Örneğin, İzmir’de 200 dönüm üzerinde her tarafı yeşil ile kaplı bir bakım evi var. 24 saat hemşiresi ve doktoru var. İlaç saatinin geldiğinde hemşire getiriyor. Sürekli tansiyon denetimi yapılıyor. Bir yanda da yoğun bakım ünitesi var, acil durumlara müdahale edebilmek için. Belli bir yaş gurubu insanın birlikte kalıp sosyalleştiği, isterse kendine ait küçük bir alanda sebze veya bitki yetiştirebileceği bir alan.
Bana göre sol bir partinin sosyal devleti kendi ekonomik programı içinde ete kemiğe büründürmesi, ekonomik yaşam içerisinde hayatın gerçeğine dokunması lazım. Karşı karşıya kalacağımız bu tip sorunlara çare üredebilmesi lazım. Aksi halde ben daha solcuyum, hayır ben daha solcuyum tartışmalarının içi doldurulmaz ve gerçek ile buluşamaz; sadece entellektüel bir tartışma olarak havada kalır.